Merhabalaar. Bölümü bırakıp kaçıyorum. Oy vermenizi ve yorum yapmanızı rica ediyorum :) Hepinize iyi okumalar ;)MULTİMEDİA: BAHAR VURAL
İmzamı atıp dosyanın kapağını kapattım ve arkama yaslandım. Günün tüm ağırlığı omuzlarımdaymış gibi hissediyordum. Gözlerimi kapattım ve üzerimdeki yorgunluktan kurtulmak istedim. Kapının birkaç kez tıklatıldığını ve açıldığını duyduğumda gözlerimi açma gereği duymadan dudaklarımı oynattım.
''Girebilirsin dediğimi hatırlamıyorum.'' dedim. Kapının kapanma sesini duyduğumda giren kişinin geri çıktığını anlayabilmiştim. Kapı tekrar tıklatıldığında gözlerimi açıp kafamı yavaşça kaldırdım. ''Şu an girebilirsin.'' dediğimde içeriye giren Akın ile karşılaştım. Elinde taşımakta zorlandığı çantayı bir köşeye bırakarak usulca karşıma oturdu. Önce gözlerini gözlerime dikti. Sanki ne düşündüğümü ve ne hissettiğimi algılamaya çalışıyordu. Ben ise ruhsuz bir şekilde Akın'ın bakışlarına karşılık veriyordum.
''Kahve ister misin?'' diye sorduğunda başımı iki yana sallayarak istemediğimi belirttim. Bakışlarını kaçırdı ve ortama bir süre sessizlik bahşetti. ''Bugün son günümüz.'' dedi, durgun bir şekilde. Restoranın bir süre kapanmasının sonucu güzel bir neden olsa da başkaları yüzünden daha erken kapattığımız için hepimizin üzerinde oluşan bir durgunluk vardı. Bu durgunluğun sebeplerinden birisi de rakibimizle bu kadar yakından tanışmaktı.
''Kısa süreli bir tatil gibi düşünün. Sonrası hepimiz için yorucu ve tempolu geçecek.'' dediğimde başıyla onayladı beni.
''Yakın zamanda nikah masasında terk edildim.'' dedi, buruk bir gülümsemeyle. ''Yaklaşık birkaç gün önce terk edildiğim kişinin evlendiğini öğrendim.'' dedi. Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırmıştım. Bunların hiçbirisinden haberim yoktu. Sadece Akın'ın körkütük aşık olduğunu biliyordum. ''Söylesene Bahar, biz en son ne zaman birbirimize nasılsın diye sorduk?'' dedi ve tekrar burukça gülümsedi. Akınla uzun zamandır arkadaştık. Belki farklı yerlerdeydik ama aramızdaki o bağ hiç kopmamıştı. Farklı yerlerdeyken birbirimizden daha çok bihaberdik. Ama şu an durumlar böyle değildi. İş dışında konuştuğumuz hiçbir muhabbet yoktu. Utanarak bakışlarımı kaçırdım.
''Kahkahalarının sesi kalp kırıklığının sesini kamufle etmeye çalışıyordu, değil mi? Asla bu yönde düşünemedim.'' dedim. Akın'ın yüzündeki gülümsemesi artmıştı. ''Peki neden bana anlatmadın? Seni dinlemeyeceğimi düşünmüş olamazsın. Değil mi Akın?'' diye sordum.
''Sorsan anlatırdım. Ama konuya ben girip kabuk tutmuş yaralarının varlığını hatırlatıp onları kanatmak istemedim.'' dediğinde gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. ''Şimdi bir süre iş konuşmayı bırakıp kendi hayatımızla ilgileneceğiz. Burası senin hayatın değil. Burası senin hayatının bir parçası.'' dedi ve kocaman gülümsedi. ''Korhan Bey ile aranda bir şeyler olduğunu görebiliyorum. Bana anlatman için sana baskı yapmayacağım. Anlatmak istediğin zamanı bekleyeceğim.'' dedi ve masanın üzerindeki elimi sıkıca tuttuğunda gözyaşlarım çoktan çizdiği yolda ilerlemeye başlamıştı.
''Şunu bil ki yalnız değilsin. Ben sana her zaman anlatacağımın farkındaydım. Beni her zaman dinleyip yanımda olacağının farkındaydım. Sende bunun farkında ol. Şimdi şu kokuşmuş Kenan ihtiyarını kafandan sil at ve önüne bak. Kısa bir zamanın var. Korhan Bey ile güzel vakit geçir. Emin ol ki aşk çok başka bir duygudur. O kısacık zamanı güzel değerlendirirsen format atılmış bir bilgisayar gibi rahat olursun.'' dediğinde ben ise akan gözyaşlarımı siliyordum. Beni destekleyen insanların olduğunun farkına varmak duygusallaştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ BAHAR
Teen Fictionİşine fazlasıyla düşkün bir Şef, işine fazlasıyla düşkün bir Mühendis. Karşılaşmaları işte böyle başladı. İkisi de işi için en iyisini isterken hedefleri bir noktada buluştu. Bu sadece hedeflerin buluşması mıydı yoksa hayatların mı?