Herkese merhaba. Yeni bölümü bırakıp diğer bölüme kaçıyorum :) Lütfen yorumlarınızı belirtmeyi ve oy vermeyi unutmayın. Yorumlarınız benim için oldukça kıymetli :) İyi okumalar diliyorum diliyorum hepinize :*
MULTİMEDİA: BAHAR VURAL
2 HAFTA SONRA
Kahve makinesinin sesi kulaklarımı tırmalamaya başlarken çekmeceden aldığım kocaman fincana içerisindeki kahveyi boşaltmıştım. Bir yudum aldığımda istediğim gibi bir kahve içmenin zevkiyle dolup taşıyordum. Havalar yavaştan soğumaya başlamıştı. Bunu umursamayarak çıplak ayaklarımla terasa çıkmıştım. Manzarası tamamen doğayla burun buruna gelen bir yerde adeta yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Olduğum yere usulca çöktüm ve bacaklarımı kendime doğru çektim. Günün doğuşunu böyle bu şekilde izlemek istiyordum.
Ve öyle de yapmıştım.
Saatin kaç olduğuyla ilgili bir fikrim olmaksızın gözümü acıtan güneşten ben rahatsız olmasam da gözlerim bu durumdan hoşnut değildi. Yere bırakmış olduğum son damlasına kadar içip bitirdiğim bardağı alarak uyuşmuş bacaklarımı hareket haline getirip ayaklandım. Doğa güneşin doğmaya başladığı vakitlerle sessizliğiyle birlikte daha güzel bir hal alıyordu. Mutfağa doğru ilerlerken aklımdaki tek düşünce elimdeki büyük boş fincanı doldurmaktı. Kahve makinesini bir kez daha çalıştırdığımda iki haftadır ne kadar dengesiz beslendiğimi düşünüyordum. Devamlı dışardan söylüyordum ve günde tek öğün ile idare ederek vücudumun geri kalanını kafeinle dolduruyordum. Buna bir son vermem gerektiğinin bilincinde olarak son kahvem olmasını kendime aşılamaya çalışarak salona doğru ilerledim.
Telefonumu hangi köşeye attığımı bilmiyordum. Bunu umursamamaya çalışarak kendimi koltuğa attım. Gözümü kapattığımda önce bir duş ve sonrasında bir uykunun iyi geleceğinin sinyalini veriyordu, bedenim. Bedenimi sessize alarak başucumdaki masaya koyduğum yarım bırakmış olduğum kitabımı elime almıştım. Sessizliğe kendimi kaptırıp okumaya heveslensem de vücudumu daha fazla sessizde tutamayacağımı anladım. Odama gidip önceden getirmiş olduğum birkaç kıyafetlere göz attım. Sadece üzerimdeki tişörtü değiştirip ve bir hırka alarak evden çıktım. Uykusuzluktan başıma giren ağrıyı görmezden gelemeyecek şekilde hissetmeye başlamıştım. Eve gidince duşa girmeyi aklımın bir köşesine yazarak açık market aramaya başladım. Saatin kaç olduğu hakkında bilgi sahibi değildim fakat marketlerin bile açılmadığı kadar erken bir saat dilimindeydim. Biraz daha yürüyerek caddenin sonundaki bakkalı görmüştüm. Adımlarımı hızlandırarak bir an önce ulaşmak istedim açık bakkala.
Önündeki çokta taze görünmeyen domateslerden biraz aldım. Yanına biraz biber biraz da soğan almıştım. Küçük sallama çay paketini gördüğümde onu da alınacaklar listeme ekledim. Hep kafein olmuyordu. Baharat olarak alabileceklerim sınırlı olsa da en azından tuz ve pulbiberi bulabilmiştim. Yanına kahvaltı da eşlik edebileceğim birkaç yardımcı öge almak istesem de bulamamıştım. Pes ederek ücretini ödeyerek bakkaldan ayrıldım.
''Bahar?'' diye gelen şaşkın bir kadın sesi kulaklarımı doldurdu. Adımlarımı durdurup sesin geldiği yöne doğru döndüm. Karşımda gördüğüm hemen hemen benimle yaşıt olan kadın oturduğum site sakinlerinden biriydi. O kadar uzun zamandır görmüyordum ki adını bile çıkaramamıştım. ''Ne işin var senin burada? Geri mi döndünüz yoksa? Kız barıştınız mı de hele?'' dedi, merakına yenik düşerek. Elimde olmadan çatılmıştı kaşlarım. Bu ortamdan bir an önce uzaklaşmak istiyordum. Verecek bir cevabım bile yoktu. Bakışları elimdeki poşetlere kayınca yüzündeki gülümseme daha da genişlemişti. ''Kahvaltıya bize gelin. Daha detaylı konuşuruz.'' Dediğinde hlâ ne diyeceğimi bilemiyordum. Yalandan bir gülümseme yüzümde peydah oldu. Elimdeki poşetleri olduğum yere bırakıp koşarak uzaklaşsam beni deli sanar mıydı? Peki deli sanması umrumda mıydı? Şu an tek istediğim bu ortamdan uzaklaşmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ BAHAR
Fiksi Remajaİşine fazlasıyla düşkün bir Şef, işine fazlasıyla düşkün bir Mühendis. Karşılaşmaları işte böyle başladı. İkisi de işi için en iyisini isterken hedefleri bir noktada buluştu. Bu sadece hedeflerin buluşması mıydı yoksa hayatların mı?