9.BÖLÜM

1.1K 45 3
                                    

Umay'ın yapmış olduğu börekten bir dilim daha alıp yemeye devam ettim. Umay evin bir haftalık yemeğini yapmıştı. Hepsi birbirinden lezzetli olmuştu. Tabaktaki son dilimi Umay'dan önce alıp yemeye başladığımda kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı. Masadaki boş tabağı doldurup tekrar masaya koyduğunda gözlerimi büyülterek ona baktım.

''Hemen bunu kaldırıyorsun masadan. Bir haftalık yiyeceklerimi bir günde depoladım sayende.'' Dediğimde dediklerimi aldırmadan böreğini yemeye devam etti. Çayımı elime alıp gülümseyerek Umay'ı izlemeye başladım. Çabuk atlatmış gibi gözükse de içinde kıyametler koptuğunu çok iyi biliyordum. Berkan Bey'in restorana geldiği günü anlattığımda özür dilemeyeceğini belirtip konuyu kapatmıştı.

Ertesi gün yine Akınla beraber depo kontrolü yapıyorduk. Her zaman ki gibi her şeyden önce biten baharatları listeye ekledikten sonra sebze dolabına ilerleyip oradaki eksikleri incelemeye başladık. Bugün Korhan Bey yoktu. Onun olmaması üstümdeki tüm negatif enerjiyi çekip almıştı resmen. Güne çok daha iyi başlamıştım. En azından Akın'ın sadece kendisinin komik bulduğu esprilerine dahi katlanabiliyordum.

''İşimizi bitirdikten sonra bana bir kahve, pardon iki kahve ısmarlarsın artık patron.'' Dediğinde gözlerimi kısıp Akın'a bakmaya başladım.

''Sende hiçbir şeyi beğenmiyorsun. Eski patron desem daha mı hoşuna gidecekti? '' Dediğinde elimdeki defteri Akın'ın kafasına geçirdiğimde susması gerektiğin anlamıştı.

''Bazen seni işe aldığıma pişman olmuyorum desem yalan olur aslında.'' Deyip gözümün yanıyla Akın'a bakmaya başladım. Ne kadar olur olmadık yerlerde konuşsa da işinin hakkını veren biriydi.

''En gözde elemanının ben olduğunu biliyorum minik kuşum.'' Deyip göz kırptı.

''Efsun'dan sonra, evet.'' Dediğimde kollarını bağlayarak buruşuk suratla bana bakmaya başladı. Bir şey demesem saatlerce bana böyle bakacağını biliyordum.

''Anlaşılan sana yardımım fazla gelmeye başladı. Hadi kolay gelsin.'' Deyip elimdeki listeyi eline tutuşturdum. Odama doğru ilerlediğimde arkamdan söylediğini biliyordum. Gün içinde de söylenmeye devam edecekti. Odama geldiğimde bilgisayarı açıp menü listesini düzenlemeye başladım. Çürümeye başlayan sebzeleri temizleyip değerlendirmemiz lazımdı. Yoksa hepsi ziyan olacaktı.

-UMAY'DAN-

Kahve bardağımı elime alıp televizyon karşısına iyice kurulup kumandayı elime aldım. Evde zaman çabuk geçmiyordu. Ne kadar vaktimi boşa geçirmemeye çalışsam da vakiti geçiremiyordum. Arda'yı düşünmemeye çalışıyordum. Düşündükçe işin içerisinden çıkamayacakmış gibi hissediyordum. O günden sonra defalarca beni arasada telefonlarını açmayıp numaramı değiştirmiştim. Eve gelmemesi için de apartman güvenliğine Arda'yı eve yaklaştırmamasını söylemiştim. Aklımdan henüz hala çıkaramasamda hayatımdan çıkarmıştım. Ne yüzünü görmek istiyordum ne de sesini duymak istiyordum. Bir an önce aklımdan da çıkarıp hayatıma devam etmek istiyordum. Çalan telefonuma uzandığımda Emre'nin aradığını görüp gülümseyerek cevap verdim.

''Hala hayattasındır umarım?'' Dediğinde gülmeye başladım.

''İki tepsi börek beni öldürmedi. Hala hayattayım.'' Dediğimde o da gülmeye başladı. Bahar ve Emre bu günleri atlatabilmem için ellerinden geleni yapıyorlardı. Onların haklarını asla ödeyemezdim. Hayatımdaki yerleri çok büyüktü.

''Akşama sizdeyim.'' Deyip telefonu kapattığımızda kumandayı elime alıp tekrardan yerime kuruldum. Bir kanalda bıraktım ve izlemeye başladım. Televizyondaki sesler ninni gibi gelmeye başlayınca yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Biraz uyuyup zamanı geçirsem fena olmazdı. Koltukta rahat bir konuma ulaştığımda gözlerimi kapattım. Tam uykuya dalmak üzereyken çalan kapıyla gözlerimi açtım ve sinirle doğruldum. Ayda yılda bir şekerleme yapacaktım onu da yapamamıştım. Terliklerimi ayağıma giyip uykulu gözlerle kapıyı açtım. Karşımda tanımadığım birini görünce kaşlarımı çattım.

İKİNCİ BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin