Herkese merhabalaarr. Bölüm atmak için çok fazla geciktim kusuruma bakmayın lütfen. İyi okumalarr :))
Multimedia: Bahar Vural
Elimdeki erzak listesini bir kez daha kontrol edip gelen paketleri saymaya başladım. Eksiksiz olduklarını yanlarına yazarak elimdeki listeyi Akın'a uzatıp başka depoya doğru yöneldim. Dün depolara malzemeler gelince bugün de onları kontrol etmek Akın ile bana kalmıştı. Akın'ın bugün buradaki son günüydü. Efsun ile yollarımı ayırmayı istesem de Korhan Bey bu meseleyi halledeceğini söyleyerek kurcalamayı bırakmıştım.
''Patroniçe yoksa gideceğim diye üzülüyor musun?'' Diye sorduğunda bakışlarımı yüzüne çevirdim. Üzülmüyorum desem yalan olurdu.
''Üzülüyorum.'' Dediğimde gözlerini kırpıştırarak suratıma baktı.
''Bazen beni şaşkınlıktan ağlatacaksın.'' Dediğinde kurduğu saçma cümleye yüzümü buruşturdum.
''Efsunla çalışmak zor olmalı. Nasıl katlanıyorsun o cadıya?'' Dediğinde derin bir nefes alıp işime devam ettim.
''Cadı olduğunun farkına varsaydım katlanmazdım.'' Diye fısıldadım.
Akın'a kahve getirmesini söyleyerek odama doğru ilerledim. Günün yorgunluğu omuzlarıma binmiş gibiydi. Omuzlarımı ovalayarak odamın kapısını açıp içeriye girdim. Masamda oturan Korhan Bey'i gördüğümde şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.
''Korhan Bey?'' Bakışlarını bana çevirip elindeki dosyaları masanın üzerine bıraktı.
''Biraz daha bekletseydin kök salacaktım.'' Dediğinde gülümseyerek karşısına oturdum.
''Haber verseydiniz gelirdim.'' Dediğimde kollarını birleştirerek konuşmaya başladı.
''İşinden alıkoymak istemedim. Sonuçta bize çalışan eleman lazım, değil mi?'' Dediğinde tekrar gülümseyerek bende kollarımı birleştirdim.
''Bunu söyleyen patron oturmaktan kök salıyor. Armut piş ağzıma düş diyorsunuz yani?'' Dediğinde gözlerini kısıp bana bakmaya devam etti.
''Diğer elemanların böyle konforlu bir odası yok. Ya da yemekleri odasına gelmiyor.'' Dediğinde odaya elindeki kahvelerle giren Akın'a çevrildi bakışları.
''Ya da kahvesi ayağına kadar gelmiyor. Demek ki tek armut piş ağzıma düş diyen ben değilmişim.'' Deyip gülümsediğinde bakışlarımı Akın'a çevirdim. Ortada ne döndüğünü anlamaya çalışır gibi bize bakıyordu. Elindeki tepsiyi masaya bırakıp bakışlarını bize çevirdi.
''Ben çıkayım o zaman.'' Deyip kapıya doğru ilerlemeye başladığında Korhan Bey'in sesi ile durdu.
''Eşlik et bize.'' Dediğinde onaylayarak yanıma oturdu. Tepsiye baktığımda üç tane kupa görünce gülmeden edemedim. Korhan Bey kahve kupalarını dağıttığında kendi kahvesinden bir yudum alıp suratını buruşturdu.
''Bu tatlı.'' Dediğinde elimdeki bardağa çevirdim bakışlarımı. Akın her zaman ki gibi kendisine iki kupa aldığı için Korhan Bey'e şekerli olan gelmişti. Elimdeki bardağı uzattığımda bakışları bana döndü.
''Bu şekerli değil. Bunu alın daha içmemiştim.'' Dediğimde bıyıkaltından gülerek elimdeki kahveyi alıp kendi bardağını elime tutuşturdu.
''Ama ben içmiştim.'' Deyip kahveden bir yudum aldı.
''Bardağın bir tarafından içtiniz sadece.'' Dediğimde suratındaki gülümseme iyice genişledi.
''Hangi taraftan içtiğimi hatırlamıyorum.'' Dediğinde bakışlarımı kaçırarak bardağa çevirdim. Bilerek yapıyordu. Gözlerimi Akın'a çevirdiğimde onunda muzipçe güldüğünü gördüm. Kaşlarımı çatıp elimdeki bardaktan bir yudum aldım. Üstelik hangi taraftan içtiğimi de umursamamıştım. Gülümsemesi iyice genişlediğinde elindeki kahveden bir yudum daha aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ BAHAR
Ficção Adolescenteİşine fazlasıyla düşkün bir Şef, işine fazlasıyla düşkün bir Mühendis. Karşılaşmaları işte böyle başladı. İkisi de işi için en iyisini isterken hedefleri bir noktada buluştu. Bu sadece hedeflerin buluşması mıydı yoksa hayatların mı?