İş çıkışı arabada Umay'ı beklerken hala oraya gitmek istediğimden emin değildim. Umay bu durumu bir şekilde elbette öğrenecekti ama böyle öğrenmesi onu daha da üzmez miydi? O kızla aynı masada oturması işleri daha da zorlaştıracaktı. En yakın arkadaşıma böyle bir şeyi yapamazdım.
Telefonumu elime alıp Korhan Bey'in isminin üzerine bastım ve kulağıma götürdüm. İkinci çalışta telefonu açtı ve gür sesiyle konuşmaya başladı.
''Gelmeyeceğinizi söylemeyeceksiniz umarım Bahar Hanım?'' Dediğinde sıkıntılı bir şekilde gözlerimi kapattım. Böyle bir şeyi yapamazdım. O an Arda'nın surat ifadesini görmeyi çok istesem de Umay'a bunu yapamazdım.
''Korhan Bey bende tam bu-'' Dememle Umay arabaya bindi ve gülümseyerek bana bakmaya başladı. Fısıldayarak kimle konuştuğu sorduğunda Korhan Bey konuşmamı bekliyordu. Gülümsemesine karşılık vererek bir şey demeden telefonu kapattım. Evet, patronumun yüzüne telefonu kapatmıştım.
''Kimseyle konuşmuyordum. Serkan'ı aradım da açmadı telefonu.'' Dediğimde gülümseyerek onayladı beni.
''Eee, gidiyor muyuz?'' Dediğinde söyleyeceklerimi kafamda bir kez daha tartıp Umay'a döndüm.
''Diyorum ki bugün Arda'nın kafesine gitmeyelim. Yeni bir yer keşfettim. Oraya gidip değişiklik yapsak nasıl olur?'' Deyip Umay'a kedi gibi bakmaya başladım. Bazen çok ısrarcı olabiliyordu. Ama bu bakışlarla beni kıracağını sanmıyordum.
''Arda da gelse?'' Dediğinde gözlerimi devirerek Umay'a baktım.
''Tamam bakma öyle. Hadi dediğin yere gidelim. Ama ilk eve uğrayalım. Üstüme sinen kızartma kokusundan başka koku alamıyorum.'' Dediğinde eve doğru yol almaya başladım. Gözlerimi yoldan ayırmadan Korhan Bey'e vereceğim cevabı düşünüyordum. Çalan telefonuma baktığımda Korhan Bey'in aradığını gördüm. Umay telefonumu benden önce alıp ekrana gülerek bakmaya başladı.
''Hayırdır Bahar kuşum? Bu deli patron seni neden arıyor? Kopamadı mı senden yoksa'' Deyip kıkırdamaya başladı. Kaşlarımı çatıp elindeki telefonumu alıp aramayı meşgule attım.
''Saçma sapan konuşma Umay. Ne için arayacak beni, imzalamam gereken şeyler içindir.'' Dediğimde inanmadığını belli eden bir gülümseme sundu.
''O yüzden mi meşgule attın?'' Dediğinde gözlerimi kaçırıp cevap vermedim. Daha fazla yalan konuşmak istemiyordum. Eve geldiğimizde üzerimi değiştirip Umay'ı beklemeye başladım. Telefonumu elime aldığımda Korhan Bey'den ne bir arama ne de bir mesaj vardı. Kaşlarımı çatıp başımı koltuğa yasladım. Belki de o imzayı atmamalıydım. Başka çözüm yolları bulabilirdim. Her gün bu adamın baskılarıyla uğraşmaktansa bir şeyler düşünebilirdim. Her şey istediği gibi olmasını isteyen bencil herifin tekiydi.
''Hadi gidelim, hazırım.'' Dediğinde Umay'a baktım. Üzerine kısa bir kalem elbise geçirmişti. Sırtından beline doğru uzanan dekoltesiyle çok şık duruyordu. Arda bu kızı kaybettiğine çok pişman olacaktı.
''Umay, biraz yanıma otursana. Bir şey diyeceğim sana.'' Dediğimde gülümseyerek yanıma oturdu. Artık saklamanın ne gereği vardı? Bugün ben söylemesem başka zaman Korhan Bey belki de başka şeyler planlayacaktı. Başkasından öğrenmeden önce benden öğrenmesi çok daha iyi olacaktı.
''Bu söyleyeceğim şey seni çok üzecek biliyorum. Doğru zamanı bulmak istedim söylemek için.'' Deyip Umay'ın elini tuttum ve gözlerinin içine baktım. Yüzündeki gülümsemesini silip kaşlarını çatarak devem etmemi istedi.
''Arda seni aldatıyor, Umay.'' Dediğimde gülmeye başlayarak elini ellerimin arasından çekti. Komik bir şey söylemişim gibi gülüyordu. Kesinlikle beklediğim tepki bu değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ BAHAR
Novela Juvenilİşine fazlasıyla düşkün bir Şef, işine fazlasıyla düşkün bir Mühendis. Karşılaşmaları işte böyle başladı. İkisi de işi için en iyisini isterken hedefleri bir noktada buluştu. Bu sadece hedeflerin buluşması mıydı yoksa hayatların mı?