0.8

4.2K 667 283
                                    

"Ne kissi lan, ne moreu Seungmin! Boğarım seni!"

Minho karşı taraftan kudururken Seungmin dudaklarını incelediği el aynasını kenara bırakmıştı. "Ne kissi abiş ya," dedi dil çıkarmış, yalandan abisini geçiştirirken. "Hep havalı olmak için bunlar, senin kardeşin o kadar da şeytan değil."

"Ben biliyorum kardeşimin şeytanlık seviyesini, sen merak etme canım."

"Aa üstüme geliniyor, iftira. Lee Minho'nun kardeşi olmak benim suçum mu, imdat resmen. Yeto abi ya, yeto cidden."

"Düzgün konuş benimle çocuk." diyen Minho boştaki elini çalışana uzatmış, eldiven geçirmesini sağlamıştı. Birazdan maça çıkacaktı ve canlı yayın onu beklerken o Seungmin'i aramıştı. Seungmin kıkırdadı. "Televizyon başında ağaç oldum, hadi."

"Adama attığım yumrukları sana atmışım gibi düşün."

"Korkunçsun!"

Bir anda dehşete düşen Seungmin telefonu Minho'nun yüzüne kapatmış, koltuğun diğer ucuna atmıştı. Kendisine göre bir kedi olan abisinin maçta kaplana dönüştüğü gerçeği arada aklından çıkıyordu.

Minho kapanan telefonu kenara bıraktı, diğer eline de boks eldivenini geçirmiş ve dudaklarını aralamıştı. Personel onun dişliklerini taktığında geri sayım yapılıyordu canlı yayın için, çok geçmeden de ringe çıkmıştı.

O maça başladığı anda evde Seungmin kendini kaptırmış "Sağ kroşe! Karnına vur, karnına vur abiş!" diye taktik verirken kendisi dövüşüyormuş gibi yumruklarını savuruyordu. Minho'nun yediği yumruğu fark ettiği gibi gözleri doldu hemen.

"Ya ama ya..."

Bu sırada uykusundan yarım saat önce uyanan Chan daha enerjik bir biçimde masasının başına geçmiş, yarım kalan şarkıları ayarlıyordu. Sadece uyurken çıkarması dışında tüm gün maske yüzündeydi, aklına kremin gelmesi ile beraber masanın üstüne bıraktığı kremi maskeyi açarak dudaklarına sürdü.

Kapı çaldığında maskeyi geri yüzüne örttü. Jeongin kaşlarını çatı içeri girmiş, koltuğa yerleşmişti. "Boğulacaksın en son maskeyle."

"Sorun yok." dedi ve kulaklığını boynuna indirdi. "Ne oldu?"

"Hyunjin şirkete giriş yapmış, onu diyecektim. Changbin ve Jisung nerede?"

"Jisung bugün evden çalışıyor, Changbin de odasında. Ben uyudum, bugün bana bir şey sorma." Tekrardan esnemiş, Jeongin ona gülmüştü. Birkaç dakika sonra odanın kapısı çalınmadan açılırken bu davranışı gösterecek tek kişi vardı, Hwang Hyunjin. Bu sebeple Chan da, Jeongin de kimin geldiğini biliyordu.

Günlük kıyafetleri bile adeta 'ben modelim' diye bağırırken Hyunjin kapıyı sırtı ile yaslamış, gözlerini elindeki telefondan çekmeden koltuğa oturmuştu.

"Sana da selam." diyerek elini kaldırdı Chan, Jeongin onun bu haline gülüp ayaklandı. "Muhabbetinize doyum olmaz, Chan ben çıkıyorum bugünlük bir programın kalmadı."

Chan kafa salladı. "Tamamdır, Felix'e selamlar."

O odadan çıktığında odada yalnız kalan ikiliden Chan işine dönmüş, Hyunjin de odağını telefondan ayırmadan önündeki maçı izlemeye devam etmişti. Bir boks maçını ilk defa bu kadar uzun izliyordu, Minho ile uzun zaman sonraki ilk karşılaşmaları da bu maçı izlemesini sağlamış olabilirdi.

Lisedeki Minho ile aynı kalmıştı hep, sadece belki bir tık yüz hatları daha oturmuş ve vücudu gelişmiş olabilirdi ama aynıydı. Saç modeline kadar aynı.

tokyo night, seungchan ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin