2.1

4.6K 636 298
                                    

Chan ve Seungmin için oldukça geç başlayan günde Seungmin, Chan'ın kolları arasında onun sıcaklığı ile uyanmıştı. Gözlerini açmasıyla beraber burnunu Chan'ın boynuna sürtüp bir süre mayışmış ardından da kolları arasında geri dönüp telefonunu eline almıştı.

Amacı Minho bir şey yazmış mı diye bakmaktı ama Felix'ten ve birkaç arkadaşından gelen arama ve mesajlar endişe ile yerinde doğrulmasını sağladı. Gece yatmadan telefonunu sessize almıştı ve bu sebeple tüm bunların hiçbirini duymamış olmalıydı.

Arkadaşının kocaman harflerle yazdığı 'BİR SAATE ŞİRKETTE OL!!!!' yazısı ile saate baktı ve "Geç kaldım!" diye söylenip yataktan fırladığı gibi banyoya koştu.

Chan şaşkınlıkla ona baktı. "Ne oluyor ya?"

Esneyip oturur bir hale gelmiş ve tek gözü ile Seungmin'e bakmıştı. "Bir şey mi oldu?"

Seungmin yüzünü kağıt havlu ile kurularken ona baktı. "Tören için yapılacak pratik öne çekilmiş," deyip havluyu yüzünden çekip Chan'ın yarı çıplak vücuduna bakıp duraksadı ardından da göz kırptı. "Yakıyorsun he."

Sonra bağırdı. "Tanrım günahım neydi ya, sevgilimin mükemmel vücudu ile sarılmak varken pratiğe gideceğim!" Ayağını yere vurdu. "Ay, geç kaldım ya!"

Yatak odasından çıkıp koşarak salona geçtiğinde kötü bir şey olmadığını anlayan Chan onun dediğine gülmüş ve yataktan kalkıp banyoya gitmişti. Elini yüzünü yıkayarak geri döndüğünde gece çıkardığı siyah tişörtü üstüne geçirip kenarda ki araba anahtarını ve maskesini aldı.

Salondaki eşyalarını çantasına tıkıştıran Seungmin'e "Ben seni yetiştiririm, telaş yapma." demiş ve Seungmin'in şarj aletini alıp ona bakmıştı.

"Uyu sen, uykusuz kalacaksın." Seungmin çantasını omuzuna aldı. "Giderim ben."

Chan elini tuttu. "Öğlen olmuş zaten, hayvan gibi uyumuşuz. Bir şey olmaz, bırakırım seni bir de taksi bekleme."

"Okito, seviyorum seni Chan adamı."

"Deli ya." diyen Chan sevgilisine gülmüştü.

İkisi evden çıktıkları gibi arabaya binerken Chan tam da dediği gibi yirmi dakika içinde şirketin önündeydi. Seungmin zafer sevinci ile gülümsemiş ve Chan'a dönüp elini yanağına atmıştı.

"Teşekkür ederim, eve gidince kahvaltı etmeyi unutma. Öpücük."

Hızla uzanıp dudaklarını Chan'ın dudaklarına bastırarak bir öpücük bırakmış ve Chan gülerken de geri çekilmişti. Chan kafa sallarken "Görüşürüz yakışıklı sevgilim!" diye söylenip arabadan indi ve şirketin içine girdiği gibi koşmaya başladı. Tabii arkasından seslenen Chan'ı duymadan. "Kolay gelsin bebeğim!"

Asansörden inen Seungmin koşarak Somi için genellikle kullandıkları pratik odasına girmiş, kapıyı tıklatıp nefes nefese içeri girmişti. "Selam, yetiştim mi?"

Fakat gördüğü görüntü duraksamasını sağladı, Felix ve Somi koltukta otururlarken ikisinin de kucağında bir meyve tabağı sırıtarak ona bakıyorlardı. Ne ekip arkadaşları buradaydı ne de koreografi hocası.

"Selam canım," dedi Somi gülümseyerek. "Yetiştin yetiştin."

"Ha?"

Felix ona baktı. "Sen şirkete uğrar mıydın ya, paşam hoş geldin gel şöyle. Erik?"

Kaşlarını çattı. "Kandırdınız mı beni?"

Somi parmaklarını araladı. "Minicik."

Felix ekledi. "Pembe bir yalan." Devam etti. "Pratik saatini bir saat erken söylemiş olabiliriz."

tokyo night, seungchan ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin