2.3

3.9K 578 194
                                    

Seungmin ensesine bırakılan öpücüklerle gözlerini aralarken beline sarılı olan Chan'ın kollarını tutup kendine daha çok sarmış ve gözlerini geri kapatmıştı. Çıplak sırtı aynı onun gibi yarı çıplak olan Chan'ın göğsüne yaslandığında sırıttı.

"Günaydın."

"Günaydın bebeğim," dedi Chan, onu kendine doğru çevirip sevgilisinin yüzüne bakmış ve hızla dudaklarına bir öpücük bırakıp geri çekilmişti. Seungmin ona gülüp iç çekti. "Lee Minho Bey'in evinden ayrılma vaktimiz gelmiş."

"Katılıyorum," deyip doğruldu Chan. "Hyunjin'i ona gönderelim, seni bana alalım. Ben bu fikri babalıkla bir konuşayım."

"Sen konuşursan hiç izin vermez."

"Sen konuşursan da izin vermez."

"Kırıcısın Bang Chan!" diye bağıran Seungmin ayağa kalkmış ve üstündeki eşofman onu sıktığı için Chan'ın dolabını açıp çıkardığı şortu giymişti, onu sırıtarak izleyen sevgilisine bakıp göz kırptı. "Manzara güzel galiba."

"Bayağı."

Bununla kahkaha attı, şortu giyip eşofmanı dolaba bırakmış ve Chan'ın yanına gelip onu elinden tutarak kaldırmıştı. "Kahvaltı edelim adam, açım. Karnım guruldayacak."

"Sen iyi duruyorsun he."

"Kalçamda dönen savaşı bir ben bilirim."

Seungmin'in cevabı Chan'ı güldürdüğünde ikisi yüzlerini yıkamışlar sonra da Chan bir anda omuzuna attığı sevgilisini bağırtarak mutfağa geçmişti. Seungmin'i tezgaha oturtup direkt dolabın kapağını açtığında Seungmin gözlerini kıstı.

"Hayır bendeki de düşünce, diyorum ki romantik romantik kucağına alır. Omuzuna atıyor direkt benimki, ilkel olabilir misiniz acaba Chan Bey?"

Chan omzunun üzerinden ona baktı. "Babalıktan geçtiyse."

"Ya sal adamı sal, sevmiyor babalık lafını yemin ederim bir gün dövecek gerçekten."

"Dövemez."

"Sevgilimin b12'si eksik ne yapabilirim," Kendisine gözlerini kısarak bakan Chan ile sırıttı. "Google'a yazacaktım, pardon."

Lafı biter bitmez dil çıkarmış, onun dizine acıtmadan vuran Chan ile yalandan bağırmış, Chan özür dilerken de keyifle gülmüştü. Seungmin'in doya doya izlediği sırt manzaralı bir kahvaltı hazırlama seansından sonra karınlarını doyuran ikili telefonlarını ellerine almış, salona geçmişlerdi.

Chan ayaklarını masaya uzatmış otururken, yan bir şekilde koltukta oturan Seungmin de onun göğsüne yaslı, ayaklarını koltuğun kenarından sallandırıyordu.

"Abim eve gelirsen öldürürüm seni yazmış," yazısını sesli bir şekilde okuduğu gibi gözlerini kıstı. "Felix, Jeongin, Minho aşko babay!"

Chan kıkırdadı. "Hyunjin de onun aksine postu retweetlemiş."

"Ya o değil de bu linçler hâlâ devam ediyor Chan ya," dedi Seungmin. Ofladı. "Nasıl olacak, kudurtmamız lazım. Kaos lazım bana, kaos istiyorum böyle laf sokmam lazım."

Chan ona baktı. "Tutan mı var güzelim? Başının ağrımasını istemiyorsan at gitsin."

"Ağrımaz, nasıl ağrıyabiir? Sıkıyorsa karşı çıksınlar."

Seungmin, Minho'nun ilişkisine kendisi bile karışmıyorken insanlardaki bu hakkı anlamıyor, sinir oluyordu. İçindeki hırçın kardeş yönü ortaya çıkarken parmaklarını klavyede oynatmış ve aklındaki cümleyi yazmıştı.

tokyo night, seungchan ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin