Seungmin geldikleri spor salonuna kısa bir bakış atıp arabadan inen Changbin ve Jisung'u umursamadan uzandı ve sevgilisinin elini tutup diğer elini de yanağına attı.
"Chan, şimdiden geri dönsek? Bence geç değil."
Chan gözlerini kıstı. "Ya bir şey olmayacak."
"Sevgilim zaten sorun da bu, sana göre bir şey olmayacak ama ben abimi tanıyorum. Senin boks yapman onun yıllardır bu mesleğin içinde olduğu gerçeğini değiştirmiyor ki." Çenesinden tuttuğu Chan'ı kendine eğip dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. "Bence geri dönelim."
Chan gitmeyi aklına koymuştu ama aldığı öpücük ile birkaç saniye duraksamış, istemsizce gözleri kapanırken Seungmin'in geri çekilmesine izin vermeden elini beline atarak yeni bir öpücük daha başlatmıştı.
Başını yana eğerek ona kolaylık sağladığında Seungmin diler elini de boynuna sarıp ona karşılık vermiş ve geri çekildikleri gibi yanağını öpüp arabadan inen sevgilisine kaşlarını çatmıştı.
"İyi!"
Gülen Chan'a dil çıkardı, elini tutunca elini çekip zıplaya zıplaya spor salonunun içine girmiş Minho'ya ait ringin bulunduğu salona ilerlemişti. "Abiş!" diye bağırıp kapıyı açtığında Minho'yu ringin kenarına yaşlanmış, Changbin ile konuşurken bulmuştu.
Minho ona baktığı sırada Chan'ın eli Seungmin'in belinin arkasına yerleşti, kaşlarını kaldırdı. "Hyunjin? Gelmişsin?"
Hyunjin gözlerini telefonundan çekerek ona sabitledi. "Buraya yakındım, haberi alınca uğradım."
Seungmin bu düz ve soğuk yanıta inanabilirdi tabii iki gün önce evde Minho'nun yanında adeta gözleri parlayan ve yüzünden gülümseme düşmeyen Hyunjin'i tanıdığı için sadece "Yaa, ne güzel." diyerek içeriye girmişti.
Hyunjin'in korkunç bakışları anında onu bulduğunda Minho'nun "Efendim yılan," cümlesi kurtarıcısı oldu. Chan elinde çantası ile ilerlerken onu bırakıp "Ama abiş," diyerek ringe çıkmış ve karşısına geçmişti. "Ne yılanlığımı gördün, ayıp."
"Koynumda boşuna beslemişim seni."
"Hrrr." deyip pençe gibi yaparak onun göğsünü tırnakladı Seungmin. Diğerleri hallerine gülerken Seungmin işi abartarak Minho'nun göğsünü avuçlamış ve yediği küfürle kahkaha atarak geri çekilmişti.
Onların diyalogu sona ererken Minho'nun gözleri Chan ile buluştu. Ringin kenarına gelip ona baktı. "Dayak yemeyi göze aldın demek, ayağıma kendin gelmen güzel."
Chan ringe çıkıp karşısına dikildi. "Dayak yiyeceğimi kim söyledi?"
"İleri görüşlü bir insan olduğumu söylerler."
Jisung, Changbin'in kulağına yaklaştı. "Kaşınıyor bence."
Seungmin Minho'ya yaklaştı. "Abi, yüzüne çalışma tamam mı? Karnına da çok vurma, dizine de, bence sen hiç vurma. Chan da vurmasın, kardeş kardeş buradan kafeye geçelim. Yemek yiyelim ya da bize de geçebiliriz."
Minho ona baktı. "Bize geçelim de Chan'ı eve at diye değil mi?"
"Şimdi çok yönlü düşünen bir insan-"
"Boğarım seni." diyen Minho elini kaldırır kaldırmaz Seungmin bağırırken Chan onu hızlı bir hareketle arkasına almıştı. "Ben varım." deyip uyuz bir şekilde gülümsedi. "Size geçme konusunda yani, zaten pek yabancınız da değilim artık."
Minho'nun damarına basmayı seviyordu, yaptığı hareketle keyif alırken Seungmin Chan'a kocaman gözlerle bakmış - tabii arkasında olduğu için Chan görememişti - Minho ise küfür etmek için ağzını aralamıştı ki Hyunjin oturduğu yerden bacak bacak üstüne atıp telefonunu kenara bıraktı.