Chan kameraları geçip dev terasa çıktığında garsonların birinin elinden beyaz bir şampanya almış ve ilerleyip kendisi için ayrılan yere varmıştı. Gözleri önce New York'un manzarasında dolaştı.
Açıkçası yorgun hissediyordu, uçaktan dün inmiş ve ertesi gün de bir davete katılmıştı. Kamera sesleri, insanlar, müzik, bazı şeyler onu yoruyordu. Kafasında dolaşan düşünceler de sabit olmadığı için olabilirdi bu yorgunluğu.
Boynunu sağa sola esnetip yüzüne gülümsemesini yerleştirmiş ve yanına gelen insanlarla konuşmaya başlamıştı. Genellikle bu tip davetlere kendisi katılır, Jisung ve Changbin pek ilgilenmedikleri için bahane uydurur gelmezlerdi.
Kararan havayla beraber terasın ışıkları açılırken gözleri terasın kenarında oturmuş, dirseklerini dizlerine dayamış Minho ile buluştu. Yanındakileri dinliyor ya da onlarla ilgileniyor gibi gözükmüyordu, bakışları üstündeydi.
"Ah, CB97?"
Yanına gelen bir kişi ile anında gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. "Evet, benim?"
3RACHA olarak şarkılarına hayran olduğunu söyleyen kadınla konuşurken gülümsemiş ve sohbet bitince de içeriye doğru ilerlemişti. Bir kanepeye oturduğunda dalgın duruyordu, kameraların onu çekmesi önemli değildi ki yanına oturan adamla beraber elindeki kadehten bir yudum aldı.
Minho da ona bakmıyordu zaten.
"Seungmin'e karşı bir şeyler hissediyor musun?"
"Bunu sana neden söyleyeyim?" dedi anında. Bakışlarını yüzüne çevirdi. "Abisiyim ben diyeceksen, o çocuk iki haftadır acı çekiyordu. Abisiysen neredesin?"
Minho'nun sert bakışları yüzünü buldu. "Bu açıklamayı duyacak kadar ailemizden olduğunu sanmıyorum. Kardeşimle benim aramda olan ilişkiye inan karışacak son kişi bile değilsin şu anda."
"Madem şu anı ele alıyoruz, kardeşinle aramdaki ilişkiyi bilecek bir derecede değilsin sen de şu an."
"Bana bak geri zekalı," diyerek kendini tutmadan tekrar konuştu Minho. "Bir kere konuşacağım sonra da gideceğim, lafımı bölmeden dinle beni."
Bakışlarını geri önüne çevirdi. "Seungmin her ne kadar ben her şeyi bilirim kafasında olsa da o hâlâ çok toy bir çocuk. Ben abisiyim, istese de istemese de ömür boyu hayatında olacağım ama sen veya arkadaşları veya çok başka biri, sizler belirsizsiniz. Unutma, içinde bulunduğunuz sektör çok boktan bir sektör ve günün birinde sizin o sözde belirsiz ilişkiniz biterse herkes bu çocuğun kafasına üşüşecek. Senin değil."
Ekledi. "Ne de olsa kimse net bir şey demedi diyecek, bugün on geliyorsa sen gittiğinde bin gelecek. Herkese gösteriş olsun diye attığınız tweetler zehir olacak." Chan'a baktı. "Bang Chan, basmışsınız gaza gidiyorsunuz ama unutma hız kötü bir şeydir ve sonu hiç iyi bitmez. Özellikle de emniyet kemerleriniz bağlı değilse."
"İyi bir sürücüyümdür."
"Senin iyi bir sürücü olman başkasının önünüzde duracağı anlamına gelmiyor."
Minho geri önüne döndü ve elindeki kadehi tekte içip masaya bıraktı. "Eğer bu belirsizlik devam edecekse gizli yaşayın ad verene kadar, ha eminseniz bir isim verin. Bu sağlıklı bir ilişki değil. Evet, görünüşte çok güzel çok heyecanlı gelebilir ama günün birinde en çok zararı size olur ve ben kardeşimin üzülmesini istemiyorum."
Chan susmuş, aldığı sözlerle duraklamışken Minho ona yan bir bakış atıp devam etti. "Bak, iki haftadır sadece konuşmuyorsunuz ve hakkınızda yazılmayan makale kalmadı. Bana bak aptal." deyip Chan'a doğru dönüp yüzüne yaklaştı. "Sizin yaramazlık adı altında öpüşüp, flört edip, sorumluluklarınızı bırakmanız bir ilişkiye giden yolun aksine bok çukuruna giden bir yol. Madem flörtsünüz gizli tutun, sevgiliyseniz lafım yok. Bunu belli edin. Hiçbir şey değilseniz de kardeşimin başına daha çok bela vermeden çık git."