1.0

4.3K 672 289
                                    

"Nereye gidiyoruz?"

Seungmin kafasını çevirmiş arabayı süren Chan'a bakarak konuştuğunda Chan tek eliyle tuttuğu direksiyonu arkasını kontrol ederek kırdı ve şerit değiştirip virajda yavaşladı. Kırmızı ışığa kısa bir bakış atmış ardından da yanında oturan çocuğa dönmüştü.

Gülümsedi. "Tokyo'yu hatırlıyor musun? Ya da... Daha Night Tour'u?"

"Unutur muyum," dedi Seungmin anında oluşan sırıtması ile, o gün fazlasıyla heyecanlı bir gündü, her açıdan. O sırıttığında Chan arabayı döndürdü ve gaza bastı. "Onun bir de Kore versiyonunu yapalım dedim."

Cebindeki telefonunu çıkarıp Seungmin'e doğru uzattı. "Arabaya bağlayıp I Wanna Be Yours açar mısın?"

Seungmin gülümsedi. "I'm Yours."

Chan bunu tahmin etmişti, gelen cümle ile güldüğünde hızlandı. Seungmin de şarkıyı açmış ve telefonu kenara bırakıp arkasına yaslanmıştı. Sakin ve Chan ile olan yolculuğun tadını çıkarmaya verdi kendini çünkü iyi hissediyordu.

Birkaç günün sonunda onu görmek iyi gelmişti.

Gözleri üstüne gittiğinde "Bir davetten mi geldin?" dedi Chan'ı genellikle spor kıyafetlerle gördüğü için. Chan kafasını salladı. "Hayır, senin için hazırlandım."

İkisinin de adım adım gelişen bu ilişkiye dair sevdikleri bir şey varsa o da hiçbir şeyi çekinmeden ve saklamadan söylemeleriydi.

"Sevdim bunu. Oysa ben de sana hazırlanmak isterdim, dağılmış gibiyim."

"Fazlasıyla güzelsin." dedi Chan. "Zaten yanına özenmeden gelen hep bendim, bugün bir şeyleri fark ettim ve dedim ki bazı şeyler için üşengeçliğini kenara bırakman gerek Chan."

Arabayı sahil kıyısına çekti, Seungmin ona baktı. "Ne gibi şeyleri fark ettin?"

"Kıskandığımı. Açıkçası ben elime telefon almaya vakit bulamazken bugün yanında olanları kıskandım seni görme şansı elde ettikleri için."

O arabadan indiğinde Seungmin duyduğu itirafı sindirmeye çalıştı birkaç saniye, Chan arabanın etrafına dolaşmış ve kapısını açınca da şaşkınca yüzüne bakmıştı.

"Bu yüzden mi bu kadar hazırlandın?" dediğinde Chan kapıyı kapatıp onu kendisi ile kapı arasına aldı. "Geceyi mükemmel bir adamla kapatmanı istedim."

Seungmin gülümsedi. "Bunun için bu kadar hazırlanmana gerek yoktu, yanımdaki o özenli erkeklerin aksine senin kendi halin benim daha çok hoşuma gidiyor."

Duraksayan Chan'ın yanağından makas alıp sağ tarafındaki boşluktan çıkmış ve ilerleyip kayalıklara oturmuştu. Chan arkasından güldü, bu sözleri güzel hissettirmişti. Arabanın arka koltuğunu açıp içinden kutu biraları bulunduğu torbayı almış ve Seungmin'in yanına oturmuş, torbayı aralarına bırakmıştı.

"Tamamen o geceyi tekrarlayalım diyorsun," dedi Seungmin biraları gördüğünde. Gülerek teneke kutunun tekini almış ve kulpu çevirip dudaklarının arasına yerleştirmişti. Chan da kendi birasını içerken omuz silkti sadece. Bir şey deme gereği duymamıştı, Seungmin'in zaten anladığını biliyordu.

Seungmin telefonunu cebinden çıkardı. "Şimdi ki şarkı da benden olsun."

Liam Payne, Rita Ora - For You

Şarkının ortalarına geldiğinde Chan güldü. "Fifty Shades of Grey?"

"Şarkılarının bir başyapıt olduğunu inkar edemezsin."

"Kesinlikle." dedi reddetmeden. "High daha çok güzel , Love Me Like You da öyle. Zayn'inki de iyi, Sia'nın da gerçi hepsi mükemmelmiş."

Onun bu tepkisi Seungmin'i güldürdü, bir yudum daha aldığında "Bu çok iyi geldi." dedi. "Bu gerçekten çok iyi geldi." Chan'a baktı. "Kafayı yiyecektim yalnızlıktan, Felix meşgul, abim meşgul, sen de öyle... Vay canına, bu cidden çok iyi geldi."

tokyo night, seungchan ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin