"Teklifin Türkiye'den gelmesi de kabul etmem için önemli bir etkendi. Türkiye hep değer verdiğim bir ülke olmuştu. İyi ki de buraya gelmişim diyorum," deyip iki elini demir korkuluklara yaslayarak memnun bir yüz ifadesiyle etrafını izlemeye devam etti. Ona söylediğim şeye rağmen hala kendini açıklıyordu. Yüzüne bakmaya devam ettim. Bakışlarımız buluştuğunda gözlerimi kaçırmadım. "Özür dilerim," dediğimde anlayışlı bakışlarla bana bakmaya devam etti. Yüzündeki hafif tebessüm az önce söylediklerime dair hissettiğim tüm pişmanlıkları yok etmişti sanki.
Bakışlarımı diğer tarafa çevirdiğimde bize tuhaf bir ifadeyle bakan Ahsen'i gördüm. İkimizin arasına oturdu, bir ona bir bana baktı. Kerim her zamanki gibiydi ancak bendeki farklılık özellikle beni çok iyi tanıyan bir insanın görebileceği şekilde barizdi. Ahsen'in bakışları bir süre üzerimde dolaştı ve ardından, "Pekâlâ o zaman. Güz, ineceğimiz yere gelmemize çok az kaldı," deyip kolumdan tutarak beni kaldırdı ve Kerim'e bir baş selamı vererek yanından ayrıldık. Alt kattaki kapalı kısımdan geçip geminin en ucuna doğru gittik. O önden, ben arkadan gidiyorduk. Sakin bir yer bulunca durduk, beni karşısına alıp, "Güz, ne oldu orada?" dedi. Kararsızlıklar içinde yüzüne bakarken, "Kerim'e çok ayıp ettim galiba," dedim. Ahsen duyduğu şeye inanamayan bir ses tonuyla, "Ayıp mı ettin? Sen bir insanla ona ayıp edecek kadar yakın bir iletişimde mi bulundun?" dedi. İşi şakaya vurunca gözlerimi devirip ona baktım ancak birkaç saniyeliğine olsa da beni o karmaşadan çıkardığı için mutluyum.
"Normal iki kız arkadaş olsak bana her şeyi en detayına kadar anlatırdın biliyorsun değil mi? Bu kadar zor bir insan olmaz zorunda mısın?"
Düşünceli bir ifadeyle Ahsen'e baktım. Kendimle barışık bir insan olduğumu düşünürdüm hep ancak ilk defa bu kadar zor bir insan olmamayı dilemiştim. İçimde çözülmesi gereken karmaşık iplerin olmadığını ya da bir şeyi sadece yapmak istediğim için, ötesini düşünmeden yapmayı isterdim.
Limana doğru yaklaştığımızda gezinin bittiğine sevinip derin bir nefes aldım. Sanki günlerdir buradaymışım gibi hissediyordum. Herkesten önce aşağı inip çıkacağımız yerde beklemeye başladım. Kerim'le karşılaşmak ya da onunla alakalı herhangi bir şey düşünmek istemiyordum. Bütün bunlar benim için çok fazlaydı, onu görmek, onunla konuşmak, onu tanımak beni çok zorluyordu. O nedenle, ona ayıp ettiğimi düşünsem de kendimi bildim bileli yaptığım en iyi şeyi yaptım, görünmez oldum. İnsanlardan ve problemlerden sessizce uzaklaşmak hep işe yarardı.
***
Son günlerde yaşadığım şeyler sonucunda kendimi daha çok çalışmalara verdim. Türkiye Şampiyonasının böyle bir döneme gelmesi benim için çok daha iyi olmuştu. Yoğun olmak hep kendimi daha iyi hissettirirdi. Aklımdaki her şey uzaklaşırken ben sadece işime yoğunlaşırdım. O nedenle tekvando ile okulu beraber götürmeyi istemiştim. Fiziken beni yorup vaktimin çoğunu alsa da bir şeyleri düşünecek zaman bulmamı engelliyordu. Şimdi, sanki yetişecek bir yerim varmış gibi koşu bandında koşuyor olmamın sebebi de buydu. Koşu bandında onlarca dakika koşup hiçbir yere varmamak bana gidecek bir yerim olmadığını hatırlatırdı. Hem bu sebepten hem de gerçekten koşma hissi vermediği için sevmezdim. Ancak Lale hoca ısrarla koşu bandında çalışmam gerektiğini söylemişti ve ona karşı gelecek bir sporcu henüz bu dünyaya adım atmamıştı.
Hızımı arttırdıktan sonra spor salonuna bakınmaya başladım. Ahsen biraz daha uzağımda bisiklette çalışıyordu. Ona baktığımı görünce gülümseyip el salladı. Ona karşılık verip el salladıktan sonra kapıdan içeri giren Kerim'i gördüm. Koşudan dolayı hızlı atan kalbim adeta rekor denemesi yaparcasına daha hızlı atmaya başladı. Beni görmemesini umarak önüme döndüm. Yanaklarımda hissettiğim sıcaklık sinirlenmeme sebep olmuştu. Son zamanlarda ortaya çıkan yeni bir özelliğimdi. Her şey tamamdı, bir yanaklarımın kızarması eksik kalmıştı. Yeniyetme kızlar gibi hoşlandığı çocuğu görünce kızaran birine dönüştüğüme inanamıyordum. Önümdeki soğuk su torbasını yanağıma bastırdığımda soğukluğunun geçtiğini fark edip biraz da ona sinirlendim. Önüme gelen her nesneye sinirlenmemek için koşu bandının hızını biraz daha arttırdım ancak işe yaramayacaktı çünkü beni bu kadar alt üst eden adam tam yanımdaki koşu bandına gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen İnandır
Подростковая литератураBenim adım Güzide değil. Yıllardır insanlara ısrarla bunu anlatmaya çalışıyorum. Biriyle yeni tanıştığımda kimliğimde yazan, annemin bana verdiği ismi hiçbir zaman söylemem. Adım Güz derim, çünkü öyledir. "Benim adım Güz" dediğimde çok daha iyi hiss...