Bölüm öncesi not: Depremden beri bir türlü toparlanıp bölüm atamadım. Hepinizden özür diliyorum. Bundan sonra çok daha sık gelecek bölümler, söz. Bekleyen, özleyen herkese teşekkürler. 💖
Kulağıma çalınan ve Boşnakça olduğundan emin olduğum sözler karşısında anlamaz bir ifadeyle Kerim'e baktım. Söylediği şeylerin gerçekten önemli olduğundan emindim, bakışları bunu söylüyordu. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki nefes alışverişlerimi sağlıklı yapamadığımdan emindim.
"Türkçe konuşmakta şu zamana kadar iyi gittim ancak bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum," deyip elini yüzüne götürdü. Şaşkınlık içerisinde onu izliyordum. Bir yandan gerginliği hala devam ediyordu, öbür yandan ise kendi kendine gülüyordu.
"İyi misin Kerim?" derken tereddütlüydüm. Sorum üzerine başının arasındaki ellerini masanın üzerine koydu. "İyiyim. Ama hayatımda ilk defa kendimi doğru ifade edememek beni korkutuyor. Güzide ben," dedi tıpkı az önceki gibi. Ancak bu kez cümlesini tamamlayacağından emindim."Seni seviyorum."
Duyduğum söz beynimde yankılanmaya devam ederken Kerim'e bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Ondan duymayı hayal dahi edemediğim bir sözdü bu. İçimdeki korku ile mutluluğun çarpıştığını hissedebiliyordum. Benden cevap beklediğini gözlerinden okuyabiliyordum. Ancak benim kendime cevaplayamadığım sorular varken Kerim'e doğru cevabı vermem imkansızdı.
"Neden beni sevesin ki?"
Sözler acı bir tat bırakarak benden bağımsız bir şekilde dudaklarımdan döküldü. Kerim'in itirafından sonra beynimde dönen fırtına beni savunmasız bırakmıştı ve üstünü örttüğüm her şey gün yüzüne çıkmıştı. Yıllar boyunca babamla yaşadıklarımı herkesten saklamıştım. İnsanlar bana acıyan gözlerle bakmasın, babası tarafından gerçekten sevilmeyen bir kız olduğumu düşünmesinler diye hep kendime bir savunma alanı oluşturmuştum. Ancak Kerim o alanı geçeli çok olmuştu.
Az önce bakışlarında heyecan ve tedirginliği bir arada taşıyan Kerim sözlerim üzerine az önceki heyecanını tamamen yitirmiş bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Neden sevmeyeyim?" derken gözlerinde acıma yoktu. Kendini savunmaya çalıştığını görebiliyordum.
Çünkü babam beni sevmiyor dememek için kendimi zor tuttum. Babanız tarafından sevilmediğinizi hissettiğiniz zaman dünyadaki herkes sizi sevse bile o eksiklik tamamlanmıyordu. Hayatımın bir döneminde artık babamdan sevgi beklemekten vazgeçmiştim ancak bu benim içimde hep yer etmişti. Üzeri kabuk bağlamış bir yaraydı ve ben kanamaması için çok çaba harcamıştım.
"Neden sevilmeyecek bir insan olduğunu düşünüyorsun?"
Az önceki sorusunun üzerine bir soru daha yöneltti Kerim. Bu kez gözlerinde anlayış vardı ve bu anlayışın iyi niyetli olduğundan emin olsam dahi beni boğuyordu.
"Ben kendi öz babamdan bile sevgi görmedim Kerim. Ailemden olmayan, daha yeni tanıştığım bir insanın sevgisine inanabilmem çok kolay değil," Daha önce kimseye sözünü dahi etmediğim bu duyguları Kerim'e açabilmenin şaşkınlığını hissediyordum. Kerim'e karşı bir şeyler hissettiğimi kabul etsem dahi ondan uzak durmak için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Ancak işe yaramamıştı ve kendimle alakalı en hassas duygularımı ona açmıştım.
"Seni gerçekten sevdiğime inandırmak için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım Güzide."
Dudaklarım titrerken gözyaşlarımın akmak için hazır olduğunu hissedebiliyordum.
"Neden daha birkaç aydır tanıdığın bir insan için bunu yapasın ki? Beni doğru düzgün tanımıyorsun bile. Biz çok farklıyız. Ben," deyip derin nefes aldım. "Şu zamana dek sana iyi davranmadım bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen İnandır
Novela JuvenilBenim adım Güzide değil. Yıllardır insanlara ısrarla bunu anlatmaya çalışıyorum. Biriyle yeni tanıştığımda kimliğimde yazan, annemin bana verdiği ismi hiçbir zaman söylemem. Adım Güz derim, çünkü öyledir. "Benim adım Güz" dediğimde çok daha iyi hiss...