12. Bölüm

796 150 20
                                    




Kendimi bir anda koşu sahasında yarışa hazırlanırken bulmam tamamen sürpriz olmuştu. Bahçedeki masalardan birine kurulmuş ders vereceğim arkadaşı beklerken telefonuma gelen mesajla dersin yarına ertelendiğini öğrenmiştim. Mesajda acil bir işi çıktığından ve yarına kesin buluşmamız gerektiğinden bahsetmişti. Matematik test kitabını çantama geri koyup kendi ders kitaplarımı çıkarmıştım. Derse başlasam da gözüm sık sık sahada çalışan Kerim ve öğrencilerine kayıyordu. Bu sefer aralarında çok kişi yoktu, beş kişiyle çalışıyordu. Her birine teker teker ve özenle hareketleri, nasıl duracaklarını, nefeslerini nasıl alıp vereceklerini anlatıyordu. Sahaya çok yakın bir yerde değildim ancak Kerim'in birkaç kez bakışlarının benim olduğum yere kaydığını görmüştüm. İlk gördüğünde her zaman yaptığı gibi el sallamıştı. Artık yadırgamıyordum, alışmıştım.

Derse dönme düşüncesiyle saate baktığımda buraya oturduğumdan beri yarım saatin geçtiğini gördüm. Ve yaptığım ödeve birkaç cümle yazmaktan ileriye gidememiştim. Aklımı oyalayan kişinin karşımda olması işlerimi daha da zorlaştırmıştı. Ancak kendimle inatlaşmıştım ve onun olduğu yerden ayrılmadan da odaklanabileceğime inanarak hiçbir yere gitmemiştim.

Ben bu düşünceler üzerine zaman harcarken Kerim'in benim olduğum tarafa doğru geldiğini gördüm. Önce arkama baktım, belki de başka birine doğru gidiyordu. Arkamda kimsenin olmadığını görünce önce sağa, sonra da sola bakındım ancak kimse yoktu. Yani kesinlikle bana doğru geliyordu.

"Kolay gelsin Güzide. Biraz vaktin var mı?" dediğinde sanki dakikalardır ders çalışıyormuş gibi davranarak, "Ders çalışıyorum," dedim. Biraz düşündü, ardından yüzünde irademi zorlayan bir ifadeyle, "Çocuklara ufak bir yarış göstermek istiyorum da izlediğim kadarıyla sen de bu konuda çok iyisin. Belki biraz ara verip bize yardım edersin," dedi ve ona hayır demek için ortadaki bütün sebepleri kaldırdı.

Yerimden kalkıp ona doğru geldiğimi görünce çok sevindi ve sessizce yanımda ilerlemeye başladı. Beraber vakit geçireceğimiz için yaşadığım hisler yapacağımız yarış için duyduğum heyecana karışmıştı. Heyecan konusunda hep kontrollü olan bir insandım, turnuvalarda heyecan yapıp hataya düşmemek için çok çalışırdım. Ve çalışmalarımın karşılığını da çoğu zaman almıştım. Ancak Kerim hayatımdaki her şeyi alt üst ettiği gibi heyecan konusunda da bambaşka deneyimler yaşamama sebep oluyordu.

"Evet, arkadaşlar, Güzide Çobanyıldızı tekvando şubesinin en başarılı isimlerinden biri. Kendisinden rica ettim, 400 metre yarışında bana eşlik edecek. Hep beraber ona teşekkürlerimizi sunalım," dediğinde gülmemek için kendimi zor tuttum. Kerim, 1950'lerin İstanbul'unda yaşıyormuş gibi konuşuyordu. Nasıl ve nereden öğrenmişti bilmiyordum ancak hala tam oturmayan Türkçesinden bu tarz kelimeler duymak ortaya cidden çok ilginç bir görüntü çıkmasına sebep oluyordu.

Çocukların bana baktığını görünce konuşma ihtiyacı hissettim çünkü bir şey demezsem ısrarla bakmaya devam edeceklerdi.

"Umarım öğretmeninizin anlattığı şeylere bir katkıda bulunabilirim," dediğimde kelimelerim kulağıma yabancı gelse de çocukların hoşuna gitmiş, az önce Kerim'in sözlerinin ardından yaptıkları gibi beni de alkışlamışlardı. Kerim bu beklenmeyen cümlem üzerine şaşırarak alkışa eşlik etti. Ardından elini başlangıç çizgisine doğru uzatarak, "Önden hanımlar," dedi. Bir şey demeden çizgiye geçtim. İkimiz de yanyana beklerken ona bakmadan, "Küçükken atletizmle de ilgilendim," dedim. Güldüğünü duydum.

"Desene bu yarış daha rekabet dolu ve keyifli olacak," dedi. Ardından hazır olup olmadığımı sordu, şalımın arkasını sıktım, elim istemsizce belimdeki kemeri aramıştı. Bu her yarıştan önce yaptığım bir şeydi ve alışkanlık haline gelmişti. Kerim'in üçten geriye saymaya başladığını duyunca derin bir nefes aldım. Heyecanımı kontrol ederek etrafımdaki her şeyi unuttum ve yarışa odaklandım. Belki de Kerim'i bu yarışta yenmek bana iyi gelecekti.

Beni Sen İnandırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin