30. Bölüm

740 109 25
                                    


"İlk hafta boşluğa ve telefonuna bakıp durdun. İkinci hafta biraz daha kendine gelir gibi oldun ama yok bu sefer de deliliğe vurdun. Üçüncü haftayı bitiriyoruz hala aynısın be kızım. İnsan biraz alışır. İnsanlar nelere alışıyor. Sanki kara sevdaya düştün, sevdiğinden hayatının sonuna kadar ayrı kalmak zorunda kaldın, dermansız derde düştün. Seni gören öylesin sanacak."

Koluma yasladığım başımı kaldırıp Ahsen'e baktım. Çok haklıydı. Son üç haftada dünyanın en sevimsiz insanı olup çıkmıştım. "Beni yüreklendirirken iyiydi, kahrımı da çekiver bir zahmet," deyip ona sırtımı dönüp ağrıyan sağ kolum yerine diğer kolumu uzatıp başımı kolumun üstüne koydum. Ahsen cık cık sesleriyle odadan çıktı. Üç hafta boyunca istesem de beni yalnız bırakmamıştı. Çok ilginç ruh halleri yaşamıştım. İlk haftayı salya sümük ağlayarak geçirmiştim. Gözlerimin her an kızarık ve şiş olmasından babam da anlamıştı. Mutfakta ya da kendi odalarında anneme sorduğunu duymuştum. Bana sormuyordu, sorsa da açıklayacak bir durum yoktu. Kendimden başka beni üzen kimse yoktu.

Ahsen yaşadığım bu karmaşaların hiçbirini anlamıyordu. Başta sabırla beni teselli etmeye çalışmıştı ancak teselli edilmenin beni daha çok çileden çıkardığını gördüğünde bana ters gitmeye başlamıştı. Ona göre her şey yolundaydı, Kerim beni, ben onu seviyordum. Geldiğinde ona tüm hislerimden bahsedip mutlu sona ulaşacağımızı düşünüyordu. Her şeye onun gözünden bakmaya çalışıyordum. Kerim'in geleceği zamanı beklerken günlerimi kendime eziyet haline getirmemeye çalışıyordum. Ancak bu çok zordu. Onu uğurlarken hiçbir şey söyleyememek beni hayal kırıklığına uğratmışken bir de ondan ayrı kalmanın yarattığı boşluk her yanımı sarıyordu. Birinden ayrı kalmanın beni yarayabildiğini babamla yaşadığım her şeyde görmüştüm. Babam yanımdaydı ancak hiçbir zaman ruhuma yakın olmamıştı. Bunun ruhuma verdiği zararı yıllar boyunca çekmiştim. Babamla aram düzeleli 1 ay olsa dahi hala iyileşmeye çalışıyordum. Her şey bir anda mükemmel olmamıştı, öyle bir sihirli değnek yoktu.

Kerim'in yokluğu ise çok daha başkaydı. Şu son bir aya kadar o olmadan yaşayabileceğimi düşünmüştüm. Onunla ilk tanıştığımdan beri hayatıma almamak için direnmiştim. Bir süre sonra onu kabullenmiş ancak hiçbir şey yapmamıştım. Yapmayı düşünmemiş, istememiştim bile. Kendi kendime hayatıma devam edebileceğime inanıyordum. Kimseye ihtiyacım olmadığını düşünüyordum. Kerim'in bana olan hislerinden bahsettikten sonra sessiz kalması aklımı başıma getiren ilk şey olmuştu. Bencilceydi, ancak her şeyin eskisi gibi devam edeceğini düşünüyordum. Ondan haber alamadığım bir hafta telaşlanmış, kısa süreliğine de olsa gitme ihtimali bundan sonrasının onsuz olacağı düşüncesine kapılmama yetmişti. Onun varlığına alıştığımı, gittiği ve hiç sesinin çıkmadığı zamanlarda anlamıştım. Birine bu kadar alışmanın, yokluğunda böylesine eksik hissetmenin ne demek olduğunu ilk kez anlıyordum. Bu his, bu düşünceler insanı çileden çıkarmaya yetiyordu.

Sadece geleceği günü düşünmeye çalışıyordum. Paniğe kapılmadan o güne odaklanmaya çalışıyordum. O gün her şey düzelecekti. Kerim gelecek ve ben bütün endişe ve yalnızlık hislerimden sıyrılacaktım.

"Lisedeyken falan âşık olsaydın şimdi böyle şeyler yaşamazdın. İnsan ilk defa 22 yaşında mı âşık olur ya? Sonra böyle ne yapacağını bilemez bir şekilde depresyona giriyorsun. Depresyonun da hiç çekilmiyor," Ahsen söylenerek odaya tekrar girdi, elinde bir bardak kahve vardı. "Bana neden getirmedin?" dediğimde omuz silkti. Ayaklarını yatağıma doğru uzattı. "Annen sana ıhlamur kaynatıyor. Aşk acısına iyi geliyormuş," dediğinde elimin altındaki yastığı ona atmayı planlasam da bardağı gösterip, "Senin odan mahvolur valla, silmem," diyerek beni vazgeçirdi. Kafamı yastığa yeniden koyduğumda telefondan gelen mesaj sesi ile yerimden sıçradım. Son bir aydır telefonuma gelen her mesajda kalbim ağzıma kadar geliyordu. Telefonu elime aldığımda bildirim ekranın Kerim'in ismini görünce Ahsen'e baktım. Gittiğinden beri Kerim çok fazla mesaj atmamıştı. Ben de işlerinin olduğunu düşünerek onu çok rahatsız etmek istememiştim. Ayrıca gitmeden onunla konuşmadığım için ne yazsam saçma geleceğini bildiğimden sessiz kalmıştım. En son yetimhaneyle alakalı konuşmuştuk ve bu bir hafta önceydi. Heyecanla mesajı açarken artık görmeyi umduğum mesajın gelmiş olması için dua ediyordum.

Beni Sen İnandırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin