16. Bölüm

634 144 44
                                    

"Güz, Güz, Güz, Güz, uyansana kızım!"

Kulağımın dibinde çınlayan ses ile yatağımdan sıçradım. Ağlamaktan şişmiş gözlerimi zar zor açarken başında gözleri parlayarak bana bakan Ahsen'i görünce inleyerek yatağa geri döndüm. Gece boyunca uyuyamamış, sabaha karşı zar zor dalmıştım. Ancak bu birkaç saatlik uykum Ahsen tarafından bölünmüştü. Susmayacağını anlayınca yattığım yerde doğruldum. Kolumun ağrısını hissettiğimde dün olanlar kafamda tekrar dönmeye başladı. Kalbime çöreklenmeye başlayan hislere izin vermemek için yerimden kalkıp aynanın başına geçtim. Gözlerim ağlamaktan o kadar çok şişmişti ki acısını gözlerimi kırpıştırdığım her an hissediyordum. Kısa saçlarımı toplayıp Ahsen'e döndüm.

"Sabah sabah benimle derdin ne Ahsen?"

"Sen fosur fosur uyurken tüm Türkiye'de gündem olmuşsun. Baksana şuna," deyip elindeki telefonu bana uzattı. Twitter hesabı açıktı ve Türkiye gündemi listesinde ilk sırada kendi adımı görmüştüm. Adımın ve soy ismimin altında yazan sayıyı görünce şok olmuş bir ifadeyle Ahsen'e baktım.

"Evet, dünden bugüne hakkında tam 25 bin tweet atılmış. 25 bin tweet Güz, inanabiliyor musun buna?"

Hiçbir şey demeden tekrar telefona dönüp gönderilere baktım. Bir sürü destek gönderisi atılmıştı. Maçta sakatlandığım anlar da sıklıkla paylaşılan videolar arasındaydı. Herkes centilmenliğimden, kendimi feda edişimden bahsetmişti. Şu zamana dek aldığım tüm başarılardan da bahsedilen gönderiler görmüştüm.

Yaşadığım şokla yatağımın ucuna oturdum. Daha fazla ayakta duramayacakmışım gibi hissediyordum. Hiç tanımadığım binlerce insanın benden bahsediyor oluşunu hala algılayamamıştım.

"Bu nasıl olmuş peki?"

Omzunu silkti Ahsen. "Valla nasıl başladığını hiç bilmiyorum. Twitter böyledir, bilirsin. Birileri konuşur ve bir anda herkes o şeyi konuşmaya başlar. Ama galiba rakibinin kendi sosyal medya hesaplarında yaptığı paylaşımlardan çıkmış olay. Yaptığım ufak araştırmalar sonucunda kesin olmamakla birlikte bu sonuca vardım," deyip telefonunda bir sayfaya girip bana uzattı. Rakibimin instagram sayfasında 30 bin takipçisi vardı ve beni etiketleyerek yaptığı birkaç paylaşımla durumdan bahsetmişti. Ahsen'e telefonunu geri verip dün akşam kapattığım telefonumu açtım. Kalbimin hızla atışını hissedebiliyordum ve ellerim titriyordu. Bu kadar çok kişinin benim hakkında konuşuyor olması beni hem geriyor hem de olumlu olduğunu hissettiğim bir heyecanın dört bir yanımı sarmasına sebep oluyordu.

Telefonumu açtığımda gelen mesajlardan dolayı birkaç dakika da olsa telefonum kitlendi. Sonrasında gelen mesajlara bakmadan kendi İnstagram sayfamı açtım. Çok sık gönderi paylaşmaz ve hesabımı gizleyerek sadece tanıdıklarımla takipleşirdim. İstek kısmına baktığım zaman 10 binden fazla kişinin istek gönderdiğini gördüm. Ellerimin titreyişi hızlanmıştı. Bunca insanın beni tanıyor olma düşüncesi korkutucu gözükmüştü.

Hiçbir şey demeden telefonu Ahsen'e uzattım. Eline alıp ekrandaki takip sayısına bakınca gözleri kocaman büyüdü. "10 bin mi? Güz burada doğru yazıyor değil mi?" Başımı onaylarcasına salladım. Telefonu bana uzattığında onunla ne yapacağımı bilemez şekilde komodinin üzerine koydum. Sanki elimde daha fazla kalsa bana zarar verecekmiş gibi hissediyordum.

"Bir günde olanlara bak. Dün turnuvadan diskalifiye oldun ama bugün tüm Türkiye seni tanıyor."

Parmağımın kenarındaki deriyi acımasına aldırmadan soyarken, "Tüm Türkiye'nin beni tanımasının bir şeyleri geri getireceğini düşünmüyorum. Ayrıca Türkiye'nin tamamının umurunda olduğumu da sanmıyordum," deyip yatağımdan kalktım. Ahsen hala elindeki telefona bakıyordu. Yazılanları merak etme dürtüme engel olarak, "Ben kahvaltı yapacağım, sen bir şeyler yedin mi?" dedim.

Beni Sen İnandırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin