17. Bölüm

642 145 32
                                    


Babam eve geldiğinde kocaman bir öfke topu gibiydi. Evdekileri görünce öfkesinin üzerine bir de şaşkınlık eklenmişti. Ancak bunu ustalıkla gizledi. Gözlerinin ardındaki öfkeyi hissetsem de evde bir sürü insan varken bunu ertelemiş olmasından dolayı minnet duydum.

Babam eve geldikten birkaç dakika sonra takımdakiler bana veda ederek, babama da teselli sözcükleri söyleyerek ayrıldılar. Babam, dümdüz bir surat ifadesi ile bir şey demeden onları yolculadı. Gözlerinin arada Kerim'e kaydığını ve kaşlarının çatıldığını görebiliyordum. Kerim, babamla özellikle bir sohbete girmeden evden ayrıldı. İnsan canlısı bir adamdı ancak babam muhtemelen bakışları ile onun geri çekilmesine sebep olmuştu.

Ahsen'i yolculamak için kapıya gittiğimde kalmak için diretti ancak istemedim. Çünkü evde yaşanacak şeyi görmesini istemiyordum. Üzgün bir ifadeyle bana bakıp el salladı ve arkasından kapıyı kapadım. Derin nefes aldım çünkü birazdan nefes almakla alakalı sorunlar yaşayacağımdan emindim. İçeri geçerken babamın odada volta attığını gördüm. Beni görünce, "Geç şuraya," deyip annemle ablamın yanını gösterdi. Ellerimin titremesini görmesin diye birbirine geçirip yerime oturdum. Oturduğum anda bağırmaya başladı. Babam çok bağırmazdı çünkü gerek duymazdı. Söylediği şey normal tonda da yeterince canımı acıtırdı. Onu ikinci kez böyle görüyordum. Tekvandoya başladığım zaman da aynısını yaşamıştım.

"Bu ne rezillik! Siz benim adımı kötüye mi çıkaracaksınız? Saçma sapan insanları evimize, mahallemize toplamışsınız. Sen ne yapmaya çalışıyorsun Güzide? Sen," deyip bir süre nefeslendi. Kalbimde hissettiğim acıyı duymamak ve gözlerimden yaş gelmesin diye dudaklarımı ısırıyordum. Ne ağlamak ne de ağladığımı görsün istiyordum.

"Edepsizliğini artık tüm Türkiye mi duysun istiyorsun? Başımı öne eğdiğin yetmedi şimdi bir de gazetecileri kapıma mı toplayacaksın? Mahalleli ne der, akrabalarımız ne der hiç mi düşünmüyorsun sen? Bitti, yeter! Artık bu evde bir daha tekvando lafını duymayacağım," dediğinde önüme bakmayı bırakıp gözlerimi babama diktim. Duyduklarımı sindirmek mümkün değildi bu nedenle elimden gelen tek şeyi yapıp itiraz ettim.

"Baba lütfen, lütfen yapma bunu," Ses tonumu yükseltmek istesem de çok cılız çıkmıştı. Babamla yıllardır yaptığım sessiz savaşın buraya gelmesi en çok korktuğum şeydi. Ve bir gün bu yaşanırsa diye içimde babama vereceğim cevapları hazırlamıştım. Ancak şu an onun var olduğuna hala inandığım merhametine sığınmaktan başka çarem yoktu.

"Yapma Fetih Bey, Güz'ün bir suçu yok. Turnuvada rakibi sakatlanmasın diye yaptığı centilmence hareket sebebiyle bütün bu olanlar. Kimse kötü düşünmez, bir şey demez."

Babam güldü ama sinirinden güldüğü çok açıktı. "Bir de kendini sakatlaması var zaten. Senden ne eksik ettik de böyle şeyler yapıyorsun Güzide? Kendini sakatlıyorsun, evimize tanımadığımız insanları çağırıyorsun, kapımıza gazetecileri topluyorsun? Ben bu kepazeliğe yeterince katlandım. Bundan sonra spormuş, kulüpmüş, şampiyonlukmuş, hiçbir şey yok," deyip ateş çıkan gözlerini benden ablam ve anneme çevirdi.

"Hiçbirinizden duymayacağım. O devir kapandı," deyip bir hışımla odadan çıktı. Babamın sözleri kafamda dönüp duruyordu ve hala gerçekliğini idrak edemiyordum. Annemin koluma dokunması ile ona döndüm ve dakikalardır tuttuğum gözyaşlarımı bıraktım. Yıllardır ağlamamak için kendime verdiğim tüm sözler şu iki günde olanlar yüzünden unutulmuştu. Kendimi o kadar çıkmazda hissediyordum ki ağlayan anneme sarılmaktan başka elimden bir şey gelmiyordu. Bu asla benim yapacağım bir şey değildi ancak kendimde ne odama gidecek ne de babama karşı çıkacak güç bulamıyordum.

Türkiye kupasında daha ilk maçta diskalifiye olmuş, Dünya kupasına gitme şansını kaçırmıştım. Ve yıllardır patlamasından korktuğum babam beni ben yapan şeyle arama büyük bir engel koymuştu. En kötüsü de artık küçük değildim ve ağlayıp yemeden içmeden kesildiğimde babamın izin vermeyeceğini biliyordum. Babam biz büyüdükçe merhametini ve sevgisini üzerimizden daha çok çekmişti. İnsanların büyüdükçe sevgiye daha az ihtiyacı olduklarını düşünüyordu. O, ailesinden uzakta büyümüş ve büyüdüğünde annesiyle babasının ona gösterdiği sevgiyi ve ilgiyi kabul etmemişti. Yalnız büyümüştü ve bizlere de kendisinde olandan başka bir şeyi vermiyordu.

Beni Sen İnandırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin