bu hafta değişken havalardan dolayı hem ben hem de çocuklarım biraz üşüttüğümüz için bölüm birkaç gün gecikti. kusura bakmayın.
keyifli okumalar dilerim..
**
Bir Derdim Var şarkısından sonra konserin bittiğine kimse inanamamış gibiydi. Herkes öylece durmuş bir şeyler olmasını bekliyordu. Birilerinin bizi kovmasını bekliyorduk sanki. Ben de eve gitmek istemiyordum açıkçası. Ilık bir tenden misk kokulu ve yumuşak battaniyemin altında, yaramaz yıldızlar tepemde bir kraliçenin tacındaki elmaslar gibi asil ve şımarık bir şekilde parlayıp dururken, müzik kalbimizi sarhoş etmiş ve kalabalık bize duvar olmuşken buradan ayrılmak istemiyordum. Ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bu gece de benim isteğim dışında tükenip bitmişti. Cayır cayır yanan bir ateşin kora dönmesini izler gibi konser alanından dağılan insanları izledim bir süre. İçimdeki kalabalıklar da konser alanındakiler gibi dağılıyordu Rüzgâr bana sarıldığında.
İnsanlar güçlü bir uğultu eşliğinde yerlerinden ayrılırken Rüzgar'la yerimizde oturmaya devam ediyorduk ama Betül ve Yağız yanımıza gelince kalkmak zorunda kaldık.
"Burada mı yatacaksınız?"
Betül başımıza gelip gardiyan gibi durduğunda bir rüyadan uyanır gibi kendime geldim. Canı sıkılmış ve yorulmuş görünüyordu. Yağız da onun yanında bize bakıyordu. Bakışlarında durumu anlamaya çalışır gibi bir hal vardı. Yağızcığım valla ben de bilmiyorum bizim durumun ne olduğunu. Kusura bakma. Senin de o güzel kafanı karıştırdık durduk yerde.
"Mavi kuş. Uyudun mu yoksa?"
Uyumuş olmasını diledim. Orada öylece kalmak ve sabah güneşini tam bulunduğum yerde karşılamak istedim. Kendi kendime toparlanmaya çalıştım ama Rüzgar'ın belime sarılan kolları buna müsaade etmiyordu. Yoksa ben çoktan kalkmıştım yani.
"Hayır. Ama uyuyabilirim. Bırak onlar gitsin. Biz burada kalalım küçük kız."
Rüzgâr mayışmış boğuk bir sesle konuşurken ona tamam dememek için kendimle mücadele ediyordum ki Betül araya girdi.
"Hadi artık. Yapıştınız mı? Bir tek biz kaldık. Tükkan kapandı alo? Güvenlik gelip bizi kovalayacak birazdan."
Betül etrafına bakıp bir yerlerden bizi kovalayacak bir güvenliğin gelip gelmediğini kontrol ediyordu. Yağız onun arkasında durmuş dikkatle bizi incelemeye devam ediyordu.
Rüzgâr homurdanarak yerinen kalkarken onun varlığından uzaklaştığım hissi ile ürperdim. Bu kadar mı alıştım sana Mavi Kuş? Beni sarıp sarmalamana bu kadar mı muhtaçtım ben?
Deniz ve özgür bir gökyüzü gibi kokan deri ceketini omuzumdan alıp Rüzgar'a uzattım. Ama almadı. Nazikçe elimi tutup tekrar giymeme yardım etti.
"Ben böyle iyiyim."
Arabaları park ettiğimiz alana geldiğimizde gerçekten ne kadar sona kaldığımızı fark edebiliyordum. Birkaç araba kalmıştı alanda. Onlar da muhtemelen konsere gelen konukların değil konser için çalışan ve işleri henüz bitmeyen elemanların olmalıydı.
"Sizi yurda bırakabilirim kızlar," dedi Yağız. Yorgun görünüyordu. Biraz da keyifsiz. Belki konser beklediği gibi gitmemişti.
"Teşekkürler, biz yurttan izin aldık bu gece dönmeyeceğiz."
Yağız Betül'e şaşkınca bakarken nasıl yani diye mırıldandı. Betül başını dikleştirmiş meydan okuyan canavar tavrını takınmıştı. Tüm gece Yağız'a bu şekilde bakıyordu zaten. Meydan okur gibi, silahlarını kuşanmış savaşa hazır bir asker gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Kuş ile Küçük Kız
Teen Fiction"Uzatmayacağım Baba. Paraya sıkıştım." Kafası ile beni işaret etti. "Kızı kaça okursun?" Ne demek istedi? Ne demek istedi! NE! DEMEK! İSTEDİ! "Boş muhabbeti sevmiyorsun. İyi güzel." Rüzgâr fıst diyip burnunu çekti. "Paraya ve mala ihtiyacım var. Sık...