Hikayenin Başlangıç Noktası

1K 135 120
                                    


"Gülce sana profil linki attım. Bizim sınıfta hani mavi gözlü çocuk var ya onun hesabını buldum."

Ranzamın üst katında gözlerimi tavana dikmiş son iki haftadır yaşadıklarımı muhasebe ederken Betül'ün alt yataktan gelen sesi ile uykudan uyanır gibi kendime geldim. Yastığın kenarına koyduğum telefonumu elime aldım. Betül'ün attığı son mesaja bakmak için mesaj kutumu tıkladım. Profilini attığı çocuğu daha önce görmüştük. Tabi ki aynı sınıftaydık ama ayrık kopuk gruplara dağıldığımız için henüz tam olarak tanışamamıştık. Bence bazıları ile okul sonuna kadar sadece sima olarak hatırımızda kalacak kadar kısa konuşmalar yapabilecektik. Herkesin farklı bir dünyası vardı. Çalışanlar, serseri zenginler, sevgilisi olanlar ya da tam bir bilgisayar oyunu hastası olanlar vardı. Hepsini giyiminden kuşamından hareket ve tavırlarından anlayabiliyordunuz. Sevgilisi olanları da parmağındaki yüzükten ya da yanında yapışık gezen ekürisinden anlayabiliyordunuz. İlk hafta Betül'le tek tabanca olanları tespit etmeye çalışmıştık. Eğlenceli bir aktiviteydi. Şimdi de okuldaki öğrencileri takibe almaya başlamıştık. Bazen onlar da istek atıyordu. Zaten selam verdikten sonra herkes birbirinin sosyal medyasını takibe almak için hamle yapıyordu.

"Burak Özçivit'e benziyor. Ama yandan kamyon çarpmış haline."

Betül sesli bir kahkaha attı. Onunla ne ara böyle kaynaştık ve saçma yorumlarımızla gülüp eğlenmeye, birbirimizi yadırgamadan fikrimizi söyleyebilme rahatlığına kavuştuk bilmiyorum. Sanırım gecen hafta okula geliş gidişlerimin zorluğuna dayanamayıp bir yurda yerleşmeye karar verdiğimde ve aynı anda Allah'ın hikmeti ile Betül'ün yurt odasından bir kızın arkadaşları ile ev tutmak için yurttan ayrılması denk geldiğinde artık Betül'le kız kardeş gibi olacağımızı anlaşmıştım.

"Fotoğrafları da çok arabesk. Ama yine de takibe alalım. Belki bir gün işimize yarar. Abi deme lazım olur hesabı..."

İkimiz de çocuğu takibe aldık. Sonuçta aynı sınıfta okuyorduk. O da bize on dakika içinde geri dönüş yapınca ilk notumuzu verdik: Arsız bir çapkın! Uzak durmak lazım. Yan cepte dursun.

Hazır telefonumu elime almışken Süreyya teyzemin de hacı arkadaşları ile boğaz turu yaptığı hikayesine ateşli emoji gönderdim. Kadın hayatı yaşıyordu gerçekten. Ve bunu çocuklarından kaçtığı zamanlarda yapıyordu. Artık kaçtığında da hikâye paylaşıp bunu bir çeşit eğlenceye çevirmeyi başarmıştı. Kendisini takdir ediyordum. Ve o da beni takip ediyor paylaştığım toplam beş fotoğrafın altına da yorum yaparak mutlu ediyordu.

Okul başladığından beri yirmiyi geçmeyen sosyal medya çevrem iki yüz takipçi ve üç yüz takip edilen olarak artmıştı. Tabi bunda Betül'ün desteği büyüktü. Sınıftaki birçok kişinin profilini bulmuş hatta bununla yetinmeyip okulda gözüne kestirdiği herkesi bir şekilde takibe almıştı. Tam bir 'stalker' yani sosyal medya ajanıydı. Onunla düşman değil de dost olduğum için kendimi kısmetli görüyordum. İnsanın bilmediği derin sırlarını bile on dakika içinde bulabilecek bir hacker potansiyeli vardı.

Tabi ben de boş durmuyordum. Süreyya teyzenin torunu ile başlayan takiplerim Kaya beyle devam etti. Kendisinin oldukça sıkıcı bir profili vardı. Çoğunlukla takım elbiseli nadiren de spor giyimli ama genelde resmi paylaşımlar yapıyordu.

Rüzgâr daha eğlenceliydi. Onun motosikletlere olan tutkusu paylaşımlarından seçilebiliyordu. Sık sık deniz manzaralı tepelere çıkıyordu. Paraşütle atladığı, rafting yaptığı hatta motosikleti ile yarıştığı videolu paylaşımları vardı. Aslında paylaşımları 'ölmek istiyorum ama bunu spor tadında yapıyorum' der gibiydi. Kaya Bey takibime karşılık vermemişti ama Rüzgâr birkaç gün sonra beni takibe aldı. Ama Kaya Bey de yurda çıktığımı öğrenince bana birkaç gün izin verip masraflarım için de avans vermişti. O yüzden takibime karşılık vermemesine bir şey demiyorum. Şimdilik. Ama kalbimi kırdığını tahmin ediyorsundur sevgili okuyucu.

Mavi Kuş ile Küçük KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin