Gözlerini açtığında Jisung'un ilk fark ettiği şey kendi odasında, kendi yatağında uzanıyor oluşuydu. Bakışları etrafta gezince Hyunjin'in baş ucunda uyuduğunu görüp gözlerini ovuşturarak doğruldu.
"Hyunjin-ah..." Hyunjin irkilerek gözlerini açtı ve ona baktı. "Dün ne oldu?" aslında ne olduğunu biliyordu.
O sesi duyduğunu, birisinin kendisine seslendiğini hatırlıyordu. O nazik, kulağına meleklerin fısıltısı gibi gelen ses tonunu da öyle.
"Şey, sen bir anda odandan çıktın ve şaka yaptığımızı duymak istediğini falan söyledin, sonra da bayıldın. Çok çalıştığın için beyninin fazla yorulduğunu düşündük, ondan üstelemedik pek. Daha iyisin değil mi?" Jisung başını salladı.
"Dinlenmiş gibiyim ama henüz kendime gelemedim." Hyunjin oturduğu sandalyeden kalkıp sırtını esnetti.
"Pekala, ben odama gidiyorum. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenirsin."
"Tamamm..." Hyunjin gittikten sonra Jisung ellerini şakaklarına koydu. "Ya bu her düşüncemi duyuyor mu acaba? Neydi adı..."
Hey, dün seni çok korkuttum sanırım.
Bir anda zihninde duyduğu sesle irkildi.
Sen beni duyuyor musun?
Evet? Sen duyamıyor musun?
Hayır öyle değil, sesli konuştuğumda falan.
Ben seni sadece sen duyurmak istersen duyarım, sesini bana ulaştırmak için tek yapman gereken benim seni duyduğumu düşünmek.
Peki görebilir misin?
Hayır, nasıl birisin veya kimsin bilmiyorum. Sadece o an en temiz ve saf bilinç seninkiydi ve eğer hayatta kalmak istiyorsam senin yardımına ihtiyacım var.
Bekle, bana her şeyi baştan anlatmalısın.
Önce birbirimizi tanısak? Sana ne kadar güvenebilirim bilmiyorum, belki de anlatacaklarımı beni bitirmek için kullanacaksın. Gerçi daha ne kadar bitirebilirsin bilmiyorum ama... Her neyse, adın ne?
Jisung yatakta doğrulup dizlerini kendine çekti ve sıkıca sarıldı.
Han Jisung.
İsmin çok tatlıymış, eminim sen de öylesindir. Kaç yaşındasın?
On yedi, birkaç aya on sekizime gireceğim.
Cidden mi? Ben sanırım... Yirmi birime gireceğim, uzun zamandır kutlamadığım için kaç yaşındayım emin değilim.
Neden kutlamadın ki?
Burada takvim yok, sadece belli rutinle gelip seni uyutan insanlar var.
Neresi orası?
Boşver sen, bana biraz... Dış görünüşünden bahseder misin?
Pekala, bunun için aynaya bakacağım sanırım.
Ah doğru ya, ayna. Rica etsem seni görmeme izin verir misin? Sadece kontrolü bana bırak ve aynanın karşısına geç, sana bir şey yapmayacağım.
Jisung anlam verememiş olsa da kalkıp odasındaki aynaya ilerledi ve önünde durdu.
Soyunmam gerekmiyor değil mi? O memeleri Seo Changbin kudursun diye yaptım ben, millete göstermek için değil.
Kulağına hafif, nazik bir kıkırtı doldu.
Hayır, böyle iyi. Şimdi sakince kendi gözlerine odaklan, birazdan birinin seni izlediğini, hatta belki de aşırı yakınında olduğunu hissedeceksin. Korkma sakın, sana dokunamam veya seni kontrol edemem, beni hissedebilirsin ama bu sadece zihninin ufak bir oyunu olacak.