"Minho..." Jisung gördüğü kişiye şaşkınca bakarken karşısındaki çocuk başını kaldırmadı.
Geleceğini düşünmemiştim.
"Sen... Mahvolmuşsun." Jisung adeta koşarak onun önünde diz çökünce çocuk ona baktı.
İlaçlar, makineler, odada kapalı tutulmak... Ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiyim.
Jisung onun soğuk yüzünü tuttu.
"Neden normal bir şekilde konuşmuyorsun?"
Uzun zamandır yapmadığım için nasıl konuşacağımı bilmiyorum.
"Pekala... Yine de benim için deneyebileceğini umuyorum." Jisung ona yanaklarını şişirerek tatlılık yapınca Minho'nun yıllardır erişemediği yüz hatları kasıldı. "Ay çok güzel gülüyorsun." Minho kaşlarını çatıp elini yüzüne götürdü.
Gülümsüyordu.
Jisung onu sekiz yıllık ızdıraptan sonra gülümsetmişti.
"Hadi benimle konuşmaya çalış." Jisung heyecanla onun ellerini tutup iki yana salladı, Minho ise dudaklarını birkaç kez açıp kapatarak sesine ulaşmaya çalışıyordu. "Bekle sana su vereyim." Jisung birden ayağa kalkınca Minho ne yapacağını şaşırıp arkasıdnan baktı, odada dört kişi olduklarını o an fark etmişti.
Diğerlerinden büyük olduğu belli olan Jisung ile konuşup ona su vermiş, önüne dönerken Minho ile göz göze gelince ona ufak bir tebessüm sunup önündeki sarışın çocukla konuşmaya dönmüştü.
Jisung koşuşturarak Minho'nun yanına ulaştı ve şişenin kapağını açtı.
"Nasıl yutacağını biliyorsun değil mi? Boğulma diye söylüyorum." Minho ona bezgin bir bakış atıp uzattığı suyu aldı ve Jisung'un da yardımıyla yavaş yavaş içti, kısa bir süre sonra şişeyi yana bırakıp Jisung'a bakmıştı.
Minho birkaç hafif öksürükten sonra sesine ulaşıp ulaşamayacağını anlamak adına ağzını yine birkaç kere açıp kapattı, dilini ağzının içinde esnetmeye çalıştı.
"J-Jisung..." Jisung'un gözleri kocaman açıldı.
"Sesin çok..." Minho kızarırken Jisung heyecanla onun ellerini tuttu. "Hoşuma gitti, bir şeyler söyle." Minho bakışlarını kaçırdı.
"N-ne diyebilirim bilmi-yorum." Jisung iç çekti, onu süzmek şimdi aklına geliyordu.
Bakışlarını güzel yüzünün her hattında özenle dolaştırdı, cildi o kadar temiz ve beyazdı ki hayran olmamak elde değildi. Ayrıca elleri çok yumuşaktı, huzur vericiydi. Minho kolları ise bazı morluklarla doluydu, Jisung bunu gördüğü gibi bir elini bırakıp kolunu tuttu.
"Ne oldu koluna?"
"Makinelerden dolayı, bazılarını takıp çıkarmak zor oluyor."
"Ne makinesi bunlar?"
"Çoğu kaçmayalım diye, bazıları vücut fonksiyonlarımızı ölçmek için, bazıları bizi hareketsiz kılmak için." Jisung kendi canının yandığını hissetti adeta.
"Güzelim... Sarılmak ister misin? Umarım sana dokunmaya çalışmamışlardır."
"Yasak burda öyle şeyler, bize makineleri takıp çıkartırken bile eldiven takmak zorundalar çünkü çıplak elle dokunurlarsa hastalık bulaşacağını düşünüyorlar." Jisung doğrulup kollarını ona sıkıca doladı.
"Seni burdan çıkartacağım."
"Yapma." Minho da onun beline sıkıca doladı kollarını, kokusu burnuna geliyordu ve kokusu aşırı hoşuna gitmişti. "Çalışma bile, beni burdan çıkarma Jisung."