Minho nefes nefese bir şekilde gözlerini açıp etrafa bakındı.
Tekti odada, Jisung neredeydi?
Başına bir şey mi gelmişti?
Korkuyla dizlerini kendine çekti.
Jisungie...
O sırada Chan'ın dizlerine uzanmış onu sinir eden Jisung bir anda Minho'yu duyunca irkildi.
"Bu çocuk spiritüel varlıklarla iletişime geçiyor galiba." Jisung doğruldu.
"Minho seslendi, yanına gideyim ben."
"O uyumuyor muydu?" Jisung dudak büzerek hızlı adımlarla odasına geçti, içeri girdiğinde Minho'nun kendi dizlerine sarılarak hıçkırıklarla ağladığını görmüştü.
"Min? Bir sorun mu var?" Minho birden başını kaldırıp ona baktı.
"J-jisung..."
"Kabus mu gördün?" Jisung onun yanına oturup saçlarını okşarken sormuştu bunu, Minho onaylar anlamda başını salladı. "Gel yanıma." Minho hızlıca onun kolları arasına girip Jisung'a sıkıca sarıldı.
"Gittin sandım."
"Ne gitmesinden bahsediyorsun? Sadece aşağıdaydım, diğerlerinin yanında." Jisung onun saçlarına ufak birkaç öpücük bıraktı. "Su ister misin?"
"Seni istiyorum, sadece seni." Minho burnunu boynuna sürtünce onun hızlanan kalp ritimlerini de duymaya başlamıştı.
İkisi bir süre sarıldıktan sonra Jisung onun sakinleştiğinden emin olunca geri çekilip hala belini tutan Minho'nun yanaklarını sildi nazikçe.
"Ne gördün?"
"Orada olduğumu." Minho titreyen alt dudağını diliyle ıslatıp kendisinde tik olmuş klasik göz kırpıştırmalarıyla Jisung'a baktı. "Doktorlardan biri gelip bana deney yaptıklarını, bilinç altıma seni sokup beyin fonksiyonlarımı test ettiklerini söylemişti. Çok gerçekçiydi Jisung, boynumu hareket etmemem için tutup sıktıklarında oluşan acı çok gerçekti." Jisung bir elini nazikçe onun çenesine indirip başını kaldırdı.
"Sen uyurken kendini mi boğdun? Morarmış." Minho'nun gözleri korkuyla açıldı.
"Y-yani sen... Gerçek değil misin?" Jisung henüz tepki veremeden Minho yataktan kalkıp geriledi. "Yaklaşma bana!"
"Minho saçma-"
"Hepsi yalan, hala işe yaramaz makinelere bağlı bir odada infazımın gerçekleşeceği günü bekliyorum. Sen sadece zihnimin bir oyunusun." Jisung sakince ayağa kalkıp onun yanına yaklaştı.
"Değilim, en az senin kadar gerçeğim."
"Uzak dur!" Jisung bir anda hareket yetisinin elinden alındığını hissedince şaşkınca Minho'ya baktı, sırtını yasladığı duvarda titreyerek kendisine bakıyordu. "Uzak dur benden, sen sadece bir yanılgısın."
"Min, sen bana ne yapıyorsun?" Jisung hareket etmeye çalışsa da yapamayıp şaşkınca ona çevirdi tekrar bakışlarını. "Dondurdun mu? Sinirlerimi mi uyarıyorsun?"
"Bilmiyor gibi konuşuyorsun, eminim ne yaptığımı benden de iyi biliyorsundur."
"Hayır, hayır bilmiyorum." Jisung iç çekti. "Seni gerçek olduğuma nasıl ikna edebilirim?" Minho yaslandığı duvarda kayıp yere oturdu.
"Edemezsin, çünkü değilsin." Jisung ne yapacağını düşünürken odanın kapısı tıklatıldı ve yavaşça açılan kapıdan Hyunjin girdi içeri.
"Neler oluyor burada?" şaşkınca sorduğu soru üstüne Jisung zoraki ona baktı.
"Minho'yu gerçek olduğuma ikna etmeye çalışıyorum." Hyunjin anlamadığını belli eden bakışlarıyla içeri girip Minho'nun önünde diz çöktü.