Minho sekerek odadan çıkıp koridorda parfüm sıkan Chan'a yaklaştı.
"Bana da sıkar mısın?" Chan gülümsedi.
"Tabii, gel yanıma hadi." Minho ona iyice yaklaşıp sıkması için başını hafifçe kaldırdı, Chan boynuna parfümü sıkarken kıkırdamıştı.
"Gıdıklandım." Chan da gülümseyerek karşılık verdi ve geri çekildi.
"Hoşuna gidiyor sanırım?"
"Hm hm, hem de çok." Chan ınun çenesinin altını kedi sever gibi okşayınca Minho ona daha tatlı bir gülümseme verdi, sonra da el sallayıp koşarak Felix'in odasına ulaştı.
Amacı Felix değildi, Hyunjin'di. Onunla konuşmak ve vakit geçirmek çok güzeldi.
Yolun yarısında Changbin onu belinden tutup omzuna attı ve öyle yürümeye başladı, Minho olayı kavrayana kadar mutfağa varmışlardı.
"Ya Bin!"
"Konuşursan ısırırım götünü."
"Kimin götünü ısırıyorsun lan sen?" Jisung Changbin'in kucağındaki Minho'yu alarak sıkıca sarılınca Changbin dudak büzdü.
"Masum planlarıma göz diktin yine, götü yüzümün dibindeyken nasıl ısırmamamı beklersin?"
"Chan hyung çıkmadan ona yetiş bence, onunki daha güzel." Changbin birkaç saniye duraksadı, sonra Chan'a cilveli bir tonla seslenerek ikisini mutfakta yalnız bıraktı.
Changbin gidince Jisung arkadan kollarını sıkıca beline doladığı ve keyifle iki yana sallanan Minho'ya döndü.
"Mutlu musun?"
"Hem de fazlaca, Chan hyung yine bana parfüm sıktı." Jisung burnunu onun boynuna sürttü.
"Chan hyungun parfümlerine ve sana aşığım." Minho başını geriye yatırıp Jisung'a yasladı.
"Ben de sana, Chan hyung nereye gidiyor?"
"O çalıştığı yere gidiyor, bu saatlerde onun evden çıkmasına alışman gerekecek." Minho dudak büzdü.
"Çalışmaya döndüğünüzde sen ve Felix de gidecek misiniz böyle?"
"Bebek gibi konuşma böyle, daha bir tatlı oluyorsun. Ayrıca gitmek zorundayız, yani hayatımızı baba parasıyla geçiremeyiz sonuçta." Minho kolları arasında ona dönüp kollarını Jisung'un boynuna dolarken Jisung onun alnına kısa bir öpücük bıraktı.
"Seninle bir şey konuşmak istiyorum." Jisung dinlediğini belli edercesine başını salladı. "Sana üniversitemi dondurduğumu söylemiştim, şu anda... Hangi bölümü, hangi üniversiteyi kazandığımı hatırlamıyorum, hatta hiçbir şey hatırlamıyorum. Yine de okula devam etmek istiyorum, bu yüzden bana yardımcı olur musunuz?" Jisung onun güzel yüzünü izledi bir süre.
Bu çocuk gerçek miydi?
"İstediğin yardım olsun bebeğim, hemen. Öncelikle bence hangi bölümü kazandığını falan öğrenmeliyiz, Chan hyungun bu konuda büyük becerileri olduğundan eminim."
"Chan hyung bana sizin bir kafede çalıştığınızı söylemişti, ben de sizinle çalışabilir miyim?" Jisung onun yanağını nazikçe okşadı.
"Çalışırsın, şimdi benim senden bir isteğim olacak."
"Neymiş?"
"Git hazırlan, babamla tanıştıracağım seni." Minho gözlerini kocaman açtı.
"Ne? Jisung saçmalama, gerilirim ben. Daha sizinle bile doğru dürüst konuşamıyorken erkek arkadaşımın babasıyla nasıl tanışabilirim acaba?"