Pekala, tüm tehditler ortadan kalktı. Jisung burada değil, nerede bilmiyorum. Umarım karı kız peşinde değildir. Tek gereken hızlı hareket etmek, kimse görmeden ortadan kaybolmalıyım, saklanacağım yeri de seçtim. Tamamız.
Minho planını kurup arkasını dönmüştü ki Jisung'a çarpıp sendeledi.
"Karı kız peşindeydim ve bir kedi buldum, bununla idare edeceğiz artık." Jisung onun belini sıkıca tutunca Minho çığlık attı.
"Ya Jisung! Korktum."
"Nereye saklanacaktın?"
"Söylemem." Jisung kısa bir an kapalı odasının kapısını açarak içeri baktı, sonra hafifçe güldü.
"O yastıkların neden bir kule gibi dizildiğini sorabilir miyim?"
"Soramazsın, çekil gideceğim."
"Çeklimiyorum, manitam değil misin? Tutarım da sikerim de."
"Sikerim falan ayıp oluyor bebeğim, bırak şimdi beni."
"Neden bu kadar korktuğunu anlamıyorum, babam iyi birisi."
"Ondan değil." Minho tepinse de Jisung kendisini bırakmayınca başını geriye yatırıp alttan çenesine burnunu sürttü. "Gerildim işte ya, istemiyorum yabancı biriyle tanışmak. Sonra tanışsam?"
"Babam planları olduğunu, bu yüzden tanışmayı bugüne ayarladığını söyledi. İlk gün arabada da tanışabilirdiniz oysa, ertelemek istedi. Babam böyle bir şey yaptıysa bir sebebi vardır Min, mızmızlanma boşuna o yüzden. Kaçmak yok, Felix'in yanına hadi." Jisung onun kalçasına iki kere vurunca Minho mızmızlandı.
"Ya götüme dokunma! Changbin ile her gün o sporları sen şaplak at diye yapmıyorum."
"Ya ne diye yapıyorsun?"
"Chan hyungu geçmek için." Minho'nun gözlerini kedi gibi kısıp kaşlarını çatması Jisung'un kahkaha atmasına sebep olmuştu.
"Tatlı şey seni, Chan hyungu o kadar çabuk geçemezsin bebeğim. Biliyorsun ki o da her gün çalışıyor."
"Artık vakti kalmayacak çünkü çalışmaya başladı, hem iyi hem kötü." Jisung kıkırdarken Minho dış kapının önünde durduklarını ve Felix'in ikisine sırıtarak baktığını gördü, sonra tekrar tepinmeye başladı. "Hain! Sen bir hainsin! Beni zorla getir-şey... Selam." Minho karşısında Han Baekhyun'u görünce duraksamış, aniden böyle bir değişim geçirmişti. Jisung onun bu haline gülerek omzuna yaslandı ve babasına baktı.
"Hoş geldin, Minho'yu zor tuttum gördüğün gibi." Baekhyun da gülümsedi.
"Görüyorum evet, selam Minho." adam elini uzattığında Minho çekinerek de olsa sıktı elini, yüzü kıpkırmızı kesilmişti.
Jisung onun boynuna kısa bir öpücük bırakıp kollarını çözdü ve ondan uzaklaştı, Minho'nun artık kaçmayacağını biliyordu.
"Hadi içeri geçelim, Felix'im çok güzel şeyler pişirdi~" Jisung'un tatlı bir tonla söylediği şeyin üstüne hepsi gülerek mutfağa geçtiler.
*~*
Minho ıslak ellerini kuruladıktan sonra aynadaki yansımasına bakıp bir süre duraksadı.
Gerildikçe gerildim resmen.
Fark ettim, babam da fark etti sanırım. Bu yüzden pek konuşmadı seninle, rahatsız olduğunu düşündü.
Rahatsız olmadım, baban cidden iyi birisi. Ama sanırım kendi babamla hiç tanışmadığım, daha doğrusu onu hiç hatırlamadığım için pek ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ben odada kalsam olmaz mı?