Minho nazikçe Jisung'un omuzlarına masaj yaparken Jisung da diğerleriyle konuşuyordu.
Jisung'un doğum günüydü, bu yüzden Minho'nun planları vardı fakat diğerleri evdeyken yapamazdı. Felix de anlamış olacak ki o gün Changbin ile kalmaya karar vermişti.
"İyi geldi mi?" Jisung başını geriye yatırıp onun çenesinin altına bir öpücük bıraktı.
"Çok iyi geldi, teşekkür ederim. Gel yanıma otur hadi."
"Kucağına?"
"Olur gel." Minho hızlıca Hyunjin'in yanından geçerek Jisung'a ulaştı ve sevgilisinin kucağına kurulup beline dolanan elleri sıkıca tuttu.
"Bir sincap yaşı daha mı büyüdün şimdi?" Jisung onun boynuna yüzünü gömdü.
"Öyle oldu biraz, senin doğum günün ne zaman?" Minho duraksadı.
"Pek hatırlamıyorum, ekimdeydi. Sanırım... 25'i? Ama emin değilim, aklımda böyle kalmış. Küçükken annemin beni 'Bugün ayın yirmi beşi, küçük Lee'nin doğum günü!' diyerek uyandırmasını hatırlıyorum sadece." Jisung onu daha sıkı sardı, bacakları da beline dolanmıştı.
"Artık ekimin 25'inde ben seni öyle uyandırırım."
"Olabilir." Minho sessizleşerek Jisung'a doğru sindi.
Stresli hissediyordu kendini, daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştı ve nasıl bir his olduğunu bilmiyordu.
Chan'ın dediğine göre güzeldi, ama Chan doğruyu mu söylemişti yoksa Minho'yu rahatlatmaya mı çalışmıştı emin değildi.
"Gergin misin?"
"Ailemin konusunu açmak biraz rahatsız edici sadece, iyiyim ben." Minho kendisine dolanan kolları daha sıkı tutup boynuna küçük öpücükler bırakan Jisung'un hissine bıraktı kendini.
Aradan geçen bir süreden sonra Minho yorgun olduğunu söyleyerek odasına çıkmış, onun ardından diğerleri de yavaş yavaş dağılmıştı. En son kapıdan çıkan Felix durup Jisung'a sıkıca sarıldı.
"İyi ki doğurdum seni sincabım~" Jisung gülerek ona karşılık verdi.
"İyi ki bebeğim iyi ki."
"Minho'yla küçük kedincap'lar yapın tamam mı?"
"Kedincap mı?"
"Hem kedi hem sincap, domşan gibi." Jisung iç çekti, bu tatlı bir iç çekişti.
"Umarım Lixie, hadi görüşürüz." Felix son kez ona gülümseyerek el salladı ve koşar adımlarla kendisini bekleyen arabaya bindi, onun ardından Jisung da odasına çıktı.
İçefi girdiğinde yatakta uzanmış tavanı izleyen Minho'yu görünce yüzüne ufak bir gülümseme yerleştirip yanına oturdu.
"Neyin var güzelim?" Minho irkilerek ona baktı.
"Huh? Ay... Geldiğini duymadım."
"Tavana çok anlamlı bakıyordun." Minho alnını ovuşturdu.
"Bilinç altımı dinlendiriyordum, böyle zamanlarda ölü gibi olurum genelde."
"Seni bölmek istemezdim, ben duşa gireyim o zaman."
"Hayır gitme." Jisung duraksayıp ona baktı, Minho'nun yanakları kıpkırmızıydı. "Birazdan gidersin." Minho onun ellerini tutarak Jisung'u yatağa oturttu ve dizlerine oturdu, kolları sıkıca boynuna dolanırken yüzündeki gergin ifade Jisung'u şüphelendiriyordu.
"Ne var aklında merak ediyorum."
"Sadece... Doğum günün için özel bir hediye vermek istedim." Minho nazikçe onun boynundaki kolyeyi çıkartırken Jisung ilgiyle onu izledi.