Felix koşar adımlarla Jisung'un odasına girdiğinde Jisung irkilerek gözlerini açtı.
"Bir şey mi oldu Lix?"
"Ay ben senin uyuduğunu bilmiyordum, aniden daldım odaya. Rahatsız etmeyeyim uyuyorsan?" Jisung gözlerini ovuşturarak doğruldu.
"Gel yanıma. Bir şey mi oldu?" Felix burnunu çekince Jisung ona baktı, gözleri dolu doluydu. "Lix?"
"Ya Jisungie..." Felix onun yanına oturdu, Jisung da hemen onun elini tutmuştu. "Changbin beni öptü."
"Bu... Çok güzel bir haber değil mi güzelim? Neden üzgünsün?"
"Çünkü çok soft öptü, çok nazikti. Ya bu çocuk benim kalbime çok zararlı." Jisung iç çekerek ona sıkıca sarıldı.
"Baş belasısın, ne güzel öpmüş işte. Sert öpmemiş, demek ki amacı sadece sikiş sokuş değil." Felix'in dudaklarından birkaç hıçkırık kaçınca Jisung istemsizce güldü. "Çok duygusalsın."
"Ya Jisung çok yumuşaktı diyorum sana, dudakları da çok yumuşaktı. Bak beni tuttu böyle..." Felix gerileyip kollarını onun beline sardı. "Sonra çekti ve öptü, çok güzel hissettirdi. Cidden... Kalbim o kadar hızlı attı ki eminim o da duymuştur." Felix burnunu çekti, bu Jisung'un ona tatlı bir şey bulmuş gibi bakmasına sebep olmuştu.
"Tamam ağlama artık, seni öptükten sonra sen ne yaptın?"
"Gözlerim doldu diye kaçtım."
"Aferin gerizekalı, Changbin kovaladı mı bari?"
"Ay o beni kovalasaydı ben öbür dünyadaydım, o kaslarla beni bir tutsa var ya..." Jisung onun saçlarını karıştırdı.
"Changbin'in götü de kasları da çok güzel, kıskanıyorum pezevengi." Felix kıkırdadı, gözyaşları dinmişti.
"Ama tatlış bir pezevenk, o kadar kasla ve memeyle bile tatlış bir bebeğe benziyor." Jisung konuşmak için ağzını açmıştı ki bir şey irkilerek susmasına sebep oldu.
Jisung-ah...
Felix kaşlarını çatarak neden irkildiğini anlamak adına Jisung'a bakarken Jisung da arkasında bir şey var mı diye kontrol ediyor gibi yapıyordu.
Sonunda geldin, iyisin değil mi?
Sayılır, sana ihtiyacım var.
Jisung titredi.
"Ji, beni korkutuyorsun. Bir sorun mu var?"
Neden böyle bir anda bile yanına gelmeme izin vermiyorsun?
Korkuyorum çünkü gerizekalı, hayatta kalabilirsem seni de kaybetmekten korkuyorum. Hiç gitme olur mu Jisung? Hep yanımda kal...
Jisung sertçe yutkundu.
"Bana sarılsana?" Felix anlam veremese de ona kollarını doladı.
Ben hep burdayım Min, sen beni terk edene kadar ben seni terk edemem.
Ben seni nasıl terk edeyim? Zaten başka elimde hiçbir şey yok ki... Burada, bu odada makinelere bağlanmış şekilde uzanıyorum, parmağımı bile kıpırdatamıyorum ve tek hissettiğim sensin. Keşke farklı bir evrende tanışsaydık, sana dokunabiliyor olduğum bir evrende...
Jisung istemsizce Felix'in beline daha sıkı sarıldı.
Seni o makinelerden söküp almam için bana bir şans bile vermiyorsun, neden peki?
Gerçeği duyduğunda burada olacak mısın?
Minho, seni terk etmeyeceğim.
Bir süre sesler kesildi, bu Jisung'un gerilmesine sebep olmuştu.