Bölüm 9: Kiler Odası

13.5K 506 171
                                    

🫧Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm🫧


Dedikleriyle kanımın akmayı, kalbimin kan pompalamayı kestiğini sandım. Ne diyordu, erken uyandım sanarken hala rüyada mıydım ben?

Her ne kadar heyecandan dizlerim titriyor olsa da bunu devam ettiremezdim. Yerdeki tabak kırıklarını umursamadan öne doğru hızlı bir şekilde adımımı attım. Ondan uzaklaştım, yıllar önce aramıza koyduğu mesafelerin bir küçüğünü şimdi ben koydum. 

Anlamlandıramıyordum, hareketlerini ne beynimde ne kalbimde bir kalıba sokamıyordum. 

Sinirlendim, neden dibime kadar girmişti? Tamam, ben bilinçsizce bir adım atmıştım arkaya, o neden geri çekilmemişti? Bir de koklaması yok muydu, kızartma yapmıştım ben. Yağ kokuyor bile olabilirdim, ne saçmalıyordu?

Ona doğru döndüm, sorgular bir yüz ifadesiyle bakıyordum şimdi gözlerine.

"Asil Abi, ne yapıyorsun burada? Hemen arkamda duruyorsun bir de," Kaşlarımı çatmıştım, onu hissetmek beni sandığımdan daha çok heyecanlandırmış, bunun yanlış olduğunu bilerek ayrılmak zorunda kalmaksa gereğinden fazla germişti. "Hem, ne demeye çalıştığını anlamadım."

Sarf ettiğim cümlelerle yüzünde bir afallama oluştu, şaşırdı ve geriye doğru bir adım atmış olsam da hala yakın olduğumuzdan dolayı bana bakabilmek için eğmiş olduğu başını kaldırdı. Sorduğum sorunun cevabını etrafta bulacakmış gibi, gözlerini bahçede gezdirmeye başladı. Bir saniye, gözlerini mi kaçırmıştı o?

"Derin," gözlerini benimkilere kilitledi tekrar. Eliyle keskin hatlı çenesini sıvazladı. Gerçekten de ne diyeceğini bilemiyordu sanki. "Derin, ben," elleri bu sefer saçlarına ulaştı ve onları bir güzel dağıttı. Bütün aklımı da dağıttığı gibi.

Şu an ne dese anlayamazdım, algılarım kapanmıştı sanki. Hareketleri, nasıl desem?..

Ah, bunu düşünerek kendime itiraf etmiş olmak istemiyordum ancak fazla çekiciydi. Böyle hissetmemem lazımdı, onu izlerken midemdeki kelebeklere engel olamıyordum. Keşke saçlarını dağıtan eller benimkiler olsaydı, diye düşünerek kendime sinirlenmeme yol açtım.

"Ben, seni gördüm de camdan. Ondan geldim," Saçlarının dağınık hali yakışıklı yüzüne apayrı bir hava katmıştı. 

Gözlerimi kırpıştırarak saçlarındansa yüzüne odakladığımda farkına vardığım şeyle neye uğradığımı şaşırdım. Asil Abi, gözlerimin önünde utangaç hareketler sergiliyordu şu an. Midemdeki kelebeklerin kanatlanması için o kadar geçerli bir nedendi ki bu. 

Ne kadar tatlı gözüktüğünden haberi yoktu, keşke benim de olmasaydı.

"Dün hastaydın ya, geldim ki bakayım. İyi misin diye?" 

Cümlelerini toparlayamıyordu, o da dağılmıştı sanki benim gibi. Konudan tamamen kopan aklıma; dün, bana hasta bakıcılığı yapmış olduğu geldiğinde biraz mahcup oldum. Teşekkür edemeyişimin pişmanlığını yaşamıştım, şimdi edebilirdim.

"İyiyim, Duru'yla senin sayende Asil Abi. Teşekkür ederim," dün geceden beri beni rahatsız eden yükümden kurtuldum. Rahatlamıştım, bunun sağladığı hafiflemeyle istemsiz bir şekilde gülümsedim. Soğuk davranmam gereken anlardan birinde değil gibiydim sanki.

Onun da utangaç halinden sıyrılıp gülümsediğini fark ettim. Kalbim, tamam, biraz yavaşlamalısın şimdi. 

"Ne demek Derin, sen iyi ol. O bana yeter." 

Yavaşlamak yerine depar atmakta olan kalbime bu sözlerinden sonra istesem de sözümü geçiremezdim. Çekingen bir şekilde gülümseyerek geçirdik birkaç saniyemizi. 

ALDI AH'IMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin