-1-

2K 97 55
                                    

"Alın Kellesini."

Jisoo, ondan gizli düşman saraya bilgi götüren askeri yakalamıştı. Onu hiç dinlemeden kellesini almasını buyurdu. Onun kellesi halkın önünde alınacaktı. Jisoo halkına gösteriyordu. Ona yapılan ihanetin sonucunu gösteriyordu.

"Kraliçem, Tanrı şahidim olsun ki bir suçum yo-" Ve kılıç sesi. Bütün halk gözlerini oradan ayırırken Jisoo ise hiç gözünü kırpmadan o anı izledi.

Bütün halk biliyordu. Her bu sokağın önünde Kellesi alınan milyonlarca kişiyi izledikten sonra daha da iyi anlıyorlardı. Jisoo'nun cezasından kaçınılmazdı. Hepsi ondan korkardı.

Jisoo, Orada işi bittikten atlı arabasına bindi ve saraya sürmelerini emretti. Cebinden telefonunu çıkarttı ve rehber'den 'Lisa' yı buldu.

Teknoloji ne kadar gelişse bile Jisoo Bu sanal dünyaya girmek istemiyordu. Halkının çok ısrarları sonucu Ülkesinde İnternet'e izin vermişti. Diğer ülkeleri cumhurbaşkanları yüzünden fazla umursamıyordu ama gene de bazı en büyük yetkileri o verirdi.

"Lisa, 2 saat sonra sarayın arka bahçesinde ol."

"Jisoo beni bu şehirden al beraber gidelim." Jisoo ise bu isteği tekrarlamamış, tamam demişti. Jisoo İle Lisa 27 yaşındaydı. 15 seneden beridir arkadaşlardı. Jisoo, Lisa hariç hiç kimsenin isteğini yerine getirmezdi. Sadece Lisa'yı dinlerdi. Ondan başka Güveneni yoktu.

Jisoo, Lisa'nın Olduğu şehire gitmelerini emretmişti. Onlar ise hiç itiraz etmeden O şehire sürmeye başlamışlardı. Jisoo, Kore'nin Kraliçesiydi. O yüzden bütün şehirleri hatta köyleri adı gibi biliyordu.

4 Saat Sonra

"Gene bu saraya geldik." Jisoo, Lisa'nın bu cümlesinden sonra yutkunmuştu. Onu boğan şey bu Saraydı. Keşke diyordu Jisoo, keşke o an ölseydi de Kraliçe olmasaydı.

Jisoo ile Lisa içeri girerken bütün görevliler başlarını kaldırmıyordu. Konuşurken bile yere bakıyorlardı. Korkutucuydu. Onlar Jisoo'nun bu korkutucu güzelliğini görmek istiyordu fakat Jisoo buna asla izin vermezdi. Hiç kimse Jisoo ile göz teması kuramazdı. Aksi takdirde göz teması kurarlarsa onların sonu bile olabilirdi.

"Hoş geldiniz Kraliçem ve Hanezadarım." Hanezadar, Lisa'ya verilen bir isimdi. Kraliçeyle bu kadar yakın olduğu için ona Hanezadar adı verilmişti.

"Bugün hiç görüşme istemiyorum. Önemli olsa bile yarına erteleyin." Jisoo, Odasına giderken Lisa da arkasından geliyordu.

İkiside odaya girdikten sonra Jisoo yatağa, Lisa ise Koltuğa oturmuştu. Jisoo, bıkkınlıkla nefes verirken, Lisa konuşmaya başladı.

Lisa "Bu akşam eğlenceye ne dersin? Hem senin için güzel kızlar ayarladım."

Jisoo "Şaşırdım şuan. Bütün güzel kızları kendine ayarlardın. Ne oldu da Eğlence istedin benim için?" Jisoo ile Lisa Lezbiyen di. Bütün halk bunu bilirdi ve kendileri de bunu normalleştirmeye başlamıştı. Halkın beyleri, hep kendi kızlarını Kraliçe için hazırlıyordu fakat bütün kızları Lisa alıyordu. O yüzden Jisoo çok az kişiyle yatmıştı fakat umursamazdı. Lisa'nın sabahları olan neşesi onu da neşelendirirdi.

Lisa "Artık bir ilişkin olması lazım Jisoo. Evlenip Çocuk yapmalısın ki Neslin devam etsin."

Jisoo bir anda ayağa kalktı ve camdan dışarıyı izlemeye başladı.

Jisoo "Daha çok gencim ben. Biraz daha bekleyeceğim. Hayatımı yaşamak istiyorum."

Lisa Kahkaha attı. Jisoo ise şaşkınlıkla ona döndü.

Lisa "Böyle bir hayatta hayatını mı yaşamak istiyorsun? Keşke bizde diğer insanlar gibi olsakta gezip tozabilsek. Ama olmadı işte Jisoo. Sana bir şey olmasını asla istemem hatta canımı bile veririm ama eğer ki birşey oldu. Tahta kim geçecek?"

Jisoo biraz düşünür gibi yaptı. Sonra konuşmaya başladı.

Jisoo "Tamam bunu düşüneceğim. Ama bana biraz zaman ver. Sonra karar veririm."

Lisa başını salladı. Tam Jisoo'dan izin alıp dışarı çıkacakken, Kapıya bir hizmetçi belirdi.

"Efendim! Efendim!"

Lisa başını kaldırmadan konuşan Hizmetçiye şaşkınlıkla bakmaya başladı. Jisoo da arkadan dikkatle dinliyordu.

"Solar efendim! Bayan Solar tekrar buraya geldiler! Prenses Nayeon ile Prens Namjoon çıldırmış durumda! Aşağıda kavga ediyorlar! Prens Namjoon'un Eşi Bay Seokjin'de burada!"

Lisa ile Jisoo Birbirlerine şaşkınlıkla bakıyorlardı. Solar tekrar gelmiş olamazdı. Eğer geldiyse Jisoo onu sağ bırakmazdı.

Prenses Nayeon ile Prens Namjoon Kraliçe Jisoo'nun kardesleriydi. Jisoo Namjoon'dan, Namjoon ise Nayeon'dan büyüktü.
Seokjin de Lisa'nın kardeşiydi. Jisoo 20 yaşında Tahta geçmeye hazırlanırken onları Lisa tanıştırmıştı. Jisoo tahta geçtikten 4 sene sonra evlenmişler di. Solar da Jisoo'nun Üvey kardeşiydi. Ondan sadece 1 yaş büyüktü.Jisoo daha 16 yaşındayken O tahta geçmesin diye ona türlü işkenceler etmiş. Ölsün diye onu boğmuştu bile.

Jisoo "O bu sefer elimden kurtulamayacak!"

Kim Jennie'nin Hayatı

"Abla bu çok eğlenceli!" Yuna, Çimenlerin üstünde zıplıyordu. Jennie ise Kahkaha atarak ona bakıyordu. Jennie 23, Yuna 17 yaşındaydı. Yuna ne kadar genç olsa bile ruhu hâlâ çocuktu.

"Yavaş! bir yerini kıracaksın." Jennie'nin bu cümlesi ile Yuna durmuştu. Jennie, bembeyaz önleri dantelli olan upuzun elbise giymişti. Kafasına taktığı Çiçekli tacı ile aynı bir prensese benziyordu. Bütün köyün Oğulları ona hayrandı.

"Abla, yakında bende kraliçe olacak mıyım?" Jennie, Gülmesini durdurmuş. Yerde ona bakan Yuna'nın yanına oturmuştu. Düşünüyor gibi yapıyordu fakat sorunun cevabını adı gibi biliyordu.

Jennie "Yakında, çok yakında, Kraliçe olamasak bile bu diyarlardan annemizle gideceğiz. Bu için para bile toplamaya başladım."

Yuna, Jennie sözünü bitirir bitirmez ona dönmüştü. Jennie'ye Parıldayan gözlerle bakıyordu.

Yuna "Gerçekten mi? Annemi de Alıp gideceğiz değil mi?" Yuna birden ayağa kalkmıştı ve dans etmeye başlamıştı.

Jennie "Tabii ki şapşal. Annemizi bu uğursuz köyde bırakacağımızı mı düşünüyorsun? Hepimiz buralardan gideceğiz."

Oda ayağa kalkıp Yuna ile dans etmeye başladı. Jennie'nin hayatı çok güzeldi ve güzel olmaya devam ediyordu.

En azından bir süre böyle devam edecekti.

Queen's Land / JenSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin