Lisa "Vay Bayan Solar siz buralara gelir miydiniz?"
Bayan Solar, Prenses Nayeon'un ona bağırışını aldırmadan Merdivenlerden İnen Lisa ile Gözleri sinirden kırmızı olmuş Jisoo ile karşılaştı.
Solar "İstediğimi vereceksiniz! Bende sizin kardeşinizim! Siz kimsiniz de Mirası benden uzaklaştırıyorsunuz? O miras benim de hakkım!"
Jisoo, kocaman salona geldiği anda Solar'ın yüzüne Okkalı bir tokat yapıştırdı. Solar aldığı tokatla yerde Yüzünü okşarken, herkes şaşkınlıkla Onları izliyordu. Jisoo yere eğilerek yerdeki Solar'ın saçını diplerinden tutarak arkadan çekmiş ve konuşmaya başlamıştı.
Jisoo "Burası benim sarayım, benim ülkem. Elini kolunu sallaya sallaya buraya girmene kim izin verdi? Bana yaptığın onca işkencelerin videoları, fotoğrafları var. Ölmek istemiyorsan bu ülkeden çekip gidersin yada bütün sırrını dünya da paylaşıp seni keserim."
Jisoo, emin bir şekilde konuştuktan sonra Solar yutkunmuştu. Jisoo, Ellerini saçlardan çekip ayağa kalktı ve vezirine dönüp konuşmaya başladı.
Jisoo "Bayan Solar tekrar bu saraya gelirse onu keseceğim. Tek kuruş bile vermeyin. Ona yardım edeni duyarsam onunla beraber onu da keserim."
Jisoo sözlerini bitirdikten sonra Uzun koridorlarda yürüyerek dışarı çıkmıştı. Ardından Lisa ona mesaj atıp gelip gelmeyeceğini sordu. Jisoo ise ona gelme mesajı atmıştı.
Jisoo ona hazırlanan atın yanına giderken Solar'ın saraydan sürünerek çıkışını izliyordu. Zevk veriyordu bu Jisoo'ya, İnsanların çektiği acı, Jisoo'ya zevk veriyordu.
Jisoo Ona hazırlanan ata bindikten sonra Saraydan çıkış yapmış, ormana doğru ilerlemeye başlamıştı.
Jennie'nin Hayatı
Jennie mutlu bir şekilde Kardeşiyle Üzüm topluyor, onunla beraber şarkı söylüyordu.
Üzüm toplamaları bittiğinde beraber şarkı söyleyerek eve gidiyorlardı. Bir anda köyde ki bağırışları duyduklarında olduğu yerde kalmışlardı.
"Koşun, koşun!" Bir adam titreyen sesiyle söylenerek oradan oraya koşuyor. Bir adamı ise simsiyah giyinmiş adamlar bıçaklıyordu.
Jennie ne olduğunu anlamıştı. Saray katliamıydı bu. Güzel kızları buradan almak için beyleri öldürüyorlardı.
Jennie hemen Yuna'yı güvenli bir yere götürecekken annesini gördü. Annesi Çıldırmış bir şekilde köyde Jennie diye bağırıyordu.
"Anne!" Jennie tam bağırdığı anda arkasından birisi onu tutmuştu ağzını kapatmıştı. Annesi Jennie'yi o halde gördüğü anda oraya koşmaya başlamıştı. Yuna ablasını o adamdan kurtarmaya çalışıyordu.
"Bırak ablamı!" Yuna Jennie'yi adamın Ellerinden kurtarmaya çalışırken bir anda silah sesi geldi ve Yuna olduğu yere Bayılmıştı.
Birisi Yuna ya ateş etmişti. Annesi Yuna'yı yerde gördüğünde kollarını ona sarmıştı. Bir yandan da Jennie'ye bağırıyordu.
"Yuna! Bebeğim aç gözlerini! Jennie! Kızım!" Annesi Yuna'yı kucağına aldığı gibi Jennie'yi götüren adama koşmaya başlamıştı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
"Anne lütfen kurtar beni!." Jennie titrek sesiyle bu sözleri söylemiş. Ardından ise zorla atlı arabaya binmişti. Annesi kucağında ki kızı ile olduğu yere yığılmıştı. İki kızının acısını çekiyordu Annesi. Bir kızı ellerinde can çekişiyor, bir kızı ise Zorla kaçırılmıştı. O gün, köyün en uğursuz günüydü.
"Bırakın beni! Anneme gitmek istiyorum!" Jennie zorla adamların elinden kurtulmaya çalışırken simsiyah giyinmiş adam o dursun diye ona tokat atmıştı. Ardından bu adamların başkanı gibi duran adam Jennie'nin saçlarını arkadan çekerek konuşmaya başlamıştı.
"Kraliçe'nin şehrine gidiyorsun. Eğer böyle devam edersen, Öbürkü dünya da buluşursun ailenle."
Adam ellerini Jennie'nin elinden çekmiş, sonra onun Karşısındaki Koltuğa oturmuştu.
"Birazdan gemiye bineceğiz, sesini çıkartmamaya çalış. Yoksa seni ben öldürmem Kraliçe öldürür."
Jennie yutkunmuştu. Rüya gibi hayatı bir günde sona ermişti. İçinden hem Kardeşi ile Annesi için ağlıyor, hemde tanımadığı bir köye köle olarak gittiği için ağlıyordu. Anlamıştı artık, Bugün bu mükemmel hayatı sona ermişti.
Bir kaç saat sonra Gemiye binmişti. Yerde yatan ağlamaktan gözleri şişmiş kızlara bakıyordu. Demek ki yalnız değildi.
"Sende söyle geç otur. Bunlar gibi sesini çıkarma. Yoksa işleri zorlaştırırsın."
Jennie, başkanın gösterdiği yere sakince oturmuştu. Sakinliğini korumaya çalışıyordu. Yerde yatan insanlar gibi o da isyan etmek istiyordu fakat bu bir işine yaramazdı. Gene o lanet şehire gidecekti.
Saray
"Burada ne yapıyorsun?" Lisa, Bahçe de Çiçeklerin arasında oturan Jisoo'ya söylemişti. Jisoo ise onun yanına oturan Lisa'ya bakmaya başlamıştı.
"Bugün bütün işleri iptal etmeme rağmen gene de boş durmadım. İnsanı rahat bırakmıyorlar ya bende kafa dinlemeye geldim."
Burası normal bir bahçe değildi. Burası Sarayın içinde Olan gizli bir odaydı ve bu oda bütün şehri gösteriyordu. Jisoo'da bu odayı öğrendiğinde Buraya tek başında oturmak için bu odayı güzel bir bahçeye çevirmişti. Her sabah 8:30'da Bu gizli odadaki Çiçekleri suluyor, onlarla ilgileniyordu. Jisoo Kraliçe olduğu günden beridir bu odaya önem veriyordu.
Jisoo "Sen niçin geldin?" Jisoo, Kocaman Camdan Manzaraya bakan Lisa'ya konuşmuştu.
Lisa "Saraydan en uzak köyden gelen bazı kızlar var. Köy katliamı yapmışlar kızları kaçırmışlar." Jisoo Lisa'nın bu sözüyle birden ayağa kalktı.
"Ben demedim mi size daha var diye?" Lisa da ayağa kalkmıştı.
Lisa "Bugün yapmak için isyan çıkardılar. Bu olayla ilgilenmeye gidecektim çoktan kaçırmışlar." Jisoo oflayıp manzarayı izlemeye başlamıştı.
Jisoo "Tamam o zaman Halkın yanına gönderin kızları. İlgilensinler bütün kızlarla. Yarın hazır olsunlar sabah kendim geleceğim."
Lisa Jisoo'yu başıyla onaylamıştı. Ardından Jisoo'dan izin alarak Gizli bahçeden çıktı. Jisoo ise manzarayı izlemeye başladı.
Umarım diyordu Jisoo.
"Umarım canımdan çok seveceğim bir kadınım olur."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen's Land / JenSoo
FanficO Dünya'nın En Büyük Kraliçesi, ben ise bir köylü. Beni neden sevdi? "Sen bende ne buldun Kim Jisoo?" "Ben sende sevgi buldum Jennie Kim. Hayatımda hiç görmediğim bir sevgi..." {gxg} Texting / Düzyazı #1 Jenlisa (25.11.22) 🥇 #1 Jensoo (21.12.22)...