-23-

266 26 10
                                    

Jisoo, Hwasa'nın kaldığı odanın kapısını tıklayıp içeriye geçti. Hwasa camın karşısında kitap okurken kapı sesiyle arkasını döndü ve Jisoo'yu görünce gülümseyip kitabı masaya bıraktı.

"Hoşgeldin, Sevgili Kraliçe Kim Jisoo." Jisoo gülerek Hwasa'ya sarıldı ve yanına oturdu. Hwasa gözlüğünü çıkarıp masaya bırakıp Jisoo'ya döndü.

"Solar'ın işini bitirdiğini öğrendim. Çok iyi yapmışsın."

"Zaten ölümü yakındı. Daha fazla hayatta kalsaydı ben artık delirirdim."

Jisoo Hwasa ile bir kaç dakika sohbet etti. Ardından Jisoo konuya giriş yaptı.

"Dediğin gibi Solar'dan kurtulduk, artık özgürüz. Şimdi başka bir işimiz daha var. Chaeyoung ile Lisa..." Hwasa gülerek başını eğdiğinde Jisoo durdu.

"Solar yüzünden endişelenmiştim fakat artık endişem sona erdi. Kardeşimin mutlu olması için her şeyi yaparım. Senin ne diyeceğini de anladım." Ardından Jisoo'ya döndü ve başını olumlu anlamda salladı.

"İzin veriyorum. Evlenmelerine izin veriyorum." Jisoo gülümseyerek Hwasa'nın elini tuttu ve elini okşadı.

"Her şeyi ben ayarlayacağım. Sen hiçbir şeyi dert etme." Hwasa elini sıkıp kaşlarını çattı.

"Olur mu öyle şey? Asıl ben halledeceğim. Senin daha çok işin var. Lütfen bunu bana bırak." Jisoo biraz tereddüt etti.

"Ama-" Hwasa elini daha da sıkmaya başladı.

"İzin istemiyorum, bizzat kendim yapmak istiyorum. Bana bırak." Jisoo Hwasa'ya mutlulukla baktı ve başını salladı.

"Sana güveniyorum. Teşekkür ederim Hwasa." Jisoo Hwasa'ya yaklaşıp ona sarılmaya başladı. Hwasa da gülerek onu sırtını sıvazladı.

"Rica ederim Jisoo. Her zaman yanında olduğumu unutma. Almanya ile Kore asla birbirine küsmez."

*********************

"Şu masaya da kek götürün!"

Akşam olduktan sonra Hizmetliler hazırlık yaparken, Namjoon ile Nayeon beraber atıştırmalılardan yiyorlardı.

"Aman Prenses ile Prensim! Lütfen onlara dokunmayın! Onlar Kraliçe Hanım'ın en sevdiği atıştırmalıklar!" Nayeon güldü.

"Yenisini getirin o zaman. Koskoca sarayda sadece bu kadar mı var?" Namjoon'da onayladığında hizmetli hemen başını sallayıp mutfağa koştu. Nayeon ile Namjoon sohbete dalmışken Lisa hızlıca merdivenlerden inip onların yanına geldi.

"Hanezadarınız, evleniyorrr!" Lisa gülerek parmağında ki yüzüğü gösterdiğinde Namjoon yüzüğe hayretle baktı.

"Ohay Maşallah. Kafam kadar taş bu!" Lisa sırıtarak yüzüğüne baktı.

"Kendim aldım. Kesinlikle Jisoo'nun parasından değil!"

"Aynen, kesinlikle sevgilimin parasından değil." Hepsi merdivenlere yöneldiğinde, Jennie kırmızı uzun elbisesiyle merdivenlerden yavaşça inip gülerek onların yanına geldi. Jennie Nayeon ile Namjoon'un önünde eğilip Lisa'nın elini tutarak selamladı. Hizmetliler ona şarap getirdikten sonra şarabını içmeye başladı.

"Jisoo'nun banka hesaplarını ben takip ediyorum Lisa. Ve bu yüzük Jisoo'nun yıllar önce İngiltere'ye bağış yaptığı paranın iki katı." Hepsi ona kaşları çatık bakarken o hâlâ şarabını içmeye devam ediyordu.

"Jisoo İngiltere'ye kaç dolar bağış yapmıştı ki?" Nayeon düşünmeye başladığında Namjoon hatırlayıp hemen yüzü yumuşatmıştı.

"250 bin dolar ya. Nasıl hatırlamazsın? O zamanlar söve söve vermişti parayı zorla. Bütün ülkeler bağış yapınca o da hırslanıp bağış yapmıştı işte. O zamanlar bu kadar iyi değildi hazinesinde az miktarda para vardı." Sonra durup Jennie'ye döndü.

Queen's Land / JenSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin