"Ona ulaşmaya çalıştık fakat başaramadık. Hiç bir yerde izini bulamıyoruz."
"Peki ya Bay Yoongi?"
"Bizimle hiç konuşmadı resmen depresif oldu. En çokta bu sinirimi bozuyor."
Jisoo derin bir nefes alıp Taehyung'a yaklaştı.
"Yoongi'yi sorguya çekemez misiniz? Kardeşin olabilir evet fakat burada bir sürü can söz konusu. Eğer Yoongi Jimin ile alakalı bir şeyler biliyorsa, bizimle paylaşmalı. Yoksa Jimin intikam için geri dönüp bir sürü can alacak."
Taehyung oflayarak arkasına yaslandı ve kahvesini içmeye devam etti. İkili beraber çalışma odasında otururken nişanlıları ise dışarda çiçek topluyordu. Jisoo gözlerini cama kaydırdı, sevgilisine bakmaya başladı. Ona beyaz elbisenin ne kadar yakıştığını bir kez daha anladı. Sevgilisi, Jungkook ile oradan oraya koşarak eğleniyordu işte. Jisoo biraz tebessüm ettikten sonra kendine geldi ve çayını yudumlamaya başladı.
"Akşam oluyor. Akşama kadar Yoongi ile konuştun konuşmadın. Yoksa ben konuşacağım. Artık şu işi bitirmek ve derin bir nefes almak istiyorum."
Taehyung başını salladı ve kahvesini içmeye devam ederken Jisoo da sevgilisini izlemeye devam etti.
"Gerçekten çiçekler çok güzel!"
Jennie çiçekleri koklarken Jungkook ise gülerek ona meyvesuyu getirdi. İkilinin yaşları yakın olduğu için çok iyi anlaşıyorlardı. Jungkook meyve suyuyu verdikten sonra Jennie'nin yanına, çiçeklerin üstüne oturdu.
"Buranın çiçekleri güzeldir. Bende ilk geldiğimde beğenmiştim." Jennie başını sallayıp heyecanla meyve suyunu içmeye başladığında Jungkook onu dürttü.
"Akşam oluyor. İçeriye geçelim mi?" Jennie bir süre havayı kontrol ettikten sonra havanın karardığını anladı ve Jungkook'a döndü.
"Geçelim. Çok üşüdüm zaten."
Beraber ayağa kalkıp saraya doğru yürümeye başladılar. Jungkook Jennie'nin içeriye geçmesi için yol verdi ve Jennie içeriye geçip Jungkook'u bekledi. Beraber gülerek koridorlarda yürürken bir görevli onların yanına geldi.
"Mister king sent me, Sir."(beni Bay Kral gönderdi Efendim.)
Jungkook görevliye döndüp kaşlarını çattı.
"Please speak in Korean, Mr. Kang. Here is the Princess."(Lütfen Kore dilinde konuşun Bay Kang. Burada Prenses var.)
"Oh, sorry."
Bay Kang özür amaçlı başını eğdi. Jennie ise onların dediklerinden hiç anlamadığı için kaşlarını çattı.
"Dediklerinizden gram anlamadım. Özel değilse bana da söyler misiniz?" Jungkook Jennie'ye döndü.
"Prenses bu Bay Kang. Benim baş korumamdır. Fakat kendisi sizin dilinizi çok fazla bilmiyor. O yüzden bizim dilden konuştu. Ayrıca, onu Kralımız göndermiş. Şimdi ne olduğunu söyleyecek." Bay Kang ilk önce ne diyeceğini tekrarladı ve onlara döndü.
"Krel ve Kreliçe sızı bekliyör Efindüm."(Kral ve Kraliçe sizi bekliyor Efendim."
"Ayrı ayrı mı bekliyorlar?" Bay Kang başını salladı.
"Evit. Kreliçe Prensesimüzi ve Krelde sizü bekliyör Efindüm."(Evet. Kraliçe Prensesimizi ve Kralda sizi bekliyor Efendim."
Jungkook gülümseyerek başını salladı ve Jennie'ye döndü. Jennie kendi dilini duysa bile gene de gram anlamamıştı. Jungkook Jennie'nin anlamadığını anlayınca, konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen's Land / JenSoo
FanficO Dünya'nın En Büyük Kraliçesi, ben ise bir köylü. Beni neden sevdi? "Sen bende ne buldun Kim Jisoo?" "Ben sende sevgi buldum Jennie Kim. Hayatımda hiç görmediğim bir sevgi..." {gxg} Texting / Düzyazı #1 Jenlisa (25.11.22) 🥇 #1 Jensoo (21.12.22)...