BÖLÜM 4

49.7K 2.9K 508
                                    

Yıldıza bastıysak ve satır arası yorumları hazırladıysak. Başlıyoruz. Çok kalp.

Bölüm şarkımız Dedublüman - Belki

Eğer bu ölümse, ölümden korkmamalı. Onun güzel yüzünde ölüm bile güzeldi.

Francesco Petrarca

İyi okumalar...

Sevgilim,Bugün sensiz geçen kaçıncı gün bilmiyorum. Hiç saymadım fakat tahmin edebiliyorum, dile getirebilir miyim? Asla. Nasıl sayarım sensiz geçen günleri, kalbim el vermez ki. Ben bilirsem günleri, ben bilirsem ne kadar süre sensiz kaldığımı aklım kalır mı yerinde.

Bazen çok kızıyorum sana. O kadar çok kızıyorum ki farkında olmadan kıyamadığın saç tellerimi koparıyorum, koparıyormuşum doğrusu Eren fark etmiş. Çok yorgunum. Şöyle bir uzansam yanına geçecek gibi.

Bebeğimiz için hiç bir hazırlık yapamadım. Sensiz nasıl yapacağım bilmiyorum. Geçen gün canım ekşi elma çekti çok çekti hem de. Kimseye söyleyemedim, kimse almazdı çünkü. Nazlanacak birinin olmaması ne kötü şu hayatta. Keşke gelsen. Yada ben sana gelsem.

Doğduğunda seni sorarsa ne anlatırım ki ona. Nerede derse cennette mi diyeceğim? Nerden bilsin ki cenneti. Hem sonra demez mi cennet babamı almış nesi iyi diye. Cennetten nefret eden bir çocuğumuz olmaz değil mi? Bazı şeylerin izahı yokmuş sevgilim. İzahı olmayan şeyleri nasıl yaşayacağım bilmiyorum.

Eksik kaldım öyle bir eksik ki kendimden bile mahrummuşum gibi hissediyorum. Sen öldün de ben yaşıyor muyum emin değilim.

Özlem büyük bir yük. Altından kalkamıyorum.

Neyse çok yordum seni değil mi? Kelimelerim tükenmesin istiyorum ya sana anlatacak bir şey bulamazsam. Kelimelerimi harcamayacağım öyle hemen. Yarın yine geleceğim. Aklım, fikrim, kalbim ve kelimelerim hep senin için.

İkimiz için yaşıyorum sevgilim.
Tabi birde emanetin için.

 Annemin yaptıklarından sonra bir daha o insanların yüzüne bakamam sanıyordum fakat Nurten annenin söyledikleri içime bir su serpmişti. Eğer oradan o şekilde ayrılmasaydım muhtemelen Hilal'den defteri isteme cesaretini bulamazdım. Hilal beni hiç ikiletmemiş ve anneme rağmen bana o defteri getirmişti. Kendimi deftere karşı sorumlu hissediyordum sanki oraya yazdığım şeyleri Hakan okuyabiliyordu. O defter benim sesim olmuştu, benim duygularım...

Hakan gittikten sonra yüzleştiğim bir gerçek vardı. İnsan öldüğünde hiç bir sıfatın kalmıyordu. Bir tek adını soyadını ve doğum tarihin ile ölüm tarihin kalıyordu mezar taşında. İnsan işte bu kadardı aslında bir adı vardı birde tarihleri. Tüm ünvanların bittiği yerdi mezar. Hakan ne yazık ki adını bile götürememişti yanında.

Kendimi son zamanlarda o kadar çok arıyordum ki Hakan öldükten sonra kim olduğumu ve hangi sıfatları taşıdığımı kendime sık sık hatırlatıyordum. Sıfatlarımız bizim bu hayatta kim olduğumuzu belirleyen ve yaşadığımızı gösteren dünyevi şeylerdi. Kim olduğumu hangi sıfatları taşıdığımı hatırlamam gerekirdi.

Yaşadığımı anlamaya ihtiyacım vardı.

Hakan gittikten sonra dünya ile aramdaki bağın koptuğunu hissediyordum. O gittikten sonra sanki bende biraz ölüydüm.

Gün o kadar hareketli geçmişti ki çok rahat bir uyku çekerim sanıyordum fakat bir türlü uyuyamamıştım. Sağa sola dönmekten resmen egzersiz yapmış kadar olmuştum. Biraz olsun nefes alabilmek umuduyla Hilal'in uyandırmaya özen göstererek odadan çıktım. Bahçeye açılan kapının yanında duran askılıktan Hilal'in olduğunu düşündüğüm hırkayı aldım. Rastgele seçtiğim terlikleri ayağıma geçirdim bahçeye çıktım. Hava biraz serindi fakat serinlik iyi gelmişti.

GÖLGESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin