Önümde duran kahve bardağını elime almış ve ağız kısmında parmağımı gezdiriyordum.
"aga ben neden böyle hissediyorum"
"Ne hissediyon oğlum?"
Ekin bu sorunun ardından düşüncelere daldı ki bir müddet sessiz kaldı.
"Ha ben anladım"
"Neyi anladın?"
Gülümseyerek
"Oğlum sen aşık olmuşsun""Abi o kadar da değil"
"O kadar değilse bile aşık olmadan önceki aşamadasın lan sen"
"Bize diyene bak sen yakında tek taşla diz çökersin Yaprağın karşısında"
"Var bir hayalimiz bro"
"Tey Allahım"
İçeri giren müşteriyle birlikte mutfağın olduğu tarafa yöneldi Ekin.
Az sonra yanıma tekrar geldi.
"Bugün durgun gibi buralar"
"Aynen havalar soğuyor ya azaldı müşteriler" dedi.
"Oğlum hadi izin alda gidelim"
"Nereye"
"Bu ne herşeyi soruyorsun ha bizim kızları geçtin mübarek"
"Neyse ben bir Yaprağı arayım"
O tekrardan içeri geçmişti bende telefonumu cebimden çıkardım.
Aramama hemen yanıt vermişti ve Yaprağın yalnız olmadığını öğrendim.
"Berabermiş kızlar"
Ekin omzundaki çantasıyla kapıya doğru gitti ve bende arabaya doğru ilerledim.
Yaprağın attığı konuma yöneldim mağazanın önünde üçü de kol kola girmiş ve ellerinde üç,beş poşetle bekliyorlardı.
Bu arada Yaprağın elinde sadece küçük bir poşet vardı Eylem ve Dilar kadar abartmamıştı Yeşilli kızım benim.
Ekin anlam veremez bir halde havanın kapalı olmasına rağmen kombin amaçlı siyah güneş gözlüğü takan Eyleme baktı ve ardından ellerindeki poşetlere odaklandı.
"Şunlara bak hele" dedi kaşlarını çatarak.
Yanlarına vardığımızda hızlı bir şekilde yerleşti Yaprak ve Eylem.
Dilar
"Siz gidin bana da konum atın arabam burda olmasaydı birlikte giderdik ama" diye açıklama yaparak kapıyı örttü ve arkasını dönerek arabasına ilerledi.Bugün bir plan yapmıştım.
Biraz dağ başı gibi bir yerde olsa orada mangal yapıp o tarz vakit geçirmeyi düşünmüştüm.Bagaja bildiğim ve aklıma geleni kadarıyla herşeyi tıkıştırmıştım.
Çağlara da haber vermiştim fakat hastanenin yoğun olduğunu söyleyip gelecekse bile gecikeceğini belirtmişti.
Yaklaşık iki saatin ardından bahsettiğim yere varmıştık.
Gelene kadar başımın etini yemişlerdi hatta bir ara Ekin ve Eylem aynı anda
"Bizi kaçırıyor musun?" diye homurdanmışlardı.Arabadan indik.
Bagajda duran örtüyü aldım ve yere serdim.
Sonrasında ise Yaprakta minderleri alarak bana gülümsedi ve örtünün üzerine minderleri bıraktı.
Eylem yeşilleşmiş doğanın içinde kollarını genişçe açmış ve derin nefesler alarak konuşmaya başladı.
"Burası çok harika oksijeni iliklerime kadar hissediyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Her An Her Şey"
Teen FictionHani derler hayat bazen ummadığın yerde güler yüzüne bazende hiç ummadığın bir zamanda tıpkı bir hançer gibi iner sırtına ama sen yinede herşeye rağmen güçlü olmalısın bunun için çabalamalısın. "biz altı yabancı aslında bizi bir araya getiren şey bi...