Elimde silah,namlunun hedefinde sevdiğim adam,
Kalbim de sancı,zihnim de savaş,
Bedenim de korku, başımda bela.Saniyelerdir elimde tuttuğum lanet şeyle Buğra'nın karşısında gözlerine bakıyordum.
Bana derin derin bakan gözlerinin içindeydim.
Öyle bir bakıyordu ki içine hapseder gibi,
Öyle bir bakıyordu ki korkmamam gerektiğini bana hatırlatır gibi,
Öyle bir bakıyordu ki sanki kötü şeyler hiç yaşanmamış gibi.Hayatımda bir kere daha aldığım kararla gurur duydum kendimle, eğer olmam gereken birinin yanı varsa bu kesinlikle Buğram'ın yanıydı.
O kadar çok göz yaşı dökmüştüm ki elbisenin yaşlarımdan ıslanan yeri vücuduma daha da çok ürperme hissi veriyordu.
Kendi düşüncelerim aklımda yer edinirken terasın kapısı gürültüyle açıldı.
Ekin.
Gelen Ekindi.
Hızlı adımlarıyla girer girmez gözünün hiçbirşeyi görmediği belliydi.
O kadar hızlı yürüyordu ki neredeyse koşmak üzereydi.
Tolganın yanına daha da yaklaşmışken ona sağlam yumruk indirmesi bir oldu.Tolga şerefsizi dengesini kaybederken sendeledi.
Sonra beni daha sıkı tutmaya çalıştı fakat Ekinden sağlam bir darbe daha yiyince yere uzandı.Ekin üzerine çıkıp onu döverken o kadar sinirli görünüyordu ki neredeyse sinirinden çıkan ateşle yakacaktı altında hırpaladığını.
Dakikalardır onu döverken ilk defa konuştu,"şerefsiz!"
Durdu vurdu.
"Senin ne hakkın var!"
Yeniden vurmadan önce kaldırıyor gibi yapıp kafasını zeminle eli arasında sıkıştırdı.
"Seven iki insanı aylarca birbirinden mahrum bırakmaya" dedikten sonra bu seferki darbesiyle burnunu kırmış olduğunu çıkan sesden tahmin ettim.
Konuşacakken sesimin kısıldığını fark ettim yerimde durmuş kıpırdayamıyordum Buğra çoktan Ekinin yanında ona bunun değmeyeceğini söylüyordu ancak pek de etkisi yoktu.
Elimde duran ağır silahı yere düşürdüm,daha doğrusu attım.
Çıkan ses kulaklarımızda yankılandı.Buğra ve Ekin ikisi aynı anda bana döndüler.
Dizlerim kötüden kötüye boşalırken yere bıraktım kendimi dizlerimin üstüne.
Hareketimle bana bakan çift gözlerin sahipleri yanıma ulaşıp yere çöktüler hemen dibime.
Buğra kafamı elleri arasına alırken konustu.
"Güzelim,iyi misin güzelim?" gözlerinde korkuyu süzüyordum tıpkı benim gibi.
Elleri ellerimdeyken varlığını bile hissedemez hale gelmiştim.Kısılan sesimle konuşmayı denedim,
"y-yoruldum...çok yorul-d-dum"
Buğra'nın bana sarılmasıyla dakikalardır yaş akan gözlerimden yeniden boşalmaya başladı nehirden süzülen sular misali.Saçlarımda ellerini...
Burnumda kokusunu...
Yanımda varlığını...
Hissedemeyeli uzun süre olmuştu.
Bu duygulardan mahrum kalmıştım ama onu deli gibi özlediğimi adım kadar iyi biliyordum.Elleriyle o kadar şefkatli okşuyordu ki başımı bu benim için vazgeçilmez bir şifa gibiydi.
"Geçti,"dedi gülümsedi"Geçti...güzelim yanındayım,yanındayım yorulan ruhunu yeniden var etmek,seni dinlendirmek,seni hep sevmek için varım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Her An Her Şey"
Teen FictionHani derler hayat bazen ummadığın yerde güler yüzüne bazende hiç ummadığın bir zamanda tıpkı bir hançer gibi iner sırtına ama sen yinede herşeye rağmen güçlü olmalısın bunun için çabalamalısın. "biz altı yabancı aslında bizi bir araya getiren şey bi...