3

82 20 6
                                    

Hikayeye geçmeden önce şunu söylemek istiyorum 2.bölümde shep'in ağzından bir anlatım vardı. Aslında bu hıkayeyı anlatan 1.kişi ağzından sızlere sunan kişi harry olacak. Yanı 2.bolumde shep ten dinlemiştik bu sefer de harry den. Garıpsememenız için yazmak istedim. Zaman zaman farklı karakterlerin ağzından da anlatılacaktır. İyi okumalar!

Karakoldan çıktığımız gün neredeyse kimse ayakta duramıyordu. Onları evime konuşmak için davet ettim. Çünkü buna herkesin ihtiyacı vardı. Kabul ettiler, birlikte evin yolunu tuttuk.

Jane,içinde biriktirdiklerini konuşmaya başladı.

"Buraya neden geldik harry? Kimse burda kalmak istemez diye düşünüyorum. Sonuçta kötü anıları olan bir yer. Ayrıca burada ne konuşacağız?" Dedi sitemle.

"Hey, sakin ol lily duyacak. Hepimizin aklı şuan çok karışık. Biraz sakin kafayla konuşalım sonra bize geçeriz hep birlikte."

Dedi ve istemsiz gözleri dolmaya başladı. Çünkü sehpada duran fotoğrafları gördü. Fred ve lily in ilkokul gösterilerinde üzerlerinde kırmızı puantiyeli gömleklerıyle dans ettikleri fotoğraflar.. Lily lavabodan çıktı ve hızlı adımlarla george'un yanına geldi. Onun baktığı yere daldığında,içinde belli belirsiz bir ateş yanıyordu. Fred yoktu ve Lily bunu kaldıramıyordu.

"Canım abim benim.. şarkı bitti ama biz hala dans ediyor olacağız." Ağlamamak için dişlerini sıktığında içerisi çok gerilmişti.

Emma dayanamadı ve lily'e sarıldı.
Herkes ağlamaya başladı. Yaşadıkları şey kolay değildi..

Akşam olduğunda odamda oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Bir kaç günde neler olmuştu böyle? Fred gitmişti,herkes dağılmıştı. En kötüsü bunu evden biri yapmıştı.

Kapım çaldığında tüm düşüncelerimi bir kenara bırakıp "Gir." Dedim.

"Biraz konuşmaya ne dersin harry?"

Yorgun gözlerim kapanacak gibiydi.

"Tabii." Dedim ve koltuğu işaret ettim.

"Aslında dışarıda konuşsak daha iyi olacak."

Başımla onu onayladım.

Aşağıya inip herkese haber verdikten sonra,bir zamanlar aldığım ruhsatlı silahımı görmeyeceği bir yere koydum. Her durumu düşünmeliydim.

Marcos ile yürümeye başladık. Evin yakınlarındaki parkta oturduk.
"Belki de şuan bunun hiç sırası değil, ama konuşmak istedim."

"Evet,ama konuşacağın şey saçma olsa dahi bir an için bu psikolojiden çıkmış olurum. Seni dinliyorum."

"Bence polis shep ile konuşmalıyız. Bu işi halletmeliyiz. Her kim yaptıysa cezasını çekmeli. Fred intihar etmediğine göre katil kim olabilir sence?"

Aramızdan biri olamazdı.

"Polis ile konuşmayacağız bu işi onlar hallederler." Böyle demiş olsam bile aslında yalan söylüyordum. Zaten polis shep ve kestra ile konuşmaya gidecektim. Ama bunu evdekı kimse bilmeyecekti,bilmemeliydiler. Belki marcos bile olabilirdi aradığımız kişi bilemezdik.
"Bunu kimin yaptığı hakkında  düşüncem yok. Çünkü hepiniz çocukluğumsunuz benim." Diyerek önüme döndüm.

"Peki. Öyle olsun."

Steve ve emma bana bakıp nereye gittiniz dercesine bakış attılar.
"Ben duş alıp geliyorum. O nasıl?"

Emma durgun yüzüyle cevap verdi.

"Sakinleştirici verdik yine. Zamanla alışmak zorunda. Umarım iyileşir."

Mutfaktan Steve'in sesi yükseldi.

"Korkarım bu işin peşine düşmek uğruna erkenden kalkacaktır o yataktan. O çok üzgün ve hırslı. Ona dikkat etmeliyiz."

"Her neyse ben yukarıdayım."

Yukarı çıktım duş aldım ve biraz dinlendim yarın bay shep ile görüşmeye gidecektim. Hem belkide onun da aklında soru işaretleri vardı.. Hem 2 gün sonra fred'in cenaze töreni olacaktı. Carter ailesine yakışır bir şekilde dimdik durmak zorundaydık. Fred için..
Ailemiz başka bir ülkeye gitmişlerdi. Onlara ne kadar çok aramış olsam da  dönmemişlerdi. Telefonlara dönselerdi fred'den haberleri olacaktı.
Tüm gece bunları düşündüm ve sağlam bir uyku uyudum. Karşımda yeni bir gün vardı bugün fred'in katilini bulacaktım, bulmalıydım.

KAFAMDAKİ SESLER|°BİTTİ°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin