12

40 9 0
                                    

Çünkü sende beni tanıyorsun harry.

Bu cümle tüm gün beynimde dolaştı.. O bana bu mesajı yolladığında,aklıma gelen tek kişi marcos'tu. Ya da başka birileri.. mesela kuzenlerim..

İçimi derin bir huzursuzluk kaplamıştı. Çok rahatsızdım bütün bu olanlardan. Bir an önce her şeyin bir açıklığa kavuşması belki de benim tek dileğimdi.

Annem aradı beni, nasıl olduğumu sordu,sanki içine doğmuştu bütün bu olanlar. Çok iyi olduğumuzu söyledim. Yalandan mutluluk hikayeleri oluşturup ona sundum. O da sevindi. Bir süre böyle bilmesi çok daha iyi olacaktı.

Lily ile akşam yemeğini yedikten sonra yarın işimin olduğunu, bir kaç saat geç gelebileceğimi söyledim.

"Harry? Yalan söyleme."

"Efendim?"

"Kaç yıldır tanıyorum seni,bu bakışı da çok iyi biliyorum. Ayrıca sarı saçlarının altında buz tutmuş bembeyaz,ürkek tenini de fark edebiliyorum. Ne oldu?"

"Sadece bir kaç saat geç geleceğim. Shep'in de yanına uğrayacağım. Fabrikada çok fazla dosya var zaten."

"Olabilir,bu gayet normal. Ve ben senin ne yapacağın ile de fazla ilgilenmem. Ama sende bir tuhaflık seziyorum. Farklısın anlıyor musun?"

"Sorgunuz bittiyse yukarı kata çıkacağım lily hanım."

"Henüz bittiğini söylediğimi hatırlamıyorum. Yerine otur."

"Tamam,ne sormak istiyorsan sor sana dürüst olacağım."

"Yarın ne yapacaksın? Seni bu derece tedirgin eden ne harry?"

"Ahh,yarın shep ile konuşacağım. Bir şeyler bulduğunu söyledi ufaklık."

"Hı tamam. Bir dakika ne?!"

"Sakin ol,sadece bir şeyler bulmuş. Önemliyse sana anlatırım."

"Hayır anlatmazsın,harry ne olur bende geleyim. O benim abim. Bir şey varsa ilk bize bildirilmeli."

Gözlerinden yaşlar süzülürken,korkusu kahverengi gözlerinden anlaşılıyordu. Oysa bu sadece bir yalandı. Onu bu derece üzeceğini bilsem başka bir yalan uydurmayı denerdim.

"Ufaklık ağlama. Önemli olduğunu sanmıyorum. Sana söz. Bir şey olursa ilk senin haberin olacak. Tamam mı hemşire parçası?"

"Hemşire parçası" nı biraz gülsün ortam şu gerginlikten kurtulsun diye söylemiştim. O da bunu anlamış olucak ki çok geçmeden gülmeye karnıma yumruklar atmaya başladı.

"Ben odama iniyorum. Hani bir mesleğim var ya,hemşire parçasıyım ya? Ahahha."

"Evet öylesin ufaklık. Ben de odama gidiyorum. Yarın erken kalkacağım,kahvaltı da olmam. İyi geceler,lily."

"tamam,iyi geceler."

Lily'e fark ettirmemeye çalışsam da mental olarak çok kötüydüm. Şu olaylar bir bitseydi hemen bir psikoloğa gidecektim. Epey ihtiyacım vardı. Sahi,yarın şu numara ile buluşacaktım değil mi? Sonunda şu merakım bitecekti. Ups,numara mesaj atmış.

-Jack yarın depoda olacağım. Çok geç kalmam.

Bana bir arkadaşımmış gibi davranmasına sinir oluyordum.

-Tamam.

Alarmımı kurdum ve uyudum..

Sabah olmuştu hazırlanıp deponun kapısını açık bırakmıştım. Sonra da fabrikaya gitmiştim. İşlerimi iyice halletmem gerekiyordu.

Dosyaları bitirdikten sonra saatin nasıl geçtiğini fark etmemiştim bile. Saat 13.30'tu. Şimdi çıksam ancak yetişirdim.
Arabama atladım ve depoya doğru gittim.

Depoya girdiğimde kimse yoktu. Ve bir mesaj geldi numaradan ;

-Jack ben geldim ama gitmem gerekti. Çok acil bir işim vardı o yüzden.

-benim sana başından inanmam hataydı. Sanki karşıma çıkacak cesaret var mıydı sende.

-inanmıyorsun ama geldim.
Ve deponun içinde çekilmiş bir fotoğraf yolladı.

-Bak az önce çekmiştim. Şimdi bana inanıyor musun jack?

-Tamam.

-başka sefere.

O fotoğrafı yollamasaydı asla inanmazdım. Artık o da gittiğine göre çıkabilirdim depodan.

Tam yürürken ayağıma,bir ilaç kutusu takıldı. Eğilip ilacı elime aldığımda, panik atak ilacı olduğunu anladım. Beynim durdu adeta. Nasıl yani nasıl olabilirdi?

Bu mesajları atan kişi george olabilir miydi?

KAFAMDAKİ SESLER|°BİTTİ°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin