Chan ne kadar güzel görünüyor diye düşündü Felix. Kendine gelip gözlerini kırpıştırdı ve hemen tezgahta duran elmasını alıp bir ısırık aldı. Chan karşısında Minho ile konuşuyor bir yandan gülümseyip tatlı gamzelerini ortaya çıkarıyordu. Minho karşısındakine bakan Felix'i fark edip ona döndü ve gülümsedi.
''Ne oldu Lix hayran hayran bakıyorsun?''
Yanına gelip saçıyla oynayıp yanına oturdu küçük olanın. Felix ise gülümseyip şakayla koluna vurdu.
''Ne hayranı ya öylesine bakıyordum dalmışım''
İkisi de gülüştüler ve sohbet etmeye başladılar. Chan yanlarına gelip onları dinlemeye başladı, felix ise Minho'yu ayık yakaladığı için mutluydu. Ona artık içinden geleni sorabilirdi.
''Sana bir şey sorabilir miyim merak ediyorum'' dedi ve elmasından ısırıp suyu akınca dudağını sildi elinin tersiyle. Chan ise ona bakıyor ve bu durum ilginçleşmeye başlamıştı. Minho kafasını salladığında Felix kendine gelip ciddileşti.
''Soracağım kişi Jisung''
Minho anında ciddileşmişti, ortam tuhaf bir şekilde gerilmişti. Felix boğazını temizleyip tekrar konuştu.
''Jisung ile konuşacak mısın?''
''Neden soruyorsun Felix?''
''Onu üzmeni istemiyorum sadece seni uyarmam gerekiyor''
''Onu üzebilecek son insan benim''
''Son insan olabilirsin ama üzmeyeceksin eğer onu üzersen neler olacağını asla bilemem''
''Ne demek bu şimdi?''
Minho merakla sorduğunda kahverengi saçlarını geriye attı ve yanaklarını şişirdi Felix. Bir şey olup olmaması önemli değildi sadece arkadaşına yapacağı herhangi kötü bir şey kötü şeyleri getirebilirdi arkasından.
''Sadece söylüyorum Jisung benim için çok önemli ve bunu unutma''
Kafasını salladı Minho yere bakıyordu şimdi ve sessizleşmişti. Chan merakla dirseğiyle onu dürtünce kafasını kaldırdı ve direkt olarak Felix'e baktı.
''Ben hoşlanıyorum Felix''
Şaşkınca gözlerine baktı Felix. Ne demek istediğini anlayamamıştı tam olarak.
''Anlamadım''
''Neresini anlamadın hoşlanıyorum işte Jisung'tan çok hoşlanıyorum''
''Ha siktir oradan!''
Aniden küfür edince ikili şaşkınca Felix'e baktılar böyle bir tepki asla beklemiyorlardı. Minho kendini tutamayıp gülmeye başlayınca Felix afallamıştı. Hala bunu sindirmeye çalışıyordu çünkü daha önce böyle bir şey duymamıştı.
''Gerçekten arkadaşımdan hoşlanıyor musun?'' dedi sorusunu tekrar ederek. Minho ise elini alnına koydu ve gözlerini kapatıp sustu. Chan ise elini sallayarak Felix'e kalkmasını istedi.
''Çocuk kaç defa söyleyecek hoşlanıyormuş işte''
''Ama hyung hoşlanmak çok ciddi bir şey''
''Olabilir Felix hoşlanmak güzel bir şey''
''Sevgiye gidiyor bu ama''
''Sevgi de güzel bir şey''
''Sen hiç sevdin mi hyung?''
Sorduğu soruyla sessizlik etrafı sardı. Chan dudaklarını araladı ama bir şey diyemeden geri kapattı. Felix ise cevap vermeyeceğini düşündüğü için Minho'ya döndü ki Chan birden konuşmaya başladı.
''Evet sevdim''
Felix kaşlarını çattı duyduğu şey ile nasıl sevmiş olabilirdi?.
''Kimi sevdin''
O kadar ciddi sormuştu ki kaşları çatık ve dudakları titriyordu. Chan ise rahat bir pozisyondaydı Minho'da ikisinin arasında bir ona bir diğerine bakıyordu. Felix meraktan çatlardı bilemezse, daha önce birini sevmişti demek ki.. bir kız mıydı yoksa bir erkek mi? muhtemelen bir kız olduğunu düşündü.
''Beni asla sevemeyecek birini sevdim''
Ne demekti şimdi bu? bunu anlayamamıştı küçük olan. Onu neden sevemesindi ki? o sevilecek biriydi. Onu seven biri çok şanslıydı, onun seveceği de çok şanslıydı. Keşke o da karşılıklı sevişseydi. Kıskanmış mıydı? belki. Felix, Chan'dan hoşlanıyordu ve bu hoşlanma günden güne büyüyordu. Ama o üvey abisiydi, asıl karşılıksız duygu buydu. Bunu söyleyemedi elbette ama içinden geçirdi.
''Benim gibi asla olmayacak birinden hoşlanmamışsındır hyung, asıl ben imkansızdan hoşlandım''
Kalkıp odasına çıkarken söyledi bu cümleyi, arkasında meraklı iki çocuk bırakıp gitti Felix. Minho ve Chan birbirine baktılar ve Chan sıkıntıyla nefes verdi. Felix birinden hoşlanıyordu ve bu onu çok rahatsız etti kimdi öğrenmeliydi. Felix ise bunlardan habersiz yatağına uzanınca düşündü.
Üvey abisinden ne hakla hoşlanırdı, bu yaptığı büyük bir günahtı. Elinde değildi ama bu durum, ona bakınca hayran kalıyordu her defasında ve evet Chan cidden onu üzecek bir sürü şey yapsa bile vazgeçemiyordu.
Sıkıntıyla arkasını döndü yatakta, biraz gözlerini kapatıp dinlenmek istedi. Bugün yapacak hiç işi yoktu zaten, uyuyabilirdi bütün gün. Fakat bu düşüncesi kapının açılmasıyla bölündü, arkasını dönüp gözünün birini açıp baktığında Chan karşısındaydı.
''Ne oldu hyung?''
''Hoşlandığın biri mi var?''
Dirseklerinden destek alarak kafasını kaldırdı Felix, odasına dalıp bunu sorması tuhaftı yüzüne bakınca biraz gergin olduğunu fark etti.
''Hyung ne fark eder? belki hoşlanıyorum belki hoşlanmıyorum''
''Ne demek ne fark eder? söyle hadi kim o? okuldan mı?''
Her sorusunda yatağa bir adım yaklaşmıştı. Felix kafasını salladı, bu saçmaydı.
''Hyung ben sana soruyor muyum sevdiğin kim diye ya? bırak uyuyayım''
Chan yan ağızla güldü ve tekrar kapıya doğru yürüdü. Felix pek umursamadı çünkü söyleyemezdi yani uzatmanın anlamı yoktu. Tekrar kafasını yastığına koyup arkasını döndü ve gözlerini kapattı. Chan ise çıkmadan önce dönüp uzanan Felix'e baktı. İçini çektiğinde uzanan çocuk bunu duydu, bir şey yapmadı. Çıkıp gidince Felix gözlerini tekrar açtı ve düşündü.
Hyung neden böyle yapıyordu ki? hoşlandığını öğrense kesinlikle kızardı ona ve belki de sonsuza dek konuşmazdı. Düşüncesi bile korkunçtu, bu düşünceyi kafasından uzaklaştırıp tekrar gözlerini kapattı ve uykuya hızlıca dalıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PINK / CHANLIX (Tamamlandı)
Fanfiction''Felix o senin üvey abin farkındasın değil mi?'' dedi Jisung. Ama Felix sadece ağlayarak ona sarılmaya devam etti. ''Bırakamam ondan çok hoşlanıyorum'' Chanlix // Küfür argo ve 18+ içerik vardır.