''Susadım ben''
''Arkada olması lazım bir dakika''
Chan arkaya dönüp su şişesini sarışına verdi ve önüne dönüp dışarıya baktı. Gök gürlemesi ve şimşekler git gide fazlalaşıyordu. Felix her gök gürlediğinde gözlerini kapatıp bekliyordu, Chan bunun onu korkuttuğunu biliyordu ve radyoyu açtığında biraz rahatlamasını sağlamaya çalıştı. Felix suyu içtikten sonra arkasına yaslandı ve Chan'a döndü. Ne kadar burada böyle duracaklarını bilmiyordu ama hoş bir ortam olmuştu onun için.
Konuşmak için fırsattı belki de.
Dudaklarını araladığı sırada şimşek çakınca ve ardından gelen yüksek sesli gök gürültüsü gözlerini kapatıp çığlık atmasına sebep olmuştu. Chan bunu görünce hemen kendine çektiği küçüğe sarıldığında bekledi geçmesini. Geriye çekildiğinde bir eli hala kolunu tutarken gözlerini dikti karşısındakine.
''Keşke bu an hiç bitmese'' dediğinde bunun ağzından kaçtığını anlaması kısa sürdü sarışının. Anında öksürmeye başladığında yerinde kıpırdandı ve dışarıya bakmaya çalıştı görünmese de. Chan bu haline kısaca güldü ve biraz olsun hafifleyen yağmura baktı. Eve gidebilmeleri için bir fırsat bulsa hemen arabayı sürecekti çünkü küçüğünün hasta olması onu fazlasıyla endişelendiriyordu şu an.
Felix derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Ona döndü ve biraz suratına baktı, bir dirseği cama dayalıydı ve hafifçe saçları dağılmıştı. Gözleri yağmurda akıp giderken kalın dudaklarına baktı, o kadar öpülesi duruyordu ki içi titredi kısaca. Kurumuş dudaklarını diliyle ıslatıp gözlerini birleştirdiğinde sadece bakmaya devam etti.
Gözleri hafifçe gözlerinden dudaklarına indiğinde içinde beliren bu hissi anlamlandıramadı bir süre, daha önce hissetmediği bir histi bu. Neden onu öpmek istiyordu? neden ona karşı her zaman bu kadar savunmasız hissediyordu ki? aptalım dedi içinden.
'FELİX SEN KOCA BİR APTALSIN' diye bağırdı iç sesi. Dudaklarına baktığını fark etmişti Chan, bakışlarını yukarı zor olsa da çıkardığında gözlerine çoktan dolan göz yaşlarından biri yanağına doğru yolunu bulmuştu. Arkada çalan şarkı kulaklarında dans ediyor bir yandan yağmur damlalarının minik beklenti içindeki vuruşları ikisini birbirine bağlamıştı. Chan ne yapacağını kesinlikle bilmiyordu, iki seçenek vardı.
Chan yavaşça elini kaldırdı ve titrekçe yanağına uzandı. Yanağına dokunan hafif soğuk parmaklarla irkildiğini hissetti sarışın çocuk, bırakırsa eğer içinde oluşacak boşluğun haddi hesabı yoktu. Elini kaldırdı ürkekçe ve yanağındaki ele dokundu, bırakmak istemiyordu çoktan alışmıştı bu dokunuşa. Birbirine baksalar bile ikisi de içten içe eriyordu gözlerinde. Çok seviyordu Felix, aşıktı ve aşık olduğu için aptaldı.
Hafifçe yaklaştıklarını bile fark etmemişlerdi, Chan'ın soğuk burnu minik olanın burnuna sürttüğünde gözlerini kapattı istemsiz. Sanki hayatı boyunca bunu beklemiş gibi titredi fazlasıyla, bu temas onu yerle bir etmişti çoktan. Gözlerini hafifçe açtı ve karşısındaki baygın koyulaşmış koyuluklara baktı, içinde neler dönüyordu kim bilir. Fakat bir şey vardı ki bu an onu durduramayacaktı, artık geri çekilmek istemiyordu. Bu içinden geçenleri duymuş gibi gözlerini hafifçe kapattı Chan ve aralarındaki bu soğuk havayı kapatmaya yeltendi.
Dudaklarına değen kalın dudakları hissetti belli belirsiz. O kadar narindi ki dokunuşu titredi tekrar ve tekrardan, sanki minik bir teması bile korku doluydu. Öpüşü sadece bir dokunuştan ibaretti fazlasıyla korkakça ve tedirgin. Felix dayanamıyordu içi alev almış çoktan ateşleriyle şu güne kadar olan korkularını ve endişelerini yakıp kül ediyordu. Dudaklarını dokunan dolgunluğa bastırdı, öpüşü çok yavaştı fakat tutkulu olması eritiyordu içini. Minik bir hareketle öpüşünü kendisi ele aldı ve hafif öpücükler kondurmaya başladı Chan'a. Şaşırmış olacak ki hareketlerini olabilirmiş gibi durdurdu büyük olan. Fakat hemen sonrasında alt dudağını açlıkla kaptığında kendisini durdurmaktan vazgeçip sarışına izin verdi onu doya doya öpmesine. Her bir öpüşünde içinde olan korkuyu, vazgeçilmez aşkını anlatıyordu sanki git gide hızlanıyordu içlerindeki yakarış. Chan iki eliyle yanaklarından tuttuğu sarışını kendine çekmesiyle daha da hızlanmaya başladı öpüşleri. Sanki ikisi de bu anı bekliyormuş gibi birbirinin tadına varıyordu aşkla. Nefesleri birbirine karışırken yaşamını ona vermek istercesine aktardı Felix büyük olana.
Dilini hissettiğinde ise onu durdurabilecek tek bir şey bile kalmamıştı. Onu öpmeden önce ne yapıyordu onu bile unuttu anlık olarak, sanki onu şu an tutkuyla öpmezse hayatı boyunca pişman olacaktı. Chan hızlanan öpüşleri arasında dilini yaladığında sarışın olanın ağzından minik ama sesli olabilecek bir inleme sunduğunda yağmurun esiri altındaki arabada yankılandı, arabada çalan müziği bastırarak. Bu ikisini de titretirken elinin yanaklarından kayıp önce boynuna gitmesine ve ardından daha da aşağı inerek kazağının ucuna gitti. Yavaşça belinden tuttu ve kendine çekti daha çok sarışını sanki çekebilirmiş gibi. Asla kazağını kaldırmaması hala içinde büyüyen ve kendi benliğini yok etmeye başlayan korkusuyla savaştığını hatırlattı.
Nefesi kesilmeye başladığında ise ikisi de biraz durakladı ve dudakları birbirinden ayrılırken nefes nefese kalmışlıkları belli etti uzun süredir öpüştüklerini.
Burunları birbirine değerken alnını yasladı güç almak istermişçesine diğerinin alnına. Derin nefesler veriyordu ikiside ve çok kötü hissediyordu kendisi sanki dudaklarını bıraktığı için içindeki bu hisler bedenini ve ruhunu ele geçirip boşluğu özlemi haykırarak. Gözlerini açmaya korkuyordu, açarsa olabilecek ve yaşanacak şeylerden kaçmak ister gibi. Ya kızarsa? ya onunla bir daha konuşmazsa? ama öpüşmüşlerdi. Yine de korkusunu durdurmak ister gibi hafif nemli kirpiklerinin arasında gözlerini araladı. İki eli de Chan'ın yakalarını tutuyordu gitmesinden korkar gibi. Chan'da gözlerini açmıştı ve birbirine bakarken büyük bir savaşı başlatmış gibilerdi.
Konuşmaya bile korkuyordu, etrafındaki şeylerin daha yeni farkına varıyordu. Yağmur azalmış ve biraz olsun aydınlanmıştı etrafları. Radyoda çalan şarkı defalarca değişmiş yerini sessiz bir tınıya bırakmıştı. Hala yakasını tuttuğu gence bakıyordu, bir kelime hatta bir tepki beklediği belli oluyordu. Korkarak ve titreyerek bıraktı istemeyerek yakasını ve geriye gitti biraz.
''Cha-n''
Hiç beklemediği bir şey oldu o an. Titrekçe dudaklarından çıkan bu kelime çatlak ve beklentiliydi fakat Chan o an tekrar dudaklarına değince sakinleşti. Tekrar değdiği an özlemişti bile bu dokunuşları, sanki senelerce dokunmamış gibi tekrar bir öpüş kazanması onu kendinden geçirdi. Kısa bir öpüştü bu, geriye çekildiğinde büyük olan arkasındaki camdan yansıyan minik ama etrafı ele geçirecek kadar kuvvetli gün batımının dokunuşu göz bebeklerine vuruyor ve kahverengilerini daha da belirginleştiriyordu.
O an nasıl olduğunu anlamadı ama dudaklarından istemsiz dökülen bu sözcükler kendi hayatını ve karşısındakinin hayatını ebediyen değiştireceğini fark etmedi.
''Seni seviyorum''.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PINK / CHANLIX (Tamamlandı)
Fanfiction''Felix o senin üvey abin farkındasın değil mi?'' dedi Jisung. Ama Felix sadece ağlayarak ona sarılmaya devam etti. ''Bırakamam ondan çok hoşlanıyorum'' Chanlix // Küfür argo ve 18+ içerik vardır.