16

473 33 19
                                    

Felix düşüncelere dalıp gitmişti yine. Kahvesini yapmış kitabını almış bol kazağını giymiş bahçeye koyduğu sallanan sandalyesine kurulmuştu. Biraz yıldızları izlemiş sonrasında kitabını okumaya başlamıştı fakat düşünceleri birden okuduğu satırlarda yazmaya başlamış sonrasında kitabın kendi güzelliğinden çok düşüncelerini okur olmuştu. Chan evde değildi finalleri olduğundan dolayı kütüphanede olduğunu söylemişti Lix'e. Aklını kurcalayan şeylerin en başında üvey abisinin ona olan davranışlarıydı elbette. Diğer şeyler ise evin sorunları okul sorunları ve kendi projeleriydi. Felix son zamanlarda o kadar çok duygu karmaşası yaşıyordu ki ne okuluna odaklanmıştı ne de başka bir şeye, artık buna bir el atmalıydı yoksa bu döngünün içinde bisikletini sürüp duracaktı. 

Derince nefes aldı ve tekrardan elindeki kitabın satırlarından gözlerini ayırıp yukarıda minik parıldayan yıldızlara baktı. Ne kadar güzellerdi öyle, sanki elini uzatsa bedeninde kayıp gideceklerdi yıldızlar. Sağ eli yine istemsiz olarak yanaklarına çıktı ve minik ince parmakları tenine dokundu usulca. Yanaklarındaki yıldızları kadar parlak ve istekli olmak istiyordu, sanki engelleri aşamayacak ve bir mum gibi sönüp gidecekti. Annesiyle babasını düşünüyordu, eğer üvey abisine olan hislerini öğrenirlerse nasıl bir tepki verirlerdi? bilemiyordu ama bu olasılıklar onu ürkütüyordu. Mesela etik değildi. Belki de bu göreceli bir kavramdı fakat iki kişinin evlenmesi sonucu üvey bile olsa kardeş olmuş iki erkek birbirinden hoşlanıyorsa bu durum kabul edilebilir durmuyordu. Bir de ikisi erkekti sonuçta, ne kadar normal bir düşünceye sahip olsalar da insanlar bu durumlarda biraz zor alışıyorlardı. 

Eğer bu içinde günden güne büyüyen sevgiyi üvey abisine söylerse belki de o buna karşı çıkacak ve ondan uzaklaşacaktı. Belki de onu bir daha göremeyecekti, özel aile toplantılar dışında tabii eğer gelirse. Ondan ayrılmak istemiyordu, çok alışmıştı. Onu görmeyi seviyordu, kokusunu seviyordu hatta yeni uykudan uyanmış şekilde mutfağa girip yarı uyuklar biçimde kahve yapışını bile seviyordu. Onu hep seviyordu yani, gerçekten ona hayrandı. Bütün gün minik bakışlarıyla yaptığı şeyleri izlerdi minik olan, su içişini bile bilirdi üvey abisinin. Canı sıkılıyordu, içinde tuttuğu bu düşünceler ve hisler bir gün artık tutamayacak hale geldiğinde ne olacaktı? belki de içine hapsetmeli ve bir daha sonsuza kadar ortaya çıkarmamalıydı. 

Felix hayatı boyunca bir şeyleri içinde tutmuştu fakat içindeki bu his hiç yaşamadığı kadar kuvvetliydi. Chan ona bakarken kaç kere onu öpmek istemişti, saymayı bırakalı çok olmuştu. Bir gün o uyuyorken öpmeyi bile denemişti ama korkusundan yaklaşamamıştı bile. Kendisini sapık bile sanmıştı bir ara, görgüsüz aptal ve pislik. İğrenç gelmişti bu hisleri hatta bu yüzden kendinden iğrenmişti bile ama yine de kendisine kızsa da nefret etse de ona olan sevgisi bir gram bile azalmamış aksine artık büyüdükçe büyüyordu. 

Sevgisi aşka dönerse ne yapacaktı? karşılıksız bir aşk yaşamak ona her zaman biraz eksik gelmişti. Yapacağı ve yaşayacağı onca şeyde hissiz olmak gibiydi onun için. Hayatı boyunca onu görecek ve uzaktan severek başka insanların canını acıtmak istemiyordu çünkü bir başkasıyla da yapamazdı. Kimseye böyle bir pislik yapmazdı Felix, başkasını seviyorken öpemezdi, dokunamazdı ya da ona bakamazdı. Gözlerine bakıp yalan söylemek kötü bir şeydi. İçinde tuttukça yaşayacağı onca şey nefesini kesiyordu şimdi. 

Kahvesinden bir yudum alıp gözlerini kapattı, uzun kirpikleri birbiriyle dans edercesine kırpışırken aralarından minik bir su birikintisi kendini bırakmıştı bile. Ağlamıyordu hayır, sadece içindeki bu kasırgayı bastıramadıkça gözleri bile isyan ediyordu ona. 

'Söyle.

İçinde tutma.

İçinde tuttukça kendine zarar vereceksin Felix. Ama söylersem de bencil mi olurum? bilmiyorum, bilmiyorum bilmiyorum ve bilmiyorum.'

PINK / CHANLIX (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin