''Yeni yıla girerken ne dileyeceksin?''
''Seni öpmeyi''
''Beni zaten öpüyorsun Yongbok''
''Hadi ama belki de daha çok öpmeni istiyorum''
Dirseğine hafifçe vurup arkasına yaslandı sarışın çocuk. Noelden sonra ailesi tekrar evlerine dönmüşlerdi ama hala Kore'de olduklarından rahatlardı, arkadaşları ise oradan oraya sürekli bir yerlere gidiyorlar ve nedense gece hep onlarda kalıyorlardı bu yüzden Chan Felix ile yalnız kalmak istiyordu. Bir gün sonra yeni yıl kutlayacaklardı bu yüzden hep bir şeyler planlamak hem de sevgilisiyle baş başa kalmak istiyordu.
''Dışarı çıkıp gezelim mi?''
''Bu saatte mi?'' Felix merakla sorduğunda şirin bir şekilde gülümsedi Chan. ''Evet belki biz evde yokuz diye çocuklar evlerine dönmeyi akıl ederler ve ben de seninle yalnız kalabilirim'' dedikten sonra yaklaşıp kısa bir öpücük kondurdu dolgun dudaklara.
''Hadi o zaman çıkalım'' Felix kalkıp girişte asılı olan ceketini giydiğinde Chan kocaman bir gülümsemeyle yanına gelip atkısını takmasına yardım etti. Hava soğuktu ama yine de gezilecek kadarda ısınmıştı bugünlerde. Beraber evden çıktıklarında arabaya doğru ilerlediler ve bindiklerinde Felix bir şey hatırlamış gibi gözlerini büyüttü.
''Buz patenine gidelim!''
Aniden söylemesiyle kemerini takan Chan anlık olarak ürkmüştü, bu durum ikisini de gülümsetirken arabayı çalıştırdı Chan. Gidecekleri yeri iyi biliyordu, her yılbaşı zamanı buz pateni Jung-gu'da olurdu. Oraya bir kaç defa gitmişti ama paten yapmadan sadece geçip gitmişti Chan. Seoul plazaya doğru sürerken yanında radyodan şarkı değiştiren heyecanlı Felix'e baktı anlık olarak. Felix ise gerçekten heyecanlıydı çünkü paten yapmayı çok severdi, Kore'ye geldiği zaman öğrenmişti ve arada hala Hyunjin'i sıkıştırırsa giderlerdi birlikte. Şimdi ise sevgilisiyle bunu yapacağı için sevinçliydi kendince.
Yaklaştıklarında arabayı park ettikleri gibi arabadan fırladı Felix. Hemen elini tutmuş çekiştirerek piste doğru gidiyorlardı. Chan ona yetişmeye çalışırken kalabalığın arasından geçip sonunda piste ulaşmışlardı. Felix köşede duran minik standa ulaştı ve hemen iki tane paten ayakkabısı alıp birini Chan'a uzattı. İkili köşede patenleri giydiklerinde Felix atkısını düzeltip burnunu çekti ve minik adımlarla piste çıktı. Chan arkasından gelip köşeye tutunarak piste çıktığında hafifçe bacaklarını kontrol etmeye çalıştı fakat ilk başta tökezlemesiyle Felix'e uzandı. Felix kollarından tutup duruşunu düzelttikten sonra seslendi büyük olana.
''Bana bak sevgilim hadi'' sıkıca tuttuğu kolunu çekti ve gözlerinin birleşmesini sağladı. Heyecanla gülümsedi ''Bana bak ve derin nefes al kendini bana bırak sevgilim''
Kollarını tutup kendine çektiğinde büyük olanı hafif hareketlerle kaymaya başladılar. Chan o kadar heyecanlı hissediyordu ki ara ara çığlıklar atıp olabildiğince sımsıkı tutunuyordu Felix'e. Biliyordu onu asla bırakmayacağını.
''Başım döndü biraz dursak mı?'' en sonunda Chan nefes nefese söylediğinde kendisine dönen sevgilisi gülümseyip kenarı doğru kaymaya başladı.
''Ailemizin bizi kabul etmesi çok tuhaf değil mi?'' Felix aniden sorduğunda Chan tutunduğu yerden destek alarak ona döndü.
''Evet biraz öyle ama kabul etmeleri gerekirdi''
''Yani evet ama ben kavga ederiz sanmıştım hatta bizimle uzun süre konuşmazlar diye bekledim''
''Lix biliyorsun ailemiz böyle değil oldukça sakin ve modern yapıları var''
''Haklısın ama bu kadar çabuk beklemezdim''
Sessizce iç çekti Felix. Chan ona uzandı ve elini tutup gözlerinin birleşmesini sağladı.
''Ne olursa olsun yanından ayrılmayacağım''
''Öyle mi? Sınıf arkadaşınla sarılıp otururken bana git diyordun ama?''
Ukala bir şekilde konuştuğunda Chan kaşlarını çattı, bahsettiği kişiyi anlamaya çalıştı ve hatırladığında güldü.
''O kızı hala sevmiyorsun değil mi?''
''Sevmiyorum demeyelim de sana yapışmıştı işte''
''Onun hoşlandığı başka biri vardı''
''O yüzden mi sarılıp oturuyordunuz evde''
Minik minik laf atışması başladığında Chan hem gülüyor hem de Felix'i ikna etmeye çalışıyordu. Felix gülüşmeler arasında karşısındaki sevgilisine baktı, ne kadar şanslıydı ona rahatça bakabiliyor onu öpebiliyordu.
''Gitsek mi artık?''
''Gidelim üşüdüm zaten bebeğim''
Eve dönerken arada birbirine bakıp gülüşüyorlardı, Felix oldukça iyi hissediyordu. Chan evin önüne geldiklerinde derin bir nefes almıştı evin ışıkları açıktı.
''Sence hangileri var?'' gülerek söyledi ve kafasını geriye attı ''Jisung diyorum ben'' Felix kapıyı açarken söyledi. İçeri girdiklerinde hepsinin bir yerlerde sızıp kalmış olduğunu gördüklerinde hiç şaşırmadılar. Felix hemen odasına doğru gidip dolabından bir kaç yorgan çıkarıp geri döndü. Güzelce üstlerini örttüğünden emin olduğunda banyodan çıkan sevgiline döndü. Uykusu ağır basıyordu çok yorulmuştu. Odaya girdiğinde hemen üstündeki kazağı çıkarıp yere fırlattı ve sevgiline baktı.
''Bana öyle bakma yiyecek gibi'' kıkırdadı.
''Bakmamam mümkünmüş gibi söyleme şunu bebeğim'' Chan gerindi ve ona yaklaşıp ellerinden tuttu. Kendisine doğru çekip gözlerine odaklandı, loş sarı ışıkta ona bakan göz bebekleri titrerken güldü. Felix uzanıp derin bir öpücük bıraktı ve geri çekilip gözlerini kapattı.
''Uyuyalım mı sevgilim?''
Kafasını salladı ve yatağa doğru yürüyüp kendisini yumuşak çarşaflara bıraktı, Chan yanına uzandığında iyice mayışmış bir halde beline sarıldı ve gözlerini kapattı usulca.
''İyi geceler sevgilim''.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PINK / CHANLIX (Tamamlandı)
Fanfiction''Felix o senin üvey abin farkındasın değil mi?'' dedi Jisung. Ama Felix sadece ağlayarak ona sarılmaya devam etti. ''Bırakamam ondan çok hoşlanıyorum'' Chanlix // Küfür argo ve 18+ içerik vardır.