11

477 44 7
                                    


''Felix uyan''

''Felix kalk annemler geldi''

Başında omzunu sarsan kollar yüzünden rahat uykusundan sinirle uyandı Felix. O kadar sinirliydi ki uykusundan uyandırıldığı için omzundaki eli sertçe itip söylenmeye başladı.

''Ne var amına koyayım iki dakika uyuyacağım siktirin gidin''

''Felix?''

Birden babasının sesini duyunca gözlerini kocaman açtı. Babası elindeki çantasıyla koltuğun başında durmuş ona gülerek bakıyordu. Annesinin de sesini duyunca mutfağa doğru baktı, Chan başında ona gülerek saçlarını karıştırdı. Ailesi gelmişti ama erken dönmüşlerdi, Felix hala uyku sersemi bir halde ayaklandı ve pijamasını çekiştirip oflayıp mutfağa yürüdü.

''Sen neden çok küfür ediyorsun Felixim?''

Babası arkasından gelmiş ve onu sorguya çekmeye başlamıştı bile. Dayanılacak gibi değildi ve hala uyumak istiyordu, dün geceyi hatırladıkça yanakları yavaştan ısınmaya başlamıştı. 

''Uyku sersemi olduğum içindi baba özür dilerim''

''Dileme dileme olur böyle şeyler'' Gelip omzuna hafifçe vurup karısının yanına gitti babası. Chan ara ara ona bakarken bir yandan annesine yardım ediyordu. Felix çok yorgun hissediyordu kendini.

''Ne zaman gideceksiniz yine?''

Elma suyunu bardağa doldurdu ve koca bir yudum alıp yutkundu sol ayağıyla da ritim tutuyordu. 

''Sanırım iki gün sonra ben giderim anneniz de gelir değil mi bebeğim?''

''Gelirim ben de çocuklar artık yalnız yaşayabilirler değil mi çocuklar?''

Annesi gülümsediği sırada Chan anında cevaplamıştı ve bu Felix'i şaşırtmıştı.

''Artık yalnız yaşasak daha iyi aslında baba ve bence Felix ile iyi idare ediyoruz anne''

''Bir daha kavga etmeyeceğinize söz verir misiniz?'' dedi babası haylazca bir gülümseme sunup bekledi ve ikiliye baktı.

''Bir daha Felix ile kavga etmeyeceğim baba ve söz veriyorum ki iyi bakacağım ona''

''Sanki çocuğumuzu veriyoruz ya şuna bak'' dedi annesi ve büyük bir kahkaha atıp oğluna yaklaşıp sıkıca sarıldı. Felix bu konuşmalara şahit olurken anlamadığı bir kaç şeyi kafasında tarttı.

''Ne yani artık hyung ile tek mi yaşayacağım ben?''

''İsterseniz daha küçük bir eve de geçebilirsiniz siz bilirsiniz ama bizim Avustralya'ya dönmemiz şart oldu''

Babası haklıydı aslında. İşleri oradayken daha iyi gidiyordu, annesi tasarımcıydı babası ise kendi şirketiyle ilgileniyordu. Güney Kore'de bu kadar ilerleyebilmeleri zordu sonuçta orada hem ortakları hem de devamlı müşterileri ve tanınan bir kitleleri vardı. 

''Baba bu ev rahat-''

Sözü kesilince Chan'a baktı Felix.

''Aslında merkezde bir ev var tam bize göre''

Böyle bir şey beklemediği için meraklandı Felix. Bir daire baktığını bilmiyordu, taşınmayı hiç düşünmemişti. Evleri gayet hoştu, 3 odaları ve bahçeleri vardı. 

''Taşınmak mı istiyorsun Chris?'' annesi sandalyeye oturup çayından bir yudum aldı ve çocuklarını dinlemek için soluna döndü. 

''Yani bu ev bize çok büyük geliyor bence''

''Bence gayet iyi''

Felix ilk defa bir şey söyleyince herkes ona döndü.

''Neden taşınmak istiyorsun hyung bence gayet iyiyiz bu evde''

''Fazla büyük boş odalar olacak annemler gidince nasıl temizlik yapacağız?''

''Haklısın ama misafirimiz gelince yatacakları bir oda ve yatak olmalı yerde mi yatacaklar?''

Chan hak vermişti tabii ki. Pes etti hemen, ellerini salladı. 

''Tamam haklısın Felix. Sen istemiyorsan taşınmayız''

Babaları bu durumu düşünmüştü onlar konuşurken, eşine baktı ve gözlerini kırptı.

''Bu ev kalabilir, okula yakın bir daire tutacaksanız tutun çocuklar canınız istediğinde buraya gelirsiniz''

Bu da mantıklıydı ama fazladan masrafa ne gerek vardı ki? Felix bunları saçma buluyordu. Hem bu evde yakındı okula bir şekilde idare ederlerdi. 

''Bilmiyorum biraz düşünelim olur mu baba?'' Chan durgunca söyledi ve ayağa kalkıp odasına gideceğini söyleyip gitti. Babasıyla annesi meraklanmışa benziyordu, oğulları neden ısrarla ev istiyordu bilmiyorlardı. Felix'e baktı annesi ve cevap bekledi.

''Anne yemin ederim bir fikrim yok benim''

''Çıkar kokusu yakında bekleyelim'' dedi babası ve kalkıp Felix'in saçlarının arasında öpücük kondurup odasına çıktı. Felix ise annesiyle karşılıklı oturuyordu şimdi. Elleriyle oynarken annesine baktı.

''Felix sen de düşün bakalım ortak bir karar alın Chris ile''

Kafasını sallamakla yetindi Felix. Chan'ın yanına gitmek için kalktı ve annesine gülümseyip merdivenlere yöneldi. Merdivenleri çıkarken her bir basamakta tarttı düşüncelerini, taşınsalardı iyi mi olurdu acaba? belki de yeniden sıfırdan başlamak istiyordu Chan.

Kapıya gelince hafifçe tıklayıp kapıyı araladı. İçeri göz attığında Chan masada kulaklığı takılı halde bilgisayarda hafifça kafasını sallayarak bir şeyler yapıyordu. Muhtemelen yaptığı müzik ile uğraşıyordu. Hareketliliği fark edince kafasını kaldırıp karşısındakine bakınca kulaklığını çıkarıp boynuna indirdi.

''Ne oldu Felix?''

''Hyung neden taşınmak istiyorsun?''

''Bilmem''

''Biliyorsun hyung söyle bana''

''Ne zaman eve girsem kavgalarımız gözümün önüne geliyor ve canım daha çok acıyor''

Felix bunu duyunca gözlerinin dolduğunu hissetti. Gerçekten bunun için miydi?.

''Hyung.. bitti artık kavga etmiyoruz''

''Yine de bu unutacağım anlamına gelmiyor Lix''

''Tamam öyleyse taşınalım hyung''

''Gerçekten mi?''

''Evet yeniden başlayalım güzel bir eve taşınalım ve yeni çiçekler ekelim saksılara, yeni yemekler deneyelim mutfağımızda''

Gözlerinin içine bakarken ikisi de içtenlikle gülümsedi. Fakat ikisinin birbiri hakkında bilmediği bir şey vardı, ikisi de bu hayalleri abi kardeş gibi düşünmemişti. 


PINK / CHANLIX (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin