18.Bölüm

91 22 69
                                    


İstek üzerine bölüme şarkı ekledimm. Eğer beğenirseniz artık bölümleri böyle yazarım :)) Fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi ve bölümü oylamayı(yıldıza basmayı) unutmayın🤍 Destek olan kişilere çok teşekkür ederiim :))

^^^^^^^

''Benim işim bitti seninle ama sorgu için 1 kişi daha gelicek... Birde onlar seninle uğraşsın'' dediğinde kaşlarımı çatıp, cevapladım.

''Bence ben onlarla uğraşacağım, onlar benle değil!'' dediğimde beni umursamayarak ayağa kalkıp, odadan çıktı. Ben geri yaslanıp, derin bir nefes aldım. Annemi kaybetmiştim ve 'Annemi öldürmekle' suçlanıyordum. Birkaç dakika sonra odaya başka bir adam girdi. Önce yüzüme baktı sonra sandalyeyi çekip, oturdu.

''Evet! Pelin Özcan değil mi?'' dediğinde kafamı salladım.

''Annen... Anneni kaybetmişsin, başın sağ olsun'' dediğinde tekrardan başımı salladım.

''Konuşmayacaksın herhalde. E ama ben böyle seni nasıl sorgulayacağım?'' dediğinde gözlerine bakıp, tek bir kelime söyledim.

''Sorgulama.'' dediğimde sırıttı.

''Anneni öldürdün ve şimdi soğuk kanlı kalmaya çalışıyorsun ama boşuna uğraşma. Her şeyi fazlasıyla belli ediyorsun.'' dediğinde kaşlarımı çattım ve yüzümü adama yaklaştırdım.

''Neyi belli ediyorum?''

''Katil olduğunu'' dediğinde 'Ayağa kalkıp yüzüne tokatı geçiresim' geldi ama tabi ki bunu yaparsam çok ileri gitmiş olacağımı ve bunu bana karşı kullanacaklarını bildiğim için sessiz kalmak zorunda kaldım.

''Şu an daha çok şüphelenmeye başladım senden'' dediğinde hızla ama bastıra bastıra konuştum.

''Senin kimden ve neden şüphelendiğin umurumda değil. Ben kendimi biliyorum, bunu yapmadığımı ve asla yapmayacağımı biliyorum, namusumu biliyorum gerisi benim için önemli değil.'' dediğimde yüz kaslarının kasıldığını gördüm ve bu benim keyif almamı sağladı.

''Peki öyle oldu diyelimm...  Annenin ölüm saatinde, öldüğü yerde ne işi-'' diyecekken kapı çaldı ve içeri başka bir polis abi girdi. Karşımdaki gereksiz adamın kulağına bir şeyle söyledi ve çıktı. Odada baş başa kaldığımızda ayağa kalktı.

''Otopsi sonuçları gelmiş, sen çıkabilirsin'' dediğinde hızla ayağa kalktım. 

''Nasıl?... Nasıl ölmüş?'' dedim sesimi titretmemeye çalışarak.

''Bilmiyorum... Ayrıca bilsem de bu bilgileri paylaşamam seninle'' dediğinde ona doğru bir adım attım.

''Lütfen... Lütfen nasıl öldüğünü söyleyin...'' dedim gözlerim dolmaya başlarken.

''Pelin Özcan... Maalesef, elimden bir şey gelmez'' dedi ve beni umursamadan odadan çıktı. Göz yaşlarımı silip, odadan çıktığımda karşımda Akın ve Ceyda'yı gördüm. Ceyda... Ceyda! Tabi ya! Onun babası polis! Yarabbim, şükürler olsun! Şansa bak! Oha!

''Ceyda!...'' dedim hızlı adımlarla yanına giderken. 

''Pelin iyi misin?'' dedi Ceyda yüzüme telaşla bakarken.

''İ-iyiyim ama senden bir şey isteyeceğim...'' dediğimde gülümseyerek konuştu.

''Babama söyledim, otopsiden öğrenicek sonra yanımıza gelicek, merak etme'' dediğinde gülümsemeden edemedim. 

''Teşekkür ederim Ceyda'' 

''Rica ederim Peli-'' derken babasının sesiyle sustu.

''Furkan amca! Ne olmuş?... Nasıl ölmüş annem?'' dediğimde içimdeki küçük çocuk yere çöküp, ağlamaya başlamıştı bile. Daha 3 gün öncesine kadar 'Anne' kelimesi ile 'Ölüm' kelimesini yan yana getiremiyordum, şimdi ise olana bak! Şimdi 'annem öldü' ! 

''Pelin kızım... Annen otopsi sonucu boğularak öldürülmüş...'' dediğinde beynimden vuruldum. Annem... Annemi kim boğar? Niye boğar? Niye boğmak ister?... 

''P-peki o kanlar...'' dediğimde anlayışla başını salladı.

''Bu kesin bir bilgi değil ama tahmin edilebilir. Boğulmuş ve bayılırken kafasını herhangi keskin bir yere vurmuş... Bu da hayatını daha da kısaltmasını sağlamış'' dediğinde gözlerim dolmuştu. Annem... Benim annem... Boğulmuş... Kim? Neden boğar ki? Hangi sebepten dolayı annemi boğdu?...

''Babam... Babam ortalıkta yok!''

''Arama emrini çıkardım. Her yerde aranıyor, baban şu an. Gidebileceği ya da düzenli olarak gittiği bir yer var mı?'' dediğinde olumsuzca başımı salladım.

''Babam... Evden işe, işten eve giderdi. Bir tek bizimle gezerdi... Annem ve benimle... O kadar... Özellikle gittiği veya gidebileceği bir yer yok diye biliyorum'' dedim umutsuzca. Furkan amca elini koluma koydu, destek verir gibi.

''Tamam Pelin kızım, sen sakin ol... Babanı en yakın zamanda bulucağız. Tamam mı?'' dediğinde başımı onaylar biçimde salladım.

''Furkan Bey bir şey sorabilir miyim?'' dedi Akın araya katılarak.

''Tabi evladım, buyur?'' dediğinde gözlerim Akın'a döndü.

''Peki... Annesinin, Pelin'in annesinin nasıl öldüğü bulunmuşsa ve bu cinayet boğarak gerçekleşmişse kimin olduğunu bulmanız çok kolay, değil mi? Yani parmak izine bakıp, bulamaz mısınız?'' dediğin içimdeki intikam duygusuyla hızla Furkan amcaya baktım.

''Evet! Evet, kim olduğunu bulabiliriz! Değil mi?'' dediğimde başını 'Hayır' anlamında salladı.

''Maalesef çocuklar... Biz tam olarak göz altına almadan size kim olduğunu söyleyemeyiz... Bu konuda boşuna umutlanmayın'' dedi ve derin bir nefes aldıktan sonra ekledi.

''Ama göz altına aldıktan sonra güvenli bir şekilde birkaç dakikalığına konuşabilir...'' dediğinde yüzüne baktım.

''Biz! Biz de buluruz, ararız. Yardım ederiz size. Değil mi Ceyda? Hı Akın, öyle değil mi?'' dediğimde Akın başını salladı ama Ceyda hiçbir şey demedi.

''Maalesef Pelin... Bu etik değil. Başınızı hiçbir şekilde belaya sokmayın. Biz elimizle koyduğumuz gibi bulacağız. Siz sadece bekleyin, tamam mı?'' dediğinde umutsuzca başımı salladım. Ceyda 'Babasıyla bir şey konuşacağını' söyleyip, babasının peşinden giderken biz ise karakoldan çıkmış, Akın'ın arabasına doğru yürüyorduk.

''Pelin?'' dediğinde Akın'a döndüm.

''Hı?''

''Hani iddiayı ben kazanmıştım ya?'' dediğinde 'oflayarak' başımı salladım.

''Hani bir de ben ne dersem yapıcaktın ya?'' 

''Eee Akın?'' dedim tersler gibi.

''İşte şu an senden bir şey isteyeceğim'' dediğinde göz devirdim. Göz devirmeme karşılık olarak tekrar konuştu.

''Pelin! Göz falan devirme, benim için çok önemli olan bir şey istiyorum'' dediğinde olduğum yerde durdum ve ona döndüm. Ben durduğumda sanki bunu bekliyormuş gibi o da durdu. 

''Ne var Akın, ne istiyorsun?!'' dedim sinirle.

''Mutlu olmanı istiyorum Pelin... Annen bu halini görse çok kızardı. Ben 1 senedir anneni tanımama rağmen bunu biliyorsam, senin direkt icraata çevirmen gerekirdi...'' 

''Akın... Ben mutlu olamam... Annemin katili ortalıkta eli kolu rahat bir şekilde gezerken, babam ortalıkta yokken, annem beni bırakmışken ben mutlu olamam... Benden her şeyi iste ama benden bunu isteme... Ben bunu bu saatten sonra yapamam...'' dediğimde elimi tutmak için elini uzattığı sırada elimi hızla geri çektim. Bunun üzerine bozulmuş gibi elini geri çekti ve hiçbir şey demeden yürümeye başladı...

Bul Beni (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin