16.Bölüm

84 21 25
                                    


''Baba, annem ö-ölmüş...'' dedim göz yaşlarımın akmasını durduramazken. Yavaşça yere çöktüm. Babamdan ses gelmiyordu.

''Baba?''

''Baba? Baba lütfen cevap ver...'' dediğimde telefon kapandı. Ben telefona, Akın'da bana anlamaz gözlerle bakıyordu.

''Kapattı...'' dediğimde göz yaşlarım akmaya başlamıştı... Allah bilir ne durumdaydı.

Ben annemi sadece 16 yıldır görüyorum, tanıyorum, biliyorum ama babam... Babam, annemi neredeyse 25 yıldır tanıyor... Anneannem, dedem, teyzem, dayım onlar... Onlar peki? Onlara ne olucak? Babam, annemsiz ne yapıcak? Ben! Ya ben? Ben ne yapıcam? Beni kim sevicek? Her şeye rağmen beni seven kişi gitti. Koşulsuz seven kişi... Bıraktı beni! Ama nasıl? Nasıl gitti? Neden gitti? Bilerek mi?... İntihar mı yani... İntihar olmaz! Olamaz! Ben bunu böyle kabul etmem... Edemem... Annem beni kendi isteğiyle bırakmaz, bırakamaz ki... Beni çok seviyor, sevmiyor mu? İnsan çocuğunu sevmez mi? Sever. Neden? Neden o zaman?! Neden gitti? Nasıl gitti? Biri mi öldürdü? Niye öldürsünler ki, annem kendi halinde... Kendi halinde yaşayan biriydi... Etrafına mutluluk saçardı. Saçmaz mıydı? Herkese gülümserdi, her şeyi yapardı... Hem bana o gün söz vermişti gitmeyeceğine dair...

-8 YIL ÖNCE-

''Kızım, onlar seni korkutmak için öyle demiş... Niye ağlıyorsun?'' dedi ve kahkaha attı.

''Ya Pelin kızım ağlama ya'' derken babam eve gelmişti. Elindeki poşetleri masaya bıraktıktan sonra bana döndü.

''Kızım! Niye ağlıyorsun, ne oldu?'' dediğinde annem tekrardan kahkaha attı. Ben anneme kaşlarımı çatarken, babam hala bana bakıyordu. Ben konuşmayıp, ağlamaya devam ederken annem konuşmaya başladı.

''Ya okulda benim öleceğimi söylemişler, korkutmak için. Pelin'de inanmış ağlıyor'' dediğinde hala gülüyordu.

''Tövbe estağfurullah ya. Ne alaka kızım? Belli ki seni korkutmak için demişler ve sende buna inanıp, korkarak onların istediğini vermiş oldun'' derken montunu çıkarıp, askıya asmıştı. Yanıma gelip, eğildi. Elimi tuttu ve öptü. Sonra anneme baktı. Babamın anneme baktığını gördükten sonra ben de anneme baktım. Tam konuşacağım sırada babam beni kucağına alıp, koltuğa uzandırdı ve gıdıklamaya başladı.

''A- ahahahah baba! Ya d- dur! Baba!'' dedim kahkahalarımın arasında. En sonunda beni bıraktığında derin bir nefes aldım.

''Ayh! Ben ölüyordum baba!'' dediğimde annem yanağımdan öpüp, konuştu. 

''Pelin! Öyle şeyler deme. Allah korusun!'' 

''O zaman sende gitmeyeceksin'' dedim ellerimi bağdaş yaparken.

''Nereye gitmeyeyim?'' dedi annem tek kaşını kaldırarak. 

''Allah'ın yanına'' dediğimde güldü ve elimi tuttu.

''Allah izin verdiği sürece söz yanından hiç ayrılmayacağım, önce mesleğini eline alıcaksın onu görücem ondan sonrasını Allah bilir'' dediğinde hızla kafamı sallayıp, ayağa kalktım. 

-ŞİMDİ Kİ ZAMAN-

''Pelin?'' demişti Akın. Ama cevap verecek halde değildim. Kendimi çok çaresiz, çok kötü hissediyordum.

''Pelin, Ceyda geldi'' dediğinde gözlerim önce Akın'ı sonra ayakta üzgün gözlerle bana bakan Ceyda'yı gördüm. Onu görünce aklıma annelerimizden kaçtığımız gün aklıma geldi. O zaman biz annemizden kaçmıştık, şimdi annem benden ve babamdan kaçmıştı. Gitmişti... Çok uzaklara...

''Pelin... Çok üzüldüm'' dedi gözünden akan yaşı silerken. Gelip yanıma oturdu. 

''Ceyda...'' dedim uzun zaman sonra konuşarak. Akın dikkatle bana bakıyordu, bunu hissediyordum.

''Ceyda gitti... Annem gitti... Bıraktı beni... Söz vermişti... Bana söz vermişti ama tutmadı sözünü! Ben sözlerimi tutmaya çalışıyorum ama çabalamadı! Tutmadı sözünü...'' dedim hem Akın'a hem de Ceyda'ya bakarak.

''Pelin baban, baban nasıl?'' dedi ellerimi tutarak. Elimi tuttuğunda elimde annemin elini hissettim. Ellerimize baktım uzun süre, sonra konuştum.

''Söylediğim anda... Kal geldi adama... Yüzünü görmedim ama ne durumda olduğunu, nasıl olduğunu tahmin ettim ve hala edebiliyorum... Sesini çıkaramadı... Sonra yüzüme kapattı telefonu...'' dedim göz yaşlarım akmaya devam ederken.

''Annen... Anneni nasıl gördün? Ne olmu-'' derken araya Akın girmesiyle Ceyda'nın gözleri istemsizce Akın'a kaydı. 

Sabahki gibi bakmıyordu... Bunlarda da bir şeylik vardı ama benim evimde, babamın evinde hiçbir şey yoktu... Evet hiçbir şey yoktu. Ben zannederdim ki bu ev benim her şeyim... Ama değilmiş... Bu evin içinde bir her şeyim olduğu için ben bu evi her şeyim sanıyormuşum halbuki benim her şeyim annemmiş ve annem g-gittikten sonra bu ev bir hiç olmaya yaklaşmıştı... Bir hiç değildi, olamazdı çünkü bu halıda, bu sandalyede, bu kaşıkta, bu tabakta, bu duvarda, benim yüzümde, kollarımda, beynimde her yerimde annem vardı. Annemin dokunuşları vardı...Annemin dokunduğu hiçbir şeyin güzel olmama olasılığı var mıydı ki?...

Bul Beni (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin