21.Bölüm

92 18 65
                                    


Yarın en zorlandığım dersten (Sosyal'den) sınavım varr ve ben size bölüm yazdıımm, değerimi bilinn :)) Şaka bir yana şans dileyin, korkuyoruum...

^^^

Gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Ne karşılık veriyordum ne de ayrılıyordum. O öpüyordu ben ise gözlerim kapalı duruyorudum. Neden duruyordum? Ya da neden ayrılmıyordum? Pardon! Yanlış oldu. Neden ayrılamıyordum?! O beni öperken ben kendimde değildim. Normalde izin vermezdim ama...Ama beni ona çeken bir şey var. Evet, çok büyük şeyler yaptı ama...Aması yok Pelin! Aması yok!

Dudaklarından hızla ayrıldığımda gözlerime anlam veremez şekilde bakıyordu.

''Akın ben...Ben gidiyorum. Bir daha böyle bir şey yapma lütfen...'' dedim. Sanki içimden bir ses tekrardan öpmesini istiyor gibiydi. Bu şeytandı! Evet! Şeytandı. Bu şeytandı ve beni kandırmaya çalışıyordu. 

''Pelin izin ver hatamı telafi edeyim...'' dediğinde birkaç saniye gözlerine baktım sonra konuştum.

''Neyi telafi ediceksin Akın? Beni kaçırtmanı mı? Beni kurtarmış gibi yapmanı mı? Beni kandırmanı mı? Bana yalan söylemeni mi? Ya da... Ya da arkadaşımla gözümün önünde fi-'' derken Akın sesini yükselterek araya girdi.

''Öyle bir şey olmadı, olmayacak Pelin! Sen kendi aklına kendin sokuyorsun böyle şeyleri! Lütfen, lütfen bana 'Bu hareketi yakıştırmadığını' ve 'Sinirle söylediğini' söyle. Lütfen Pelin. Bana bu tarz şeyleri yakıştırma!'' dediğinde derin bir nefes alıp, etrafa bakındım. 

''Pelin kaçma benden... Kaçma benden! Bırak anlatayım her şeyi!''

''Ben senin yalanlarını dinlemek istemiyorum!'' dedim sinirine sinirle karşılık vererek.

''Yalan mı? Pelin sen... Sen ne zamandan beri böyle biri oldun?'' dedi inanamaz şekilde gözlerimin içine bakarken. 

''Senin, senin bana yalan söylediğini anladığım an böyle biri oldum! Ne oldu beğenemedin mi?!''

''Beğenemedim Pelin! Beğenemedim'' dediğinde güldüm, dalga geçer gibi.

''Ben de senin bu halini beğenemiyorum Akın! O kadar şey yapıyorsun -ki yaparken bile bana yalanlar söylüyorsun sonra gelmiş bana seni beğenemedim diyorsun! Akın lütfen... Lütfen sabah bu konuları konuştuk, tekrardan konuşmayalım. En iyisi ben evime gideyim...'' diyip arkamı döndüğüm anda kolumdan tutup, kendine döndürdü.

''Pelin eğer küçücük bir hatırım varsa dinle beni'' dediğinde durdum. 'Durdum mu? Kalakaldım mı?' Orası tartışılır.

''Yok Akın, yok. Senin benim üstümde hiç bir hatırın yok.'' dediğimde gözleri hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Sanki benden bunu beklemiyor gibiydi... Ama ondan ayrılmam için onun da istemesi gerekiyordu. İstemesi için de onunda benden soğuması gerekiyordu...

''Pelin...T-tamam git... Git Pelin...'' dediğinde gözleri dolmuş gibiydi... Yapma be Akın!...

''G-gidiyorum zaten...'' diyip arkamı dönüp, kapıyı açtım. Ayakkabımı giyerken Akın sessizce mırıldandı.

''Git Pelin...'' Gözümden bir yaş aktığında hızla gözümdeki yaşı sildim. Yerde duran çantamı alıp, arkama bakmadan binadan çıktım...

*AKIN'DAN DEVAM*

''Alo Zeynep!'' dedim sinirle.

''Alo? Akın? Bir şey mi oldu?'' dediğinde güldüm.

''Daha ne olsun Zeynep?! Senin o geri zekalı beynin anca böyle şeyleri alır değil mi?'' dedim sinirle dişlerimin arasından.

''Aaa Akınn, kalbimi kırıyorsun amaa'' dediğinde elimi saçlarıma daldırdım.

''Şimdi bir şey derdim de... Neyse! Ya sen salak mısın?! Yaptıklarının farkında değil misin ya?! Hala 'Kalbimi kırıyorsun' diyorsun. Senin kalbini d-'' derken araya girdi.

''Ha sen iddiadan bahsediyorsun. Söylesene Akın, ben de diyorum bu neyden bahsediyor'' dediğinde hırladım.

''Zeynep! Haddini aşıyorsun! Kendini iyice bir şey sanmaya başladın! Bir daha beni aramıyorsun! Ben yapmam gerekeni yaptım, sonrasının seninle alakası yok! Anladın mı?!'' dedikten sonra telefonu yüzüne kapattım. Numarasına tıkladım ve 'Engelle' tuşuna bastım.

Her şey... Her şey Zeynep yüzünden! Pelin'in, Ceyda'yla konuşuyoruz sanması, onu kaçırtmam, kurtarmış gibi yapmam, yalan söylemem... Her şey! Geri zekalı kız! Tehditci bir insandan ne beklersin ki? İnsanları zayıf noktasından vuran, aile sevgisi görmeyen, karaktersiz insanın teki! Pislik! 

Pelin... Bana güvenmemişti -ki güvenmesini de beklemiyordum ama en azından dinleyebilirdi. Küçük bir hatırım bile yokmuş onda. O kadar sinirlenmiş ki konuşmama bile fırsat vermiyor. Gerçi haksız da değil. O pisliğin yüzünden kıza yapmadığımı bırakmamıştım. Hayatımda ilk kez birine aşık olmuştum, o da biri yüzünden bozulmuştu. Kızın duygularıyla oynamıştım... Ne kadar karaktersiz bir insan olmuştum ben böyle?... Aşık olduğum kıza yapmadığımı bırakmamıştım, bir tehdit uğruna... Ama yapmak zorundaydım... Zorundaydım! Yoksa... Neyse boş versenize, takmayın. Çok önemli değil nasılsa...

*PELİN'DEN DEVAM*

Şu an bir sürü şeyin acısını çekiyordum. Hem annemi kaybetmemin acısını, hem babamın ortada olmayışının acısını, hem arkadaşımın bana ihanetinin acısını hem de sevdiğim adamın yalanlarının acısını... Ne kadar bahtsız bir insandım ben böyle... Bugün ne kadar çok şey yaşamıştım, değil mi? Annemi kaybetmiştim, babamı kaybetmek üzereyim... Arkadaşım tarafından ihanet edildim, sevdiğim adamdan tam olarak ayrıldım...

Acı...Her insanın içinde başta küçücük olan, o kişinin yaşı büyüdükçe, hayatı öğrendikçe vücudunda büyüyerek yer edindiği canlı. Evet, acı aslında bir canlı. Acıyı hissediyorsun, acı çekeni görüyorsun... Bunların olmasına rağmen acı neden bir canlı olmasın ki?...

Bul Beni (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin