10.Bölüm

111 26 46
                                    


Gözlerim aralandığında etrafıma bakındım. Hala aynı yerdeydim. Gözlerim hızla küçük pencereye kaydı. Hala akşam mıydı? Yuh! Başımın ağrısıyla birlikte anlımı okşadım. Elim yavaş yavaş alnımdan inerken içeriden gelen sese dikkat kesildim. 

''Tamam abi.'' Abi?

''Evet, hala uyuyor'' Aynen kanka, uyuyorum.

''Seni bekliyor'' Ne? Onu mu bekliyorum? Ben mi? Ben mi bekliyormuşum? Yoo.

''Telefonu burada, evet.'' Bulmuş mu ki yaa? Öff. E tabi Pelin! Bulsun bir zahmet. 

''Görmemiş gibi mi? Niye abi?'' Neyi görmemiş? Abi ne ya? Kime diyor? 

''Tamam abi, görüşürüz...'' demişti son olarak. Sonra sesi kesilmişti. Adım sesleri yaklaşınca hemen uyuyor gibi yapmaya başladım. Adam odaya girdiğinde yeni uyanmış gibi yaptım. Birden başımdaki ağrıyla inleyerek uyandım.

''AH!''

''Ne oluyor be?!'' dedi o olmasa olur sesiyle.

''AHH!'' dedim tekrardan başımdaki ağrının geçmesini dilerken. Gözlerim kararırken adamın başımda olduğunu gördüm...

Gözlerimi yavaş yavaş açarken arka taraftan sesler geliyordu. Alnımı ovalayarak ayağa kalktım. Başım zonklamıyordu en azından. Yavaş yavaş sese doğru ilerliyordum ama kapalı kapının ardından geliyordu. Kimle konuştuğunu görmeyecektim.

''Abi valla bilmiyorum'' diyordu o salak taksici. Kime abi diyordu? Adam yaşlı olduğuna göre altında çalıştığı birine yani patronuna 'Abi' diyor olmalıydı.

''Kız niye bayıldı lan?'' demişti diğer sesin sahibi... Ve ben bu sesi tanıyordum... Hem de çok iyi tanıyordum...

''Abi bilmiyorum, uyanır zaten şimdi'' dedi taksici. 

''Tamam sen çık evden, uyandığında görmesin seni!'' dedi Akın. Evet Akın. Beni kandırmış. Bana yalan söylemiş. Bana... Umurunda bile değilim ve bana yalan söylemiş. Ne yaptım ben ona? Niye kaçırttı beni?...

Adamın ayak sesleri yaklaştığı için hızla koltuğa tekrar uzandım ve gözlerimi kapattım. 

''Ben gidiyorum abi'' demişti fısıltıyla.

''Tamam, git.'' 

''Yürüyerek mi gideyim abi, öyle demiştin ama yine de sorayım''

''Yok, vazgeçtim arabayla git.'' demişti. Ne? Biz nasıl gidicez?

''E abi siz?'' Aferin lan. İlk defa doğru soru sordun. 

''Biz bugün buradayız''  Hı hı. Kesin. Kesin burada oluruz. Bana yalan söylediğini öğrenicem ve sabaha kadar burada olucam, öyle mi? Gerçekten inandı mı buna?

''Tamam abi, dikkat edin. Bir şey olursa ararsın.'' 

''Tamam Cemil, git hadi'' O salak taksicinin adı Cemil miydi? Güzel değilmiş, sevmedim. Ne? Pelin ne diyorsun sen?! Salak mıyım ya ben? Biri beni kaçırtmış, diğeri kaçırmış. Ben burada adamın isminin güzel ya da kötü olup, olmadığını düşünüyorum.

Kapının kapanma sesi geldiğinde artık uyanmış gibi yapma vaktimin geldiğini düşünüp, uyanmış gibi yaptım. O bana oynuyorsa, ben de ona oynayayım değil mi? Bakalım bana daha ne kadar yalan söyleyecek?

''Akın!'' dedim ve hızla ayağa kalktım.

''Gelmişsin!'' dediğimde gülümsedi. Vay pislik!

''Geldim ama...'' dedi ve sustu. Nasıl bir yalan söyleyeceğini düşünüyordur Allah bilir...

''Ama ne? Ama ne Akın?'' dedim telaşlı olmaya çalışır ses tonumla.

''Ben arabanın anahtarını arabanın üstünde bırakmıştım. Adam kaçarken arabayı alıp, gitmiş...'' demişti. Yalan... Yalan söylüyordu... Niye? Niye ki?...Ne yaptım ben ona? Üstelik zaten dediklerini yapmayı kabul etmiştim... Ona rağmen... Ne yaptım ben ona ya...? Suçum ne benim?

''A-anladım... Ne yapıcaz o zaman?'' dediğimde kaşlarını çattı.

''İyi misin sen?'' Kötüyüm.

''İyiyim, sorun yok.'' dedim sesimi normal çıkarmaya çalışırken. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. En sevmediğim şeyin yalan olduğunu bile bile bana bunu yapıyordu... Üstelik ben ona hiçbir şey yapmamışken...

''Bugün burada kalmak zorundayız...'' Zorundalık? Zorunlu mu gerçekten? Akın neden? Zorunda değiliz, lütfen 'Şaka' de, 'Seni kandırdım.' de ama bana yalan söyleme... Lütfen Akın. Sana olan güvenimi sarsma lütfen...

''P-peki. Yapıcak bir şey yok...'' dediğimde tekrardan kaşlarını çattı.

''Pelin sen iyi olduğuna emin misin? Normalde böyle büyük bir şeye böyle tepkiler vermezdin, ne oldu? Hasta mısın?'' Büyük bir şey. Evet. GERÇEKTEN büyük olan, sorun olan şeylerde böyle davranmazdım ama bu farklıydı. Bu olay çok farklıydı... Bana yalan söylüyordu. 'Bitirir, uzatmaz' dedim ama hala devam ediyor, edebiliyor... Neden yapıyordu bunu? Amacı neydi ki?

''G-gerçekten iyiyim Akın'' dedim ve koltuğa oturdum. 'Oflayarak' yanıma oturdu.

''Eee ne yapıcaz burada?'' dediğinde yüzümü ona döndüm. Gözlerine bakar. Belki 'Bitti.' der diye, 'Artık yalan söylemiyorum.' sana diye ama yok. Yok, hala devam ediyor. Oysa gözler hani yalan söylemezdi. Gayette söylüyor. Gayette iyi yalan söyleyebiliyor gözler... Ben nasıl birine aşık olmuşum... Ne olmuş Akın'a? Ben böyle birine aşık olmam... Benim tanıdığım Akın böyle değildi... Belki de başından beri böyleydi benim aptal kalbim ve aptal beynim anlamıyordu, görmüyordu. 

''Masum biriymişiz gibi oturalım?'' dedim sorar gibi. Onun kaşlarının çatıldığını fark ettiğimde ağızımdan çıkan sorunun farkına vardım ve hemen düzeltmeye çalıştım.

''Yani şey, oturalım. Evet, oturalım...'' dediğimde gülümsedi. 

''Peki, öyle istiyorsan...'' Böyle istemiyorum. Ben böyle istemiyorum. Böyle olsun istemiyorum Akın. Lütfen anla, lütfen... Lütfen anla beni. Hatandan geri dön Akın lütfen... Güvenimi boşa çıkarma...

Bul Beni (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin