26.Bölüm

71 9 73
                                    

Yazdığım en saçma bölüm olabilir :(( Ama siz yine de oylayııınnn :)) Kısa bölüm oldu ama bir dahaki bölüme önem veriyoruuummm ❤ İlk defa bu kadar geç bölüm attım, aslında yarın atacaktım ama söz verdiğim içiinn...

^^^

Sınıfın kapısı tıklandığın da istemeye istemeye Akın'ın kollarından ayrıldım.

''Öff! Kim geldi şimdi?'' dedi Akın sinirle. Bu haline güldüğümde yüzüme bakarak konuştu.

''Neye gülüyorsun?'' dedi güzelim sesiyle.

''Hiçç'' dedim gülümseyerek. Kapı açıldığında gelen kişiye baktım.

''Berkay?'' dediğimde Akın konuştu.

''Olm senin burada ne işin var?'' dedi Berkay'a hitaben (bana 'olm' demediğine göre, bir zahmet Berkay olsun değil mi?).

''Akın telefonun çaldı'' dediğinde Akın ciddileşti.

''Eee?''

''Ben de açmak zorunda kaldım'' dediğinde Akın 'ofladı'. 

''İyi bok yedin. Eee, anlatacak mısın?'' Ben dikkatle Berkay'a bakarken Berkay gözlerini kaçırıyordu. Bir adım atarak Berkay'a yaklaştım.

''Berkay bir şey mi oldu?'' dediğimde Akın yanıma geldi.

''Berkay iyi misin karde-'' derken Berkay sadece 3 kelime söyledi.

''Annen hastaneye kaldırılmış'' dediğinde gözlerim hızla Akın'a döndü.

''Ne?'' dedi Akın titreyen sesiyle. Akın sınıftan çıkarken Berkay'a döndüm.

''Telefonu nerede?'' dediğimde cebinden Akın'ın telefonunu çıkarıp bana uzattı. Hızla elinden alıp, Akın'ın peşinden gittim. Sınıftan çıktığımda Buray'ı gördüm.

''Buray!'' 

''Pelin, Akın'a ne oldu? Kavga mı ettiniz?'' dediğinde başımı 'Hayır' dercesine salladım.

''Hayır... Akın'ın annesi'' dedim ve derin bir nefes aldıktan sonra ekledim. 

''Akın'ın annesi hastaneye kaldırılmış'' dememle yanımızdan geçen Ege ve karşımdaki Buray aynı anda,

''Ne?!'' dediğinde etrafa bakındım. Kimsenin duymaması lazımdı.

''Daha fazla zaman kaybedemeyiz, Akın'ın yanına gitmeliyiz.'' diyip, çıkışa doğru koştuğumda arkamdan geliyorlardı. 

''Pelin anlatacak mısın?'' dedi 'Ege' denen çocuk arkamdan gelirken.

''İstersen bağıra bağıra anlatayım. Ha ne dersin?'' dediğimde sustu. 

...(Bir süre sonra)

Şu an hastanenin kapısının önündeydik... Ege, Buray ve ben. 'Nasıl buldunuz?' diyeceksiniz. Şöyle Akın'ın telefonunun şifresi yoktu şansımıza, son arayan numarayı yani hastaneyi aradım. Telefonu bir kadın açmıştı, kadına 'Hastanenin adını sormayı unuttuğumu' söyledim -ki gerçekten de öyle olmuş. Berkay hangi hastane olduğunu sormamış, bundan dolayı kadın hemen bize hastanenin adını vermişti. Bu başarımızda benim müthiş zekam sayesindeydi (Övme kendini bir kerede Pelin!).

''Akın'ın arabası orada!'' dedi Ege, hastanenin girişinde duran arabayı göstererek. Gülümseyerek, konuştum.

''İçeri girince boş boş konuşma'' dedim Ege'nin gözlerinin içine bakarak. 

''Pelin niye öyle diyorsun! Ben öyle biri miyim?'' dediğinde duygusuzca cevap verdim.

''Evet.''

''Öfff siz de ne çekilmez insanla-'' derken Buray araya girdi.

''Bir kere de boş yapma be Ege! Kız daha bugün seninle konuştu, anladı ne kadar boş yapan biri olduğunu'' dediğinde Ege alınmış gibi yaparak sustu. Buray bana bakarak, konuştu.

''Girebiliriz'' dediğinde başımı onaylar biçimde salladım. İçeri girdiğimizde önce bir etrafa bakındım. Tam karşımızda danışman vardı. Hızla resepsiyonun yanına gittim.

''Merhaba... Bir şey soracaktım da?'' dediğimde kadın gülümseyerek bana baktı.

''Buyurun?''

''Ya biraz önce arkadaşımızın annesi hastaneye kaldırıldı da...'' dediğimde kadın Buray ve Ege'ye baktı.

''Hastanın adı neydi?'' dediğinde Ege ve Buray'a döndüm. Ben bilmiyordum.

''Selma! Selma Altuntay'' Ege konuştuktan sonra danışmana döndüm. Bilgisayarına bakıyordu. Sonra bana baktı.

''Hastamız ameliyattan yeni çıkmış, odasına alınacak.'' 

''Oda numarasını öğrenebilir miyim?'' dedim.

''602'' dediğinde gülümseyerek konuştum.

''Teşekkür ederim, iyi günler...'' diyip Buray ve Ege'ye döndüm. Elimle 'Hadi' işaretini yaptığımda önce Ege sonra da Buray yürümeye başladı...

''Burası 599'' dediğinde Ege'ye döndüm.

''Ege 599'u değil 601'i arıyoruz, hatırlatayım.'' dediğimde 'ofladı' .

''Ya siz de iyice beni salak yerine koyuyorsunuz'' dedi alaylı ses tonuyla. Buray konuştu.

''E öylesin çünkü.'' dediğinde güldüm.

''Kanka ayıp oluyor.'' dedi Ege, Buray'a bakarak. Buray tam cevap verecekken araya girdim.

''Tamam! Uzatmay- Akın! Akın orada, gelin!'' dedim karşı odanın camından içeri bakan kişiyi göstererek. Hızla yanına giderken salak Ege bağırdı.

''Akın, kardeşim!'' Hızla Ege'ye dönüp, koluna vurdum.

''Ah! Ne yapıyorsun be?! Herkes bitti sen başladın, bu ne ben herkesten dayak yiyorum. Herkes manyaklaşmış!'' dediğinde Buray gülerek konuştu.

''Aynen kanka herkes manyak, bir sen normalsin zaten. Değil mi?'' dediğinde arkamı dönüp, Akın'a baktım. Hüzünle bize bakıyordu.

''Akın...'' diyip, yanına koştum. 

''Pelin, annem...'' dediğinde kollarımı açtım. Bu sefer ben onun değil, o benim kollarımın arasındaydı...

''İyileşicek... Ama senin sakin olman lazım, biliyorsun değil mi?'' dediğimde burun çekme sesi geldi.

''Olmuyor... Annem bu binadayken, şu odadayken ben sakin olamıyorum...'' dediğinde omuzumda ıslaklık hissettim.

''Akın... Ağlıyor musun?'' dedim hayretler içinde. Cevap vermedi. 

''Akın yaa... Bak annen çıka-'' derken odanın kapısı açıldı. Çıkan doktordu. Akın hızla benden ayrıldı.

''D-doktor bey... Annem, annem nasıl? Görebilir miyim?'' diye sorular sordu ard arda. Destek olucak şekilde Akın'ın elini tuttum. O ise doktora odaklanmıştı.

''Akın Bey öncelikle şu anlık annenize misafir almayacağız ama anneniz birkaç gün burada misafir edeceğiz...'' dediğinde Akın elimdeki elini sıktı. Gözlerim Akın'a kayarken gözünden yaş aktı.

''Durumu? Durumu ne?'' dediğinde doktor derin bir nefes aldı.

''Vücuduna kullanılması uygun olmayan ilaçlar girmiş,'' dediğinde Akın yavaşça başını salladı. Doktor devam etti.

''Bu ilaçlar da annenizin vücudundaki eklemleri kullanmasını engelliyor. Biz ilaç tedavisine başladık. Uzun ve zor bir süreç olacak ama eğer sağlıklı bir şekilde bu süreci bitirebilirsek hiçbir sıkıntı olmamış gibi eklemlerini kullanabilecek hastamız'' dediğinde gülümseyerek Akın'a döndüm. Hala dolu gözlerle doktora bakıyordu. Sonra arkamızda Ege konuştu.

''Peki... Sağlıklı bir süreç geçiremezsek?'' dediğinde gözlerim doktora döndü. 

''Tabi ki böyle bir ihtimal de var... Bu ihtimal olursa da... Eklemlerini asla kullanamaz, hatta belki de...'' diiyp durduğunda Akın, doktorun cümlesini devam ettirdi.

''İlaçların etkisi yüzünden ölebilir.'' Gözlerim Akın'a döndü. O doktora, ben ona bakıyordum. İçinden ne tarz hikayeler kuruyordu belki de...? 

Bul Beni (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin