12.Bölüm

107 25 33
                                    


Sabah annemin bağırtısıyla uyandım.

''PELİN! KALK! GEÇ KALDIN'' Cümlesini duymamla ayağa kalkmam bir oldu. Tam lavaboya gidicektim ki annem odaya girdi.

''PELİN KAL- Heh tamam. Hızlı ol. Geç kaldın, 15 dakika var.'' dediğinde onu onaylayıp hızla lavaboya girip yüzümü yıkadım. Uykumun açıldığından emin olduktan sonra odaya tekrar döndüm. Okul kıyafetlerimi giydim. Saçımı taradım ve topuz yaptım. Telefonumu şarjdan çıkarıp, kulaklığımla beraber çantama koydum. Çantamı taktıktan sonra odadan çıktım.

''Günaydın anne! Ben şuradan poğaça kapıp, gidiyorum. Öptüm!'' diyip hızla elime bir tane poğaça aldım. Annem diye söylemiyorum poğaçaları efsanedir! Poğaçadan bir ısırık aldıktan sonra montumu giydim. Kapıyı açtığımda karşımda Akın'ı görmemle yüzüm düştü.

''Ben de tam kapıyı çalacaktım'' demişti gülümseyerek. Ah o gamzeleri! 

''H-hoş geldin, bir şey mi old-'' diyecektim ki annem araya girdi.

''Aaa Akın oğlum hoş geldin. İçeri gel derdim de okulunuz var, okula gidin çıkışta berabere gelin. Tamam mı?'' dediğinde annemin yüzüne hayretle baktım. Gerçi annemin hiçbir şeyden haberi yoktu. Bizi yani Akın ve beni YAKIN ARKADAŞ olarak biliyordu. Öyle miydi? Hayır. Ne yakındık, ne de arkadaştık. 

''Tamam efendim, teşekkür ederim. Hadi Pelin, gidelim'' dediğinde annem gülümseyerek kapıyı örtmüştü ben ise ayakkabılarımı giymiştim. Merdivenlerden inerken konuştum.

''Ben yürüyerek geleceğim, sen git'' dediğimde burnundan aldığı nefes sesiyle güldüğünü anlamıştım.

''Hayır, benimle geleceksin.'' dediğinde ona döndüm. Bir yandan dikkatle merdivenleri inmiş, binanın kapısını açıyordum.

''Sebep?''

''Çünkü iddiayı ben kazandım da ondan'' dediğinde şimdi anlamıştım. Sırf dediklerini yaptırmaya başlamak için beni almaya gelmişti. Kapıyı açtığımda kapıyı tutup 'Geç' işareti yapmıştı. İtiraz etmeden geçmiştim. Kapıda arabası vardı. Arabaya doğru yürüyordum ki önümden koşup kapıyı açtı. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.

''Anlamadım?''

''Kibarlık yapıyorum işte Pelin. Sana da kibarlık yaramıyor. Hadi geç!'' dediğinde gülerek oturdum. Kapıyı örttüğünde aklıma 'Bana yalan söylediği' geldi. Aklıma gelen şeyle yüzüm düşmüştü. Hakikatten bana neden yalan söylemişti ki?... Ya da amacı ne?

''He, efendim ne dedin?'' dediğimde güldü.

''Diyorum ki bir yerde kahvaltı yapalım mı?''

''Yok, yok sağol. Baksana,'' dedim ve saati gösterdim sonra ekledim ''zaten geç kaldık.''

''Peki öyle diyorsan...'' dedi ve sustu. Gidene kadar hiç konuşmadı. Belki de ben konuşsun, doğruları söylesin, bana neden yalan söylediğini söylesin istedim ama sonuç: KOCA BİR HAYIR!

''Görüşürüz Akın, teşekkür ederim getirdiğin için.'' diyip cevap beklemeden hızlı adımlarla okula girdim. Sınıf kapısını çalıp, içeri girdim.

''Geç kaldığım için özür dilerim hocam...'' dedim ve yerime geçtim...

Öğle teneffüsün zilinin çalmasıyla derin bir nefes aldım. Edebiyat dersinden çıkmıştık ve aşırı yorulmuştum. Fiziksel olarak değil ruhen yorulmuştum. Beynim allak bullak olmuştu. Biri diyor 'Böyle yap' diğeri diyor 'Şöyle yap' . Sanane de diyemiyorum hoca diye. 

''Ceyda?'' dedim yanımda başını masaya koyup uyumaya çalışan vatandaşa.

''Hı?'' dedi başını masadan kaldırmadan.

''İyi misin?''

''Hıhı'' dediğinde sesindeki garipliği fark etmemle elimi koluna koydum.

''Ceyda? Ceyda kafanı kaldırır mısın?''

''Pelin dur bi, uykum var'' dediğinde her şey şimdi anlaşılmıştı. Ağlıyordu. Ama neden?

''Ceyda neden ağlıyorsun?'' dediğimde burun çekme sesi geldi. Kafasını kaldırıp yüzüme döndürdüğümde gördüğüm şeyle şaşırdım. Gözleri kıpkırmızıydı. 

''Ceyda?'' dediğimde gözlerini kaçırıyordu. Hızla ayağa kalktım. Kolundan tutarak onu da ayağa kaldırdım.

''Pelin dur! Ne yapıyorsun?!'' dediğinde onu çekiştiriyordum. Kızlar tuvaletine doğru yürürken karşıma Berkay çıktı.

''Ceyda?'' demişti. Tabii o da benim gibi şaşırmıştı Ceyda'nın ağlamasına. Çünkü, ben hiç bakın hiç Ceyda'nın ağladığını görmedim.

''Bir şey yok Berkay.'' dedi Ceyda, Berkay'ın yüzüne bakmadan. Berkay bana 'Ne oldu?' der gibi bakıyordu. Kafamla 'Bilmiyorum' dedikten sonra sesli bir şekilde konuştum.

''Berkay biz bi tuvalete gidelim, sonra anlatırım sana.'' dediğimde kafasıyla onaylayıp, önümüzden çıktı. Hızla kızlar tuvaletine girdiğimizde birkaç kız bize döndü. Onlara 'Önünüze dönün' işareti yaptığım da gözlerini devirmişlerdi. Ceyda'nın kolunu bırakıp, kızlara döndüm.

''Siz önünüze dönücek misiniz? Yoksa ben sizi döndüreyim mi?'' dediğimde 'oflayarak' önlerine döndüler. Onlar dedikodularına devam ederken ben Ceyda'nın yanına döndüm.

''Ceyda yüzünü de yıkadığına göre artık ne olduğunu anlatırsın değil mi?'' dediğimde gözlerini kaçırdı. Uyarıcı bir ses tonumla tekrarladım.

''Değil mi Ceyda?!'' Gözleri beni bulduğunda burnunu çekti...

Bul Beni (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin