1: geri dönüş

825 43 170
                                    

DKTT, Sedef Sebüktekin-Gitme
Anıl Emre Daldal-M.

2 Yıl Sonra

Jeon Jisoo'dan

Hayatım için sürekli varsayımlar yapmıştım.

Mutluluğu hak etmediğim ile ilgili, sonra kardeşimi hak etmediğim ile ilgili, sonra gülümsemeyi... Yılların ardından bir cümle kurmuştum ama Min Yoongi'yle yollarımız ne olursa olsun kesişirmiş sanki demiştim. Onu hak ettiğimi düşünmüştüm. Sonra birbirimizi hak etmediğimizi düşünmüştüm. Sonra yaşamayı...

Ondan önce ölmek için, dualar etmiştim, Tanrı'ya yalvarmıştım resmen. Onun ölümünü görmek benim için en büyük kabus ve işkence olurdu çünkü.

O gece bana evlilik teklifi etmişti. Kardeşlerimiz ile oturup güzel bir akşam yemeği yemiştik. Hayatımın düzene girdiğini hissettiğim andı o gün. Arabamızda sessizce eve dönerken yüzümde bir gülümseme vardı. Ama sonra kalbimde ki ağırlık kendini göstermişti.

Ve ardından inanılmaz büyük fiziksel bir acı yaşamıştım. Karnımı delip geçen o kurşunun acısını arada hissediyordum hala. Yere yığılmıştım. Ama gözlerim yıldızları bulduğunda kocaman tebessüm etmiştim. Duam kabul oluyordu çünkü.

Min Yoongi gelmişti sonra. Acizce yalvarmıştı bana yaşa demişti. İyilik borcunu öde demişti. Yaşamıştım. Borcumu da ödemiştim ona. Ama haberi yoktu. Öldüğümü düşünüyordu. Herkes gibi. Herkes benim öldüğümü düşünüyordu ama ben hapsolduğum bu evde bir şekilde nefes almaya devam ediyordum.

Canıma kıymayı elbette ki denemiştim. Defalarca hemde. Ama bir şekilde yaşamaya devam etmiştim. Keşke o gece ölseydim diye her gece lanet etsemde bu olmamıştı işte. İki yıldır bir işkencenin ortasındaydım. Fakat beni bu eve tıkan adam tersini düşünüyordu. Burayı bir cennet görüyordu, beni ise meleği.

"Ah bayan Jeon! Cidden tamamen iyileşmişsiniz." Yanımda cıvıldayan kadın, fizyoterapistimdi. Vurulduğum gün kalbim uzun bir süre durmuştu ve beynime oksijen gitmediğinden dolayı bacaklarımda geçici felç görülmüştü. İki yıldır gördüğüm zor tedaviler sonucu ise artık eskisi gibi yürüyebiliyordum. Çok uzun süre ayakta kalmak yorsa da buna da şükürdü. En azından bu evden kaçmak için ihtimallerim artmıştı. "Sayende Yeon." Sevinç dolu cümlesine verdiğim karşılık ile önemli olmadığını söylemeye başlamıştı.

Ama onun mütevaziliğine ayıracak vaktim yoktu. Bu evdeysem sebebi oydu ya da bahçede ki koruma ve ya mutfakta ki aşçı. Hepsinden yardım istemiştim ama hiç biri kılını kıpırdatmamıştı bu süreçte.

Oturma odasını bir alkış sesi doldurduğunda gözlerimi yumup derin bir nefes almıştım. Kısa bir ıslık öttürdü ve ardından o da neşe ile şakıdı. "İşte benim minik kuşum. Gördün mü başardın sonunda!" Üçlü koltuğa ilerlerken huysuzca mırıldandım. "Ya başaramasaydım? Ya tekerlekli sandalyeye mahkum kalsaydım?" Öfkeli bakışlarım sertçe onu buldu ardından. "Ya o gece ölseydim sevgili dayıcığım?" Öfkemi bir kez daha iliklerine kadar hissetti ama umrunda olmadı.

"Ölmeyeceğine emindim Jis." Karşımda ki koltuğa kendini atarken cevap vermişti. "Ya ölseydim!" Bu defa bağırmıştım. Salonu sesimi doldurduğunda Yeun sanki arkamda büzüşmüştü. Çünkü karşımda ki adam sinirlenirse çekip onu vururdu ve cesedi yerde yatarken benimle hiç bir şey olmamış gibi konuşmaya devam ederdi.

black swans, twoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin