20: tren rayları

143 17 67
                                    

Blackpink-Shut Down
Måneskin-Are You Ready?

Min Yoongi'den

Her şey elbette güzel gidiyordu ama benim tehlikeden eksik kalma gibi bir ihtimalim yoktu. Yine oradaydım işte. Ölüm kokan masada. Ama bu defa Jungkook'da vardı. Bu masada Seul'ün ünlü, adı duyulmuş mafyaları olarak oturuyorduk. Ve konumuz haddini bilmeyen küçük çetelerdi.

Bizim için bir tehlike değillerdi ama bazen gereksiz cesur oluyorlardı ve bu bizim teslimatlarımızı ya da yakın çevremizi tehlikeye sokuyordu. Bu yüzden onları sakin bir şekilde yok etmemiz gerekiyordu. Ve bu da benim oldukça işime geliyordu. Resmen ekmeğime yağ sürüyorlardı.

Masada toplam 13 kişi vardı ve başında oturan kişi yaklaşık 20 yıldır bu işin içinde olan ve kırkını geçmiş Songyoon isimli adamdı. Ve onu öldürdüğümde o başa geçen kişi ben olacaktım. Bunu biliyordum ve bunun verdiği tatmin harika olacaktı. Elbette onu öldürmek hiç kolay olmayacaktı, diğerleri gibi değildi. Ama bunu halledeceğime çok emindim.

"Min." Masada ki tek Min olarak, adımı duymam ile hiç dinlemediğim muhabbete dahil olmuştum bir anda. Kaşlarımı çatarak bana seslenen Songyoon'a baktım. "Çeteleri sen halledeceksin." Dedi. Bu söylediği ile başımı yana yatırmıştım hafifçe. "İtle köpekle uğraşacak son kişiyim bu masada ki."

Kaşları kalktı iddiayla. "En son teslimatını polise yakalatmışsın. Onun cezası." Histerik bir şekilde güldüm bu söylediğinde. Masada ki herkesin bakışları benim üzerimdeydi ve şu an düştüğüm durumdan zevk alıyorlardı. Ama gülüşüm durduğunda konuştum. "Bana ceza verebileceğini düşündüren nedir? Seni ya da bu masada ki her hangi birinin emrine uyacağımı mı sanıyorsun? Bu masadayım çünkü bir düzen var ve buna ayak uyduruyorum. Ama o düzenin içinde bir bomba patlatma isteğimi tetikliyorsun." Yanımda oturan Jungkook bıkkınca bir soluk verdi. Bana bir şey olmasından endişelenmiyordu. Lalisa'nın üzülmesinden endişeleniyordu.

"Yoongi... Sürekli kendini bir şey sanıp haddini aşıyorsun, o çeteler ile birlikte seninde işini bitirmeme sebep olma." Songyoon'un uyarısı benim bir kez daha gülmeme neden olmuştu. Bu defa odada yankılanan kahkaha cidden bir şeyi komik bulduğumu ele veriyordu. "Songyoon..." Dedim aynı onun gibi. Ve yüzümde ki gülümseme silinirken gözlerinin içine meydan okurcasına baktım. "Lütfen işimi bitir." Jungkook boğazını temizlediğinde bende ellerimi masaya vurarak oturduğum yerden kalkmıştım.

Bakışlarımı sıra ile hepsinini üzerinde gezdirdim. "Bir daha bu masaya oturmayacağım sanırım. Bu yüzden daha iyi şartlarda görüşmeyi dilerim hepinizle." Daha iyi şartlar; namlumun ucunda olduğunuz bir görüşme. Masayı arkamda bırakırken Songyoon'da en az benim kadar iddialı bir şekilde konuşmaya devam etti. "Görüşeceğiz Min Yoongi." Odayı kısık sesli gülüşüm doldurmuştu yine.

Odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladığımda koridor boştu. Zaten bu toplantılarda eve kimse giremez ve en fazla bahçede ikişer koruma bekletebilirdik. Merdivenleri inmeyi bitirdiğimde elektrikler gitmiş ve tüm ev karanlığa bürünmüştü. Kaşlarım çatıldığında yürümeyi kestim ve üst kattan bir bağırtı duydum. "Bu da nesi?! Çabuk şalterlere bakın!" Çoktan evi doldurmaya başlayan koşturmalar ile sakin adımlar atmaya başlamıştım ki yakınımda hissettiğim ve benim gibi hiç acelesi olmayan bir başka nefes işittim. O tarafa doğru döndüğüm sırada da mırıltısını işitmiştim. "Min Yoongi?" Sorarcasına çıkmıştı sesi. Bir kaç saniye kim olduğunu çıkaramasamda çok geçmeden düşmüştü jeton.

black swans, twoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin