26: gözlerdeki kelimeler

132 21 117
                                    

Jakuzi-Koca Bi Saçmalık
Barış Diri-Derinden

Min Yoongi'den

Kang'ın attığı adrese gelmiştik. Araba durduğunda derin bir nefes vererek indim. Jimin'de benimle birlikte indiğinde karşımızda iki araba dolusu adam vardı. "Hoş geldiniz beyler..." Bunu diyen Kang'ın sağ kolu olan herifti. Yüzünde ki sırıtışı ile bir bana birde Jimin'e bakıyordu. "Min Yoongi!" Heyecanla adımı söylediğinde çatık kaşlarım ile ona bakmaya devam ediyordum. "Lütfen yanımıza lütfeder misiniz efendim?" Alaylı sorusu sonrası kısa bir süre Jimin ile bakışmıştık.

Ardından yavaş adımlarım ile arabanın yanından geçip onların yanına ilerlemeye başlamıştım. Ama dahaca yolu yarılamışken sırtını yasladığı kaputtan çekti. "Dur orada. Ellerini de kaldır, üzerini arayacaklar." Gözlerimi devirip istediğini yapmıştım. Ellerimi havaya kaldırıp yürümeyi kestiğimde başıyla emir verdiği adamlardan biri yanıma gelmiş ve sertçe üzerimi aramıştı. "Temiz." Beni arayan adamın tek kelimesi ile başıyla onaylamıştı. Yeniden yürümeye başlayacakken bir anda Jimin'in sesi duyuldu.

"Bende geleceğim." Dedi net bir şekilde. Bende dahil hepimiz ona döndüğümüz sırada o da ellerini kaldırıp öne doğru bir kaç adım attı. "Üstüm temiz. Gelin arayın isterseniz."

"Hayır Jimin." Net bir sesle itiraz ettim ama bunu umursamadı. "Hadi, arayın." Diye tekrarladı dediğini. "Jimin-" Dişlerimin arasından tekrar konuştum ama lafımı önümde dikilen adam kesti. "Onu da arayayım mı efendim?"

Sorusuna cevap bile vermedi ve kendini yasladığı yerden ayırdıktan sonra elleri cebinde bir şekilde Jimin'e doğru yürümeye başladı. Kaşlarımı çatıp sakin nefesler almaya çalıştığımda Jimin'de direkt onun yüzüne bakıyordu. "Park Jimin..." Adını söyledi yüzünde ki gülümseme ile. Aralarında husumet vardı birbirlerinden yıllardır haz etmezlerdi bu yüzden toplantılara Jimin'i götürmezdim. "Seni uzun zamandır görmüyorum ama gram değişmemişsin. Hala Min ölüme giderse bende giderim kafaların yerli yerinde. Bayılıyor musun bu adamın köpeği olmaya?"

"Boş lafları bırak. Arayacaksan ara." Dedi Jimin bir kez daha ama boş lafları bırakmak bu herifin adeti değildi. Bunu biliyorduk. Devam etti o yüzden. "Senin şu... sarışının adı neydi-" Cümlesini tamamlayamadan yüzüne yediği sert yumruk ile sendelemişti. Jimin onun yere düşmesine müsade etmeden sertçe yakasına yapışıp gömleğini parmakları arasında ezdi. "Onun adını ağzına almayı bırak, aklından bile geçirmeyeceksin demedim mi ben sana?" Sertçe konuştuğunda yakasına yapıştığı ve az önce patlattığı dudağından kan akan adam istifini bozmadı hatta kahkaha attı.

"Kesinlikle... Hala aynısın Park Jimin." Ve elinin beline gitmesi ile çıkarttığı silahı Jimin'in göğsüne dayayıp ateş etmesi çok kısa sürdü. "Jimin!" Benim bağırışım ve o tarafa yönelmem ile birlikte sertçe tutulmam bir olmuştu. Jimin'in bedeni yere düşerken şoförün arabadan inip onun yanına çökmesi ve o anda keyifli bir sesin konuşmaya devam etmesi. "Hala aptalsın." İki kelimesi eşliğinde dudağından akan kanı silmiş ve silahı beline takmıştı. Bana doğru yürümeye başladığında hızlı nefesler alıp veriyordum. Öfkeli gözlerim onun üzerindeydi. Yanıma vardığında gözlerime baktı bir süre. Bir kez daha güldü ve ardından yanımdan geçip yürümeye başladı. Jimin'e kısa bir süre baktığımda omzumdan itilmiş ve zorla yürütülmeye başlamıştım.

"Şimdi uslu durakacaksın ki sevgilini de bu şekilde görmek zorunda kalma." Diye konuşmaya devam etti. Bir anda yürümeyi kesti ve bana döndü. Hafifçe dudağını ısırdığında keyiften dört köşeydi resmen. "Birde söylemem gerekiyor ki... Senin hatun fena bir şey. O fizik... Göğüsleri ve kalçaları... Tanrım ağzının tadını biliyorsun Yoongi." Söyledikleri ile yürümeyi kesmiştim. Ellerime gelen sert bir titreme, kelimeleri algılamaya çalışırken kararan gözlerim eşliğinde nefesim kesilmişti. Ne diyordu? Neden bahsediyordu? Öyle çok anlamamıştım ki şaşkınca bakıyordum yüzüne. Algılamamı ister gibi devam etti. "Soyunma kabine kamera yerleştirmiştikte. Dakikalarca görsel bir şölen-" Bu defa beni tutan kollardan hızla kurtulmuş ve kısa bir sürede yüzüne ikinci yumruğu patlatmış. Sert vuruşum ile yere serildiğinde üzerine eğilmiş ve ard arda yumruklarımı vurmaya devam etmiştim.

black swans, twoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin